Bir damla iksirden sonra ‘doğruyu söylemeye ikna olan’ insanları düşünün. Bu yalnızca bir film sahnesi değil ve bilimsel bir açıklaması da var

Sodyum Tiyopental: Doğruluk iksiri henüz yok

MERT KARAGÖZOĞLU

Bir film düşünün, senaryosunda bir suçlu var, bir katil! Suçu işlediği bilinmekte fakat kanıtlanamamakta. Konuşması gerekiyor... Bir bilim insanı çıkıyor ve ona doğruluk iksirini enjekte ediyor...

Sahne aklınızda canlandı, değil mi? Simyadan fırlamış bir saçmalık gibi görünen ve birçok filmde kullanılan “doğruluk iksiri”, bilimsel ismiyle “sodyum tiyopental”, literatürde gerçekten yer alan bir bileşen. Yatıştırıcılar klasmanına dahil olan bu kimyasal, beynimizin işleri yavaşlatmak istediğinde salgıladığı GABA kimyasalını taklit ederek merkezi sinir sistemini baskılıyor ve beynimizi yavaşlatıyor. Beyin yavaşladığında, yalan söylemek gibi kompleks işlemler yerine getirilemiyor ve bu da teoride geriye tek bir şey bırakıyor; doğruyu söylemek.

BEYİN YAVAŞLIYOR
Fakat gerçek dünya Hogwarts Sihir Okulu değil ve biliyoruz ki bir insanın doğruyu söylemesi için yalnızca “o kadar iyi düşünememesi” yeterli olmuyor. Bir insanın elinden iyi düşünme kabiliyetini almak, onları yalnızca “konuşturuyor.” 1950’li yıllarda yürütülen bir çalışma, sodyum tiyopental etkisi altındaki suçluların söylemek istedikleri şeyi seçebildiklerini gösteriyor ve bazen işlemedikleri suçları dahi kabul etmeleriyle sonuçlanmış.

Doğruyu söyletemese de sodyum tiyopental ve amital, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında savaş travması yaşayan birçok askere, yaşadıkları travmalar hakkında konuşmalarını sağlayarak yardımcı olmuş. Şimdilik elimizde gerçek bir “doğruluk iksiri” yok, yakın bir zamanda da olacağa benzemiyor.