SOL Parti, İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdiği buluşma ile seçim bildirgesini açıkladı. “Türkiye’nin birikmiş sorunlarının çözümü için yeniden devrimci demokratik kuruluş dışında bir çıkış yolu yoktur” vurgusu yapılan beyannamede devrimci dönüşüm için mücadele çağrısı yer aldı. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, "Sol parti nasıl bir mücadele ortaya koyacak. Biz yarın bütün emekçilerin taleplerini örgütlemek için mücadele edeceğiz" dedi. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Feray Aytekin Aydoğan da tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya olunduğunun altını çizerek mücadelenin önemine dikkat çekti.

Kaynak: HABER MERKEZİ
SOL Parti seçim bildirgesini açıkladı: Devrimci dönüşüm için mücadeleye!

HABER MERKEZİ

SOL Parti, 14 Mayıs genel seçimleri öncesi gerçekleştirdiği buluşma ile seçim bildirgesini açıkladı.

İstanbul’da, Haliç Kongre Merkezi’nde,“Felaket iktidarını gönderelim, yeni bir ülke için örgütlenelim” çağrısıyla gerçekleştirilen buluşma, partililerin büyük coşkusuna sahne oldu.

Buluşmaya, CHP İl Yönetimi’nden Saniye Yurdakul, Yeşil Sol Parti’den Ergün Şimşek, HDP İl Yöneticisi Bülent Ateş, TIP il yöneticiler Kemal Güllü ve Ezgi Gülşen, TKH’den Behzat Uluca ve Evrim Saldıran, EMEP İl Başkanı Sema Barbaros, Odak dergisinden Doğan Baran, KESK Şubeler Platformu’ndan Yurttaş Yıldırım, TMMOB İKK Sekreteri Seyfettin Avcı, DİSK Genel Yardımcısı Sekreteri, Gezi Direnişi sırasında hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan ve İstanbul’da faaliyet yürüten birçok demokratik kitle örgütü temsilcileri de katıldı.

 "Türkiye’nin birikmiş sorunlarının çözümü için yeniden devrimci demokratik kuruluş dışında bir çıkış yolu yoktur" vurgusu yapılan beyannamede devrimci dönüşüm için mücadele çağrısı yapıldı.

 "SOL Parti devrimci programıyla emekçilerin, ezilenlerin, gençlerin ve kadınların kendi hakları ve geleceği örgütlendiği toplumsal mücadeleyi geliştirme sorumluluğuyla parlamento seçimlerinde seçim pusulasında yer alacaktır" denilen beyannamede, "SOL Parti böyle bir radikal dönüşümün ancak toplumsal devrimci bir mücadelenin eseri olacağına inanır" ifadeleri kullanıldı. 

Açılış konuşmasını yapan SOL Parti İstanbul il Başkanı Deniz Demirdöğen, 20 yıllık felaket iktidarının yaptıklarına karşı öfkeli olduklarını ancak 20 yıllık felaket iktidarına karşı kazanmay en yakın dönemde olunduğuna dikkat çekti.

Demirdöğen, şunları ifade etti:

"20 yıllık felaket iktidarının yaptıklarına karşı öfkeliyiz. İnşa ettikleri rejimin suretini en acı şekilde depremde kaybettiğimiz binlerce yurttaşımızın acısıyla bir kez daha hissettik. 

Ne mutlu ki tüm bu kötülüğe inat dayanışmayı unutmayanlar var.  Arama kurtarma için bölgeye koşan madenciler var. Haftalardır bölgede dayanışmayı örgütleyen gönüllüler var.

Sosyalistler, devrimciler, muhalefetin tüm özneleri ile birlikte yıkılan kentlerde yeni bir hayatı filizlendirdik. Depremde hep birlikte bu kötülüğe karşı nasıl dayanışma seferberliği içerisinde olduysak, bu Talibancı ittifakın kökünü kazımak için de tüm muhalefet güçleriyle hep birlikte mücadele seferberliğinde olacağız. 

20 yıldır hayatlarımıza çöken bu Saray iktidarı ile hesaplaşmaya tam 5 hafta kaldı. Bu felaket iktidarını tarihin çöplüğüne göndermeye ve işledikleri tüm suçların hesabını sormaya tam 5 hafta var. 

