Siyasi anlamda başarı sağlayabilecek ittifakları kurmaktaki başarısızlığın temel nedeni, güven, sadakat ve karşılıklı bağımlılık gibi başarılı siyasi ittifakların kurulmasındaki kilit faktörlerin göz ardı edilmesidir.

Siyasi ittifaklarda güven, sadakat ve karşılıklılık ilkesi

Prof. Dr. Doğan KÖKDEMİR - Başkent Ünİversİtesİ, Fen-Edebiyat Fakültesi, Psikoloji Bölümü

Türkiye yirmi yıldır tek bir siyasi partinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin egemenliği altındadır. Bu süre zarfında muhalefet partileri, genellikle ilgili taraflar arasında güven, sadakat ve karşılıklı bağımlılık eksikliği nedeniyle iktidar partisine karşı başarılı ittifaklar kurmakta, farklı nedenlerle, zorlandılar. Bu makale, Türkiye bağlamından dersler çıkararak başarılı siyasi ittifaklar kurmada güven ve sadakatin önemini incelemektedir.

Türkiye, 1970’lere kadar uzanan uzun bir siyasi ittifaklar geçmişine sahiptir. Ancak bu ittifakların çoğu kısa ömürlü olmuş ve iktidardaki hükümete meydan okumada dikkate değer bir başarı sağlayamamıştır. 2018’e gelindiğinde muhalifleri genel olarak bir araya toplamaya çalışan (ama tamamını içine almayan) ittifak umut vaat etse de nihayetinde 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini kazanamamıştır. Türkiye’deki mevcut siyasi manzara, 2002’den bu yana her ulusal seçimi kazanan AK Parti’nin hâkimiyeti ile karakterize edilmektedir. Muhalefet partileri, birlik eksikliği ve ortak bir hedef doğrultusunda birlikte çalışmak yerine kendi çıkarlarına odaklanma eğilimleri nedeniyle AK Parti’ye meydan okumakta çok uzun süre zorlandılar. 2018 seçimindeki “ittifak”ın partiler arasında değil, seçmenler arasında olduğu ve asıl güçbirliğinin Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu için düşünüldüğünü hatırlatmakta fayda var. Ancak o dönemki muhalif aktörlerin “ikinci tur planı”, belki de sağlam bir stratejiye dayanmadığı için başarılı olamadı ve her ne kadar sandıkta seçmen bir nebze de olsa ittifak kurmuş gibi görünse de gerçek gücünü gösteremedi.

Siyasi anlamda başarı sağlayabilecek ittifakları kurmaktaki başarısızlığın temel nedeni, güven, sadakat ve karşılıklı bağımlılık gibi başarılı siyasi ittifakların kurulmasındaki kilit faktörlerin göz ardı edilmesidir. Çok doğal olarak, bu unsurlar olmadan partiler işbirliği yapmakta tereddüt edebilir veya ortak bir hedef doğrultusunda çalışmak yerine kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilirler. Türkiye’deki muhalefet partileri bağlamında, güven ve sadakat, iktidardaki hükümete karşı birleşik bir cephe oluşturmak için şarttır. Bu, sadece Türkiye için de önemli değil dünyanın her yerinde değişim amacı taşıyan potansiyel ittifaklar için geçerli bir kural olarak görülebilir.

Güven ve Sadakat Oluşturma Stratejileri

Türkiye’deki muhalefet partilerinin kendi aralarında güven ve sadakat inşa etmek için kullanabilecekleri çeşitli stratejiler vardır. Bu kadar kapsamlı ve farklı aktörlerin ektisinin olduğu bir konuda çok kestirme yollar önermek doğru olmayacaktır ancak yine de temel olarak dikkat edilmesi gereken unsurları şu şekilde özetlemek mümkün olabilir:

1. Düzenli İletişim: Partiler bilgi paylaşmak, stratejilerini koordine etmek ve ilişki kurmak için düzenli olarak iletişim kurmalıdır. Bu iletişim sadece parti liderleri arasında değil karşılıklı alt kadrolar arasında da olmalıdır. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde, CHP ve İYİP arasındaki iletişim (en azından kamuoyuna yansıyan kısmı) bu ilişkinin kuvvetli bir biçimde kurulduğunu göstermişti ve çok büyük olasılıkla seçim başarısının önemli parametrelerinden birisi bu iletişimin yarattığı ortak güç oldu.

2. Ortak Hedefler ve Değerler: Partiler, demokrasi, insan hakları ve ekonomik adalet gibi üzerinde çalışabilecekleri ortak hedef ve değerler belirlemelidir. İttifakları oluşturan bağımsız partilerdir ve bu bağımsız partilerin çok doğal olarak kendi değerleri ve bu değerlerin birleştiği hedefleri vardır. Tüm değerlerde ve hedeflerde aynı olmayı beklemek gerçekçi değil; ki öyle olsaydı farklı, bağımsız siyasi partiler olamazlardı. Ancak bu farklılıklara rağmen, partilerin mutlaka ortaklaştığı ve kendi ifadeleriyle “taviz vermedikleri” hedefler ve değerler vardır. İttifakların anayasasını bu değerler oluşturmalıdır.

3. Uzlaşma: Tarafların güven inşa etmek ve sadakati sürdürmek için belirli konularda uzlaşmaları gerekebilir. Uzlaşma, belki kulağa tuhaf gelecek ama çatışma özgürlüğünü de içine alır. Farklı konularda, farklı fikirleri olan ittifak üyelerinin çatışması ve bu çatışmaları bir uzlaşma çerçevesinde sonlandırabilmesi söz konusu ittifakın sağlıklı olduğuna işaret edecektir. Çok uzun bir süre bir arada olan ama neredeyse hiçbir çatışma yaşamayan bir ittifak, yapay ve büyük ihtimalle pamuk ipliğine bağlı bir ittifaktır. Sağlıklı çatışma, birbirileri ile devam etmeye kararlı olan kişiler ve gruplar arasında olur; anlaşılamazsa da sağlıklı bir ayrılıkla biter.

4. Şeffaflık: Partiler, motivasyonları ve eylemleri konusunda şeffaf olmalıdır, bu da müttefikleri arasında güven inşa etmeye yardımcı olabilir. Gizli ajandalar, herhangi bir ittifak için kabul edilebilir değildir. Buradaki şeffaflık sadece birbirileriyle olan ilişkileri açısından değil aynı zamanda seçmene politikalarını anlatmak açısından da çok önemlidir. Dolayısıyla, şeffaflık hem ittifak içi hem de ittifak dışı olmalıdır.

Türkiye’de başarılı bir muhalefet ittifakının ülkenin siyasi manzarası üzerinde önemli etkileri olabilir. AK Parti’nin hâkimiyetine meydan okuyabilir ve daha demokratik ve çoğulcu bir siyasi sistem sağlayabilir. Ayrıca, insan hakları ve özgürlükler için daha fazla koruma sağlayabilir ve ekonomik büyüme ve istikrarı teşvik edebilir. Bu açıdan bakıldığında, yaklaşık bir yıl boyunca bir araya gelerek ortak bir politika yaratma çabasında olan Millet İttifakı’nın –her ne kadar bu süre uzun olduğu için kamuoyunda zaman zaman eleştirilse de– yukarıda belirtilen stratejik adımlara uygun bir süreç geçirdiği söylenebilir. Burada şunu hatırlatmakta fayda var; ittifakların oy potansiyelleri partilerin oy potansiyellerinin toplamından oluşmaz. Eğer herhangi bir ittifak, bu süreci sağlıklı yürütemiyorsa, toplam beklenen oy oranının çok altına düşebileceği gibi süreci iyi yürüten bir ittifak açısından sürpriz bir oy artışı beklenebilir. Bu nedenle, ittifaklardaki partilerin oy potansiyelinden ziyade o partinin ne için orada olduğu, hangi konularda katkı verebileceği önemlidir. Özellikle ideolojik olarak farklı siyasi partilerin ortak hedef ve değerlerde uzlaştığı gösterilebilirse, bu hedef ve değerlere önem veren seçmenler açısından ciddi bir oy dönüşü sağlanacaktır.

Sonuç olarak, şu andaki ittifaklara ya da (şimdilik) seçime tek başına girmek isteyen partilere bakıldığında, Millet İttifakı’nın çok büyük hatalar içermeyen, başarılı bir çalışma yaptığı rahatlıkla söylenebilir. Özellikle ittifakın dışında kalan diğer partilerle ve ittifaklarla ortak hedefler ve değerler konusunda başarılı uzlaşma arayışı tahmin edilenden daha büyük bir başarı ile seçim sandığına yansıyabilir. Kendi aralarında güven ve sadakat inşa ederek, karşılıklılık ilkesini çiğnemeyen partiler, tüm vatandaşları için daha demokratik ve müreffeh bir Türkiye yaratabilirler. Şu andaki görüntü bunun gerçekleşebileceğini söylüyor.