Doları baskılamak için kullanılan kaynaklar şimdi halkın sırtına yıkılıyor. Hazine son 1 ayda 8,4 milyar dolar döviz cinsinden borçlandı. Döviz açığı olan kamu bankalarına verilen tahviller bilançolarını rahatlattı. Böylece kur riskini Hazine devraldı. Döviz cinsinden borçlanmayı tercih eden Hazine, kur her arttığında daha fazla borca batıyor. Kurdaki yükselme yüzünden artık borçların yarısı döviz cinsinden.

Siz olsanız yapar mıydınız? Hazine döviz cinsinden borçlanıyor

Ekonomi Servisi

Salgın sürecinde tüm ekonomik aktörler yarın yokmuşçasına borçlandırıldı. Tüketiciler, esnaflar, KOBİ sahipleri artık dünden çok daha borçlu. Buna karşın gelecek beklentileri dünden daha karamsar. Borçluluk artık Türkiye ekonomisinin temellerini sarsıyor.

İçeride borçluluğu yaratan ana damar Ziraat Bankası, Vakıf ve Halkbank gibi kamu bankaları. Bu bankalara özellikle salgın sürecinde iki önemli görev verildi. Bunlarda ilki mümkün olan en geniş biçimde kredi hacmini artırmak. Bu kapsamda her kesime borç dağıtıldı. Ancak dağıtılan borçların çoğu yeni yatırımları finanse etmedi. Bir kısmı geniş halk kesimlerinin zorunlu tüketim ihtiyacı için kullanıldı, bir kısmı konut ve taşıt alımına yöneldi. Kullanılan ticari krediler ise eski borçların yapılandırılması için harcandı. Ancak günün sonunda pompalanan krediler birilerinin banka hesabında birikti ve dolar talebini artırdı.


Kamu bankalarına verilen ikinci görev ise piyasa yapıcı rolüyle piyasaya döviz satıp dolar kurunun baskılanmasıydı. Böylece dolar kuru yaklaşık 2 ay boyunca 6,85’te tutuldu. Bu sürede ithalatçılar stoklarını şişirdi, özel kesimde döviz borcu olanlar fırsattan istifade bu borçlarını hafifletti. Ancak tüm bu ödemelerin maliyetleri Merkez Bankası ve kamu bankalarının sırtına yüklendi. Sonuçta Merkez Bankası’nın rezervleri eridi, kamu bankalarının ise döviz açık pozisyonu arttı. Ortaya çıkan tüm maliyet bugünlerde Hazine eliyle halkın sırtına yükleniyor.

Kamu bankalarının bu süreçte verdiği döviz açık pozisyonunu rahatlatmak için 83 milyonun vergileriyle finanse edilen Hazine, döviz cinsinden tahvil ihraç edip kamu bankalarına veriyor. Böylece kamu bankalarının döviz varlığı artmış gibi görünürken, Hazine’nin döviz borçluluğu yükseliyor. Dolar kurundaki yukarı yönlü hareketlenme ise döviz borçlusu Hazine’nin yükünü artırıyor. Hazine son 40 günde 4’üncü kez döviz cinsinden iç borçlanmaya gitmiş durumda. Son olarak 24 Ağustos’ta dolar cinsi iç borçlanma gerçekleştireceğini duyurdu ancak bu duyuruda ne kadar borçlanılacağı öncekilerin aksine duyurulmadı. İşte son 40 gündeki o ihaleler ve Hazine’nin döviz cinsinden borçlanma miktarları;

♦ 14 Temmuz 2020: 2 milyar 358 milyon 962 bin dolar / devlet tahvili

♦ 28 Temmuz 2020: 2 milyar 500 milyon dolar / devlet tahvili

♦ 28 Temmuz 2020: 500 milyon dolar / kira sertifikası

♦ 11 Ağustos 2020: 3 milyar dolar / devlet tahvili

Böylece 24 Ağustos 2020 tarihinde duyurulan döviz cinsinden borçlanma ihalesi hariç tutulduğunda dahi Hazine sadece 1 ay gibi kısa bir süre içinde 8 milyar 358 milyon 962 bin dolar borçlandı. (8,4 milyar dolar) Bunun bir anlamı da dolar kurundaki her 1 kuruşluk yükselmenin Hazine’ye maliyetinin 83,6 milyon lira daha fazla yükselmesi. Başka bir ifadeyle aylardır dolar kurunu baskılamak için harcanan kaynakların bedeli şimdi 83 milyonun sırtına yüklenmek isteniyor.

Son 1 ayda ilaveten 8,4 milyar dolar borçlanan Hazine’nin toplam döviz cinsinden borcu ne kadar? Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre 30 Haziran 2020 tarihi itibariyle Hazine’nin 818 milyar lira değerinde döviz cinsinden borcu bulunuyordu. O günkü kurla hesaplandığında bu tutarın dolar karşılığı 119,5 milyar dolar.

Albayrak’ın göreve geldiği 2018 yazında bu tutar 89,6 milyar dolardı. Bu paranın lira karşılığı ise 409,5 milyar liraydı. Son iki yılda hem dolar kuru fırladı hem de Hazine dolarla borçlanmayı tercih etti. Dolarla borçlanmaya devam edildiği, lira da değer kaybettiği sürece Hazine’nin borç yükü hızlı biçimde artmaya devam edecek.

***

Patron döviz borçlarını ödüyor

Hazine 83 milyon adına borçlanıyor ama bunu döviz cinsinden yapıyor. Bu yüzden risk sürekli artıyor. Yurttaş ise borç batağında. Faizler ise yükseliyor, borcu döndürmek halk için artık çok daha zor. Buna karşılık patron döviz borcunu hafifletiyor, lira buluyorsa bunu döviz cinsinden tutuyor. Süreç gelir ve servet dağılımının sert şekilde bozulmasına neden oluyor. Haziran sonu itibarıyle, özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde, 2019 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcunun 17,9 milyar ABD doları azalarak 161,6 milyar ABD dolar, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 509 milyon ABD doları azalarak 8,5 milyar ABD dolar düzeyinde gerçekleştiği gözlendi. Başka bir ifadeyle özel sektör sadece bu yıl içinde 17,9 milyar doları uzun vadeli 509 milyon doları kısa vadeli olmak üzere toplam 18,4 milyar dolar borç ödedi.