Şunu aklımızdan çıkartmayalım ki; bu iktidarın kendi kudreti ile kazanma şansı kalmamıştır. Ancak ve ancak muhalefet olarak bizler hata yaparsak bu seçimleri kaybederiz. Şimdi, 20 yıllık felaket iktidarına karşı kazanmaya en yakın olduğumuz andayız. 

Bizler, SOL Parti olarak 3 yıl önce yollara düşerek bir yürüyüş başlattık. Halkın sağlık, eğitim ve barınma hakkı için mücadele ettik. Köy köy, mahalle mahalle, birim birim örgütlenerek halkın içinde güçlendik. Halkın sözünü ve eylemini meydanlara taşıdık. Trabzon’dan, İzmir’e, oradan İstanbul’a Kartal Meydanı’na umudu taşıdık. Fatsa’da fındık, Uşak’ta üzüm, tütün ve buğday üreticileriyle meydanlarda buluştuk. Memleketin dört bir yanında yürüyüşler ve buluşmalar gerçekleştirdik. Şimdi, bu yürüyüşümüzün en kritik eşiğindeyiz.

15 Mayıs sabahında yeni bir başlangıç yapmak için bu kritik etabı adım adım örgütlemeliyiz.

En başta, muhalefet olarak elimize geçen moral üstünlüğü halkla buluşturmalıyız. Çarşıda, pazarda, sokakta, mahallede hayatın aktığı her yerde kazanma iradesini halkla buluşturmalıyız. Nasıl 16 Nisan referandumunda devletin ‘EVET’ ine karşı, halkın ‘hayır’ını sokak sokak, mahalle mahalle örgütlediysek, şimdi de sokak sokak, mahalle mahalle kazanma iradesini halkla buluşturmalıyız. Seçim zaferinin anket araştırmalarından değil, halkla bire bir temastan geçtiğini unutmamalıyız. Halkın güçlü değişim talebine, sokakta bire bir kazanma irademiz ile dokunursak 15 Mayıs’ta yeni bir başlangıç yapabiliriz.

Şunu unutmayalım ki; muhalefet olarak, en büyük gücümüz birlikteliğimizden geliyor. Rejimin oylanacağı bir referanduma dönüşen cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki birlikteliğimizi, seçim güvenliğine de taşımalıyız. Başta SGB İttifakındaki dostlarımızla ve tüm muhalefet partileri ile birlikte seçim güvenliğinde işbirliği içerisinde olmalıyız. SOL Parti İstanbul İl Örgütü olarak, geçtiğimiz hafta tüm muhalefet partilerine yönelik İstanbul’da seçim güvenliği koordinasyonu oluşturulması davetinde bulunduk ve tüm partiler davetimize olumlu yanıt verdiler.

İlerleyen günlerde bu konuda gerekli adımları atıp, en kısa zamanda kamuoyunu bilgilendirmede bulunacağız. CHP binasına yönelik saldırının da, HDP’nin seçim bürolarına yönelik engellemelerin de, bildiri dağıtımlarımıza yönelik gözaltıların da karşısında hep birlikte olabilirsek 15 Mayıs’ta yeni bir başlangıç yapabiliriz.

Bu yürüyüşümüzde en güçlü çıkışımızı şüphesiz 1 Mayıs’ta yapacağız. 2023 1 Mayıs’ı Türkiye İşçi Sınıfının, Emekçilerinin, Ezilenlerinin tek adama karşı meydan okuma günü olacaktır. Cumhuriyet tarihinin en büyük işçi düşmanı, halk düşmanı bu iktidara karşı en güçlü tokadı 1 Mayıs meydanlarından atacağız. Türkiye İşçi Sınıfı Tarihinin en kalabalık, en coşkulu 1 Mayıs’ına hazırlanalım. Bu yıl milyonlarca işçi, emekçi 1 Mayıs’ta diktatörün gidişini meydanlarda kutlayacak. 

Sevgili arkadaşlar, bu beş haftalık sürecin sonunda bizleri bekleyen son görev ve en önemli görev sandıklara sahip çıkmak olacak. Bu kez ‘Atı Alıp Üsküdar’ı geçemeyecekler. Sandık güvenliği ile ilgili de tüm muhalefet partileri ile birlikte sahada işbirliği içerisinde çalışacağız. Aynı zamanda, SOL Sandık Gönüllüleri ağıyla da tüm üye ve gönüllülerimizle birlikte sandık başlarında olacağız. Seçim günü sandıklara sahip çıkmak için hep birlikte seferber olursak 15 Mayıs’ta yeni bir başlangıç yapabiliriz.  

"SARAY İKTİDARINI TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖNDERECEĞİZ"

Evet, tüm bunlar için hep birlikte seferber olur, mücadele edersek hiç şüphemiz olmasın ki kazanacağız. 14 Mayıs’ta saray iktidarını tarihin çöplüğüne göndereceğiz.

Bizlerin yolculuğu 14 Mayıs’ta kazanılacak bir zaferle bitmez; bizlerin bu ülkenin işçilerine, gençlerine, kadınlarına emekçi halkımıza sözümüz var. Eşit, özgür, bağımsız, kardeşçe bir arada yaşayacağımız bir ülkeyi kuracağız.

14 Mayıs’ta SOL'a güç verin ki; memleketin geleceğinde sol olsun. Pusula da sol var; devrimciler var; pusula’da türkiye’nin sol partisi varMemleketin geleceği için bize güç verin, SOL'a güç verin." 

GEZİ TUTUKLUSU ATALAY'DAN MESAJ

Buluşmada Gezi tutuklusu Can Atalay'ın mesajı okundu. Atalay, mesajında şunları sõyledi: "Arkadaşlar, bir seçimden de öte memleketin kritik bir viraj almasında sorumluluk sahibisiniz. Bu karanlığı hep birlikte aşacağız."

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen

İŞLEYEN: SOL PARTİ BU ÜLKENİN DEVRİMCİ DÖNÜŞÜMÜNE TALİP

Atalay'ın mesajının okunmasının ardından sözü alan SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

"Bir söz var, devrimcilik bitmeyen bir umut yolculuğudur. İşte o devrimciler ülkenin yıkıntısı içerisinde canlarından can olmaya, umut yaratmaya gitti. Türkiye tarihinin en kritik seçimlerinden birine yaklaşıyor. 5 hafta sonra bir pazar akşamı bu ülke görüp görebileceği en büyük felaketten kurtulacak. Birlikte başaracağız. Birlikte göndereceğiz. Bu kritik dönemde bizim için önemli dersler var. 20 yılda bu hareketin tutumu neydi deseniz sorumluydu, tutarlıydı, devrimciydi. Henüz 2007nin içerisinde kalbin Türkiye’de bir darbe tehdidi var dediğinde biz bu ülkede siyasal islam tehlikesi var dedik. 2010 referandumunda bu ülkenin bugüne gelmesinde en büyük karılma olan referandumda anlatmaya çalıştık. Bunun gerici, faşist ellere teslim edileceğiniz söyledik.

Sokaktaydık, birlikte mücadele etttik. Evet önüne geçemedik. Ülke böylesi bir karanlığa teslim oldu ama mücadeleyi bırakmadık. Şimdi görev bu iktidarı yıkmak göndermektedir. Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda 3 yıldır bu bir seçim değil referandumdur diye seçimin karakterini ortaya koymaya çalıştık. Bugün bir domuz bağıyla birbirine bağlanmış gerici ittifakı yenmenin kadınlar, emekçiler, çocuklar için önemini anlattık. Bu faşist rejim en çok emekçilerin düşmanıdır. Eğer faşizm varsa yapılması gereken ona karşı tek yumruk olup onu yenmektir. Bugün de tüm muhalefetin tek yumruk olduğu biçimde bir seçim sürecine geldik. Bu faşist iktidarın ülkemizde bir saniye daha fazla kalmaması için, çadır çalan iktidarı yollamak için, Kemal Kılıçdaroğlu’na desteğimizi açıkladık. Bizim görevimiz sadece oy vermek değil, aynı zamanda onu korumak. Ama eğer ülkenin kaderine bir kez daha hileyle el konulmaya çalışırlarsa, bilsinler ki bu ülkenin kanıyla canıyla mücadele eden devrimcileri var.

Biz bu mücadeleyi sokaktan başlattık. Farsçada, uşakta, edirnedeydik. Kalan 5 haftada da toplumun kazanma duygusunu, umudunu, iradesini güçlendireceksek, bu 5 hafta sokaklarda olacağız. Cehennemin kapılarını hep beraber kapatacağız. Ama açılacak olan cennetin kapısı değil. 20 yıllık kap y8kımının çözümü devrimci, demokratik bir çözümle mümkündür. Milletvekili listeleri açıklandı. Yarın kendi hakları için, kendi geleceği için örgütlenmiş bir sokak baskısı yoksa emekçiler, çocuklar, kadınlar için aydınlık günler gelmeyecektir. O yüzden sol parti yarının devrimci mücadelesini. Örgütlemek için  sokakta da sandıkta da varız.

Sol parti nasıl bir mücadele ortaya koyacak. Biz yarın bütün emekçilerin taleplerini örgütlemek için mücadele edeceğiz. Türkiye bugün fiili bir şeriat rejimi altında. Bu devlet 20 yıldır tarikatlarıyla, cemaatleriyle kuşatılmış bir devlet.

Depremde enkazdan çıkan birisi beni özel hastaneye götürmeyin benim param yok dedi. Eğitimin sağlığın parasız olduğu bir ülke kurabilecek miyiz? Kamunun çalınan mallarını geri alabilecek miyiz? Bunlar için biz varız. Sol parti bu ülkenin devrimci dönüşümüne taliptir. Bunun için mücadele edeceğiz.

"AKP GİDİYORSA BUNU DEVRİMCİLER BAŞARDI"

Eğer AKP gidiyorsa bunu kadınlar, Cerrattepe’de, üniversitelerde direnenler başardı. Eğer AKP gidiyorsa bunu devrimciler başardı. Bu ülkenin 20 yılından devrimcilerini çıkartırsanız, teslim olmuş bir ülke görürsünüz. Yarın da bu ülke gericiliğe teslim olmayacaksa, bu mücadelemizle olacak."

SANATÇI CENGİZ BOZKURT, DAYANIŞMA GÖNÜLLÜLERİ ADINA KONUŞTU

İlk günlerden itibaren deprem bölgesinde dayanışma faaliyetlerine katılan sanatçı Cengiz Bozkurt, Dayanışma Gönüllüleri adına yaptığı konuşmasında şunları ifade etti:

"Dayanışma Gönüllüleri kimdir kısaca hatırlayalım. 1999 Gölcük depreminden sonra arama kurtarma ve dayanışma faaliyetleri için kuruldu. Ben depremin 7. gününde dahil oldum. Hataya gittiğimde 24 yıl önce Gölcük’te birlikte çalıştığım arkadaşlarla karşılaştım. Bu arkadaşlar bölgeye akın ettiler. Biz böyle büyük felaketler karşısında ortak refleks gösteren kadım devrimci hareketiz. İstanbul’daki arkadaşlarımız depremin ilk saatlerinden itibaren kar yağışı altında 200 genç arkadaşımız tırlara erzak yüklüyordu. Bu malzemelerle ikinci gün defnele ulaştılar.

Bulabildikleri sağlam binalar arasından bir spor salonunu dayanışma merkezi haline getirdiler. İlk günlerden itibaren binlerce depremzedeye ulaştık. Tuvalet ve yıkanma sorununu ilk haftada arkadaşlarımız çözdü. Bu çok büyük karşılık buldu, iki duş iki tuvaletti ama binlerce insana çare oldu. İskenderun dayanışma gönüllüleri izmirden gelen, depremin 4. Gününde İskenderun’a ulaşan arkadaşlarımız bir cemevine yerleşti. Burada da faaliyetlerimize devam ediyoruz ve edeceğiz. Her iki merkezden çevre ilçe ve köylerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlarken, eğitim, tarım gibi birçok konuda faaliyetlerimiz dayanışma zincirine dönüştü. Şu anda diğer 10 ilin toplamından daha fazla hasar gören Hatay’da faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Alanda çalışma pratiğimizde bize ışık tutan 50 yıllık siyasi tarihimiz, geleceğimizdir.

Dayanışma gönüllüsü deprem korkusuyla uyuyamayan arda ve büşrayla sabaha kadar oturan saladır. Defnede eşini ve 3 çocuğunu kaybeden Abdi’yle sabaha kadar oturandır. Hastadır, maraştır, Anteplie, Türkiye’dir. Yolundan sapmadan bugüne gelen dimdik yürüyen yolcudur. Barışın çoğulculuğun sesidir. Bu memllekette ne yürünecek yollar, ne bizim gibi yolcular tükenmez." 

MİLLETVEKİLİ ADAYI DİDİR: YAŞANABİLİR BİR ÜLKE İÇİN SOL PARTİ

Bursa'dan SOL Parti Milletvekili Adayı olan Emel Didir şunları ifade etti:

 "Yıllarca fabrikalarda çalıştım. Sendikaya üye oldum. İnsanca yaşamak için 6 yıl sendikalı oldum ve işten atıldım. İşçinin emekçinin köylünün yanında olabilmek için sol partili oldum. Alevi’si sünnisi kürdü türküyle, din dil ırk ayrımı yapmadan ezilenlerin hakkını kalabilmek için SOL Parti. Çağdaş özgürlük için, insanca yaşanabilir bir ülke için SOL Parti. Fazla söze yok gerek, bu ülkeye SOL gerek." 

AYDOĞAN: FELAKETLER İKTİDARINI GÖNDERECEĞİZ

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Feray Aytekin Aydoğan söz aldı.

Aydoğan, şunları söyledi: 

"Merhaba 21 yıldır yarattıkları enkazın depremde memleketin üzerine bir karabasan gibi çöktüğü, insanlarımızın, canlarımızın yıkıntılar altında 'kimse yok mu' diye haykırdığı acıların ortasında memleketin her yerinden gelerek dayanışmayı yüreğiyle ilmek ilmek örenler. 

Sizlere Defne’den, İskenderun’dan, Samandağ’dan, Antakya’dan bu güzelim memleketin kadim topraklarından Hatay’dan, o en zor, en anlatılamaz acıların yaşandığı topraklardan, o yıkıntıların arasında memleketin her yerinde dayanışmayı büyüten, 'terk edildik' haykırışına karşı 'biz birbirimizin çaresiyiz,umuduyuz' diyerek ellerinden sımsıkı tuttuğunuz Hataylıların selamını, sevgilerini getirdim. 

Enkaz altında kalan kızının elini saatlerce bırakmayan bir babanın acısını, 'Gelecektiniz. İmdat istedi, soğuktan donarak öldü yavrum benim. Niye gelmediniz hiç biriniz?' diyen annenin gözyaşlarını 'Antakya yok, Hatay yok, devlet yok, terk edildik' diyen haykırışı yüreğimizin ta içinde hissederek yaşıyoruz biz günlerdir… 

Saatlerce, 3 gün boyunca enkaz altında kalan binlerce çığlığa ses olduğumuzda  'Günü geldiğinde tuttuğumuz defterleri açacağız' diye tehdit edildik. 

Çocuklarımızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı, binlerce canı kaybettik biz. Tuttuğunuz defterlerle mi korkutacaksınız bizi? Sorumlu kim, katil kim? 

Katil, deprem değil katil memleketi beşli, onlu çetelerin ellerine bırakan o binalara, rezidanslara izin veren, kentsel dönüşüm adı altında kentleri toplu mezarlığa dönüştüren, her binanın onayının altında imzası olanlardır. Katil, halk için değil rant için yapılan, depremde yıkılan o yollar, köprüler, havaalanları ile memleketi bir avuç sömürücünün ellerine teslim edenlerdir. Katil, bir afette ilk dakikalardan itibaren orada olması gereken tüm kamu kurumlarını kapatan, özelleştiren, tasfiye edenlerdir. Katil, Diyanet İşleri Başkanlık Müşaviri’ni AFAD Başkan Yardımcısı olarak atayanlar,battaniyeyi,ekmeği,suyu yıkıntılardan yaşamlarını kurtaranlara ulaştırmayıp mobil mescit gönderenler, kamu kurumlarını kadrolaşmayla kuşatanlardır. Katil, sağlığı, hastaneleri satılığa çıkardıkları, özelleştirdikleri için yıkıntılardan çıkabilen insanlara tedavi olacak hastaneler bırakmayanlardır.Katil bağışladığımız kanları,halka ait olan çadırları daha fazla para,daha fazla rant uğruna satılığa çıkaranlardır. 

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Feray Aytekin Aydoğan

"21 YILLIK REJİM, VARLIĞINI 3 FAİL ÜZERİNE KURDU"

Katil bu felaketler iktidarı, tek adam rejimidir. 21 yıllık rejim varlığını 3 fail üzerine kurdu. Birinci fail kamucu tüm perspektifi,Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını yıkan, eğitimden, sağlığa, barınmadan ulaşıma her şeyi satılığa çıkaran neoliberal politikalardı. 

Bir insanın en temel hakkı olan barınma hakkını ranta, beşli çetelere havale edenlerdi. Bin bir emekle aldıkları evler on binlerce insana mezar oldu. Gazi Mahallesi’nde ve her mahallede mahallelinin yardımıyla enkazdan çıkardıkları komşularının saatler sonra gözleri önünde yaşamını kaybettiğine tanıklık etti insanlar. Her depremzedenin olmayan hastaneler, ambulanslar nedeniyle aileleri, komşuları sokaklarda yaşamını kaybetti. Defne’de bir tane bile devlet hastanesi yoktu. Tüm özel hastaneler depremle kullanılamaz hale geldi.O yüzlerce güzellemelerle açtıkları Şehir Hastanesi kilometrelerce uzaktaydı.Kimse ulaşamadı.Sağlığı satılığa çıkaranlar kaybedilen her canın failidir şimdi. 

İkinci fail siyasal İslamcılıktı. Depremden kaynaklı doğal olmayan ölümlere kader diyen, yağmurun altında yardım çığlıkları atan insanlar için ezan okutan bu kötülükler imparatorluğuydu. Bilimi reddeden, bilim insanlarını hedef gösteren bu karanlık kaybedilen her hayatın faili. 

Üçüncü fail ırkçılık, milliyetçilikti.Şırnak’tan Edirne’ye herkes,düşman ilan ettikleri Ermenistan’dan, Yunanistan’a onlarca ülke arama kurtarma için en temel ihtiyaçlar için oradaydı. 

Bu üç failin,tek adam rejiminin yarattığı bu karanlığı en can acıtıcı haliyle herkes gördü. 

Bir saltanat yarattılar. Bu saltanatı, sarayları 'güçlü devlet' diye ilan ettiler. O 'güçlü devlet' insanlara Defne’de, Samandağ’da, İskenderun’da depremin yaşandığı her yerde mezar oldu, açlık oldu, asbest ile solunum hastalıkları,gelecek yıllar için kanser, salgın oldu. 

Bugüne kadar rejimin lanetlediği herkes ise ilericiler, sosyalistler, devrimciler olağanüstü bir dayanışmayı,dayanışmanın o olağanüstü iyileştirici gücünü örgütledi. 

Biz bu memleketin ilericileri,devrimcileri yıkılmış bir kentin sokaklarında, mahallelerinde, köylerinde memleketin en güzel hikayelerini halk için halkla birlikte yazıyoruz şimdi. 

"TARİHSEL BİR SORUMLULUKLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Bu ülkenin sosyalistleri,devrimcileri olarak tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyayız. 

Biz devrimcilerin,sosyalistlerin tarihi emperyalizme karşı tam bağımsız bir memleket için birlikte omuz omuza mücadele eden devrimcilerin tarihidir. 

Mahirlerin,Denizler için canlarını feda ettiği bir onuru taşıyanların tarihidir. 

Memleketini çıkarsız ve karşılıksız sevenlerin 'yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla örmeğe benzer devrimci olmak' diyenlerin tarihidir. 

Eşit, özgür, bir arada yaşam mücadelesini, demokrasi, barış mücadelesini yazmanın tarihidir. 

Tarihimizden aldığımız bilinçle biliyoruz ki faşizme karşı en güçlü mücadele birbirimizin elinden daha sıkı tutmayı gerektirir. Barikatlara karşı en büyük direnişler omuzlarımızın birbirine en güçlü kenetlendiği zamanlar örgütlenmiştir. 

Devrimcilerin tarihi faşizmin en güçlü olduğu dönemde hep bir yol arayışının,yol açmanın tarihi oldu her zaman... Şimdi 'Sosyalist Güç Birliği' ile kendi özgücümüzle yürümenin yeniden birlikte yol açmanın,bu memlekette sosyalistler var,devrimciler var diyerek haykırmanın zamanıdır. 

20 yıldır yaşatılan karanlığın her anı,her günü için artık yeter. 

Bu memleketin aydınları, emekçileri, gençleri, kadınları, ilericileri, sosyalistleri, devrimcileri 20 yıldır birlikte kesintisiz mücadele edenleri olarak bu felaketler iktidarını birlikte gönderelim haklarımız ve geleceğimiz için örgütlenelim,memleketi yeniden kuralımın çağrısıdır bugünkü buluşmamız. 

Bütün iyi kitapların, bütün gündüzlerin, gecelerin sonunda soluğu bizde olan meltemi bizden esen yeni bir başlangıç vardır.Bu başlangıcı birlikte yazmamızın çağrısıdır bu buluşmamız. 

Memleketi yeniden kurmanın umudu, Hatay’ı, yıkılan kentleri yeniden birlikte kuracak inançta, umutta, kararlılıkta saklı… 

Pusulada SOL var, pusulada umut var  dayanışma var. Pusulada 50 yılı aşkın mücadelemizde bitmeyen yolculuğumuzda kaybettiğimiz, yitirdiğimiz yol arkadaşlarımıza verdiğimiz bir Söz var. 

Sözümüzdür, felaketler iktidarını göndereceğiz, memleketi yeniden kurmak için sokak sokak, mahalle mahalle örgütleneceğiz. 

Yolumuz da, yolculuğumuz da daim olsun. Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar."

SOL Parti'nin seçim beyannemesinde öne çıkanlar özetle şöyle:

Demokrasi için;

Tümüyle anti demokratik, keyfi ve baskıcı Başkanlık Sistemine, ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne son verilmelidir. Mevcut tek adam rejiminin Cumhurbaşkanlığına verdiği yetkiler kaldırılmalıdır. SOL Parti, kuvvetler ayrılığına dayanan, halkın söz, yetki ve karar süreçlerine katıldığı, yerel yönetimlerin ve yerinden yönetim anlayışını temel alan yeni bir düzeninin kurulmasını savunur.

Laik bir ülke için;

SOL Parti, tüm yurttaşların inanma ve ‘inanmama özgürlüğünü’ güvence altına alan bir laiklik anlayışını savunur. SOL Parti, bu anlayış doğrultusunda Aleviler başta olmak üzere farklı din ve mezheplerin özgürce inançlarını yaşayabilmelerinin güvence altına alınmasını savunur. 

Bağımsız Türkiye için;

Emperyalizmin ülkemiz üzerindeki siyasi, askeri ve ekonomik tahakkümünü reddediyoruz. Emperyalizmin güdümündeki savaş politikalarına son verilmeli; Suriye yönetimi ile barışçıl ilişki sürdürmenin koşulları oluşturulmalı; Suriye’deki cihatçı güçlere verilen destek sona ermelidir.

Onurlu yaşam için;

İnsanca yaşanabilecek emeklilik ücreti ve yaşlı bakımının kamusal bir hizmet olarak sunulmasını savunan SOL Parti, emeklilerin sendikal mücadelesini desteklemekte ve tüm emeklilerle omuz omuza mücadele eder.

Parasız eğitim için;

SOL parti tüm yurttaşların parasız eğitim hakkını kullanmasının koşullarını sağlamanın kamunun görevi olduğunu savunur. Eğitimin maliyetini yurttaşlara yıkan ticari anlayışa son verilmeli, parasız eğitim herkes için bir hak olmalıdır.

Parasız sağlık için;

SOL Parti sağlıkta kamucu politikaları savunur. Her yurttaş için ücretsiz ve nitelikli kamu hizmeti yaklaşımıyla, özel hastanelