Ülkemizdeki siyaset dili hiç bu kadar zehirli olmamış, iş başındaki iktidardan hiç bu kadar nefret edilmemişti. Sürekli ölümden, öldürmekten, terörden, teröristlerden, iç güvenlikten, yasadışılıktan, darbe girişimlerinden söz eden; kadınlara ve çocuklara yönelik had bildiren ve nobran bir üslupla konuşmaktan zevk alan bir siyasal dil hiçbir iktidar döneminde bu kadar çok kullanılmamıştı.

Canlılığa, neşeye, duygudaşlığa, işbirliğine, dostluğa… Hayatın tadı tuzu olan her şeye yönelik bir saldırganlık, farklı olan her şeyden nefret eden ve herkesi hizaya getirmeye kararlı bir şiddet dili hiç bu kadar yaygınlık kazanmamıştı. Bir kar topu boğazımızı düğümlememişti.

Kadına yönelik şiddet hakkında bir şeyler söylemek ihtiyacı hissetsem de içimden bir ses şimdi susmak, kadınların sözlerinin daha çok duyulmasını sağlamak adına sözü onlara terk etmek gerektiğini söylüyor bu çok konuşan ve epeycesi de can sıkıcı konuşan erkekler ülkesinde.

Başka bir konudan, başka bir zehirli dilden söz edeceğim.

Glifosat yalanı
Glifosat dünyada en çok kullanılan ot öldürücü tarım kimyasalı. “Roundup” bu kimyasalın ticari ismi. Ülkemizde de çok kullanılıyor. Bir araziye glifosat atıldığında yetiştirilecek ürünlerin dışında hiçbir bitki yeşermiyor orada. GDO’lu tarımın da vazgeçilmez kimyasallarından biri olan glifosatın yol açtığı zararlar hakkında günden güne daha çok bilgi açığa çıkıyor ve hem bu bilgileri aktarmak ve hem de hafızayı canlı tutmak için bu konuya bir kez daha değinmekte yarar görüyorum.

2009 yılında Fransa’da görülen bir mahkeme glifosat içeren “Roundup” isimli ticari ürünü üreten Monsanto firmasını kamuoyunu yanıltan, yanlış bilgilendiren reklamlar yapmaktan suçlu bulmuştu. Dünyanın en büyük firmalarından biri insanlara yalan söylüyordu.

Monsanto firması glifosatın doğada kalıntı bırakmayan, çevre dostu bir ilaç olduğunu ve toprağı temizlediğini öne süren reklamlar yapıyordu. Çok zehirli bir kimyasal maddeye “ilaç” adının verilmesi boşuna değil elbet. Ad verme gücünün sahip olmaya değer tek şey olduğunu binlerce yıl öncesinden dile getiren Konfüçyus ne kadar da haklı. Reklamcıların da bunu iyi bildiğine hiç şüphe yok. Glifosat kullanmanın “toprağı temizlediği” ve “yabani” otları yok ettiği ve “çevre dostu” olduğu dile getirildiğinde insanların bu konuya nasıl da olumlu yaklaşacağı malum.

Gerçekler
Bütün bu yanıltıcı bilgilerin değil de şu bilgilerin yaygınlaştığını düşünün: Glifosat kullanmak toprağınızı kirletir; glifosat toprakta başka kimyasal formlara dönüşür ve dönüşüm ürünleri de epeyce zehirlidir; ticari ismi roundup olan kimyasal madde sadece glifosattan oluşmaz ve yardımcı maddeler olarak anılan (alkil fenol etoksilatlar gibi), pek çok tehlikeli kimyasalı da içerir, bu yardımcı maddeler olmadan glifosat molekülünün ticari bir ürün haline getirilmesi ve sizlerin de tarlalarınızda bu ürünü kullanabilmeniz mümkün olmazdı.

Dahası da var: Yapılan güvenlik testlerinde sadece glifosat molekülü dikkate alınır, glifosatla bir arada bulunan yardımcı maddelerin ne gibi sağlık sorunlarına yol açabileceği sorusu dikkate alınmaz. Gıda kontrollerinde glifosata bakılır, yediğimiz gıda ürünlerinde yardımcı maddelerin kalıntılarının da bulunabileceği ihtimali dikkate alınmaz.

Bütün bunlar söylenmez. Bir yandan da glifosatın hormonal sistem üzerinde bozucu etki gösteren bir kimyasal olduğuna ilişkin kanıtlar sürekli artmaktadır. O da pek söylenmez.

Kanıtlar çoğaldığında glifosattan vazgeçilecek. Yasaklanacak. Geçmişte pek çok toksik etkili kimyasal için olduğu gibi. Sonra glifosatın yerini bir başka kimyasal alacak. Ne kadar zararsız, vazgeçilmez, çevre dostu ve kullanılmasının ne kadar yararlı olduğu söylenecek. Sonra onun da ne kadar zararlı… Zehirli kimyasallara ilişkin teknik dil ile siyasetin zehir saçan dili ne kadar da birbirine benziyor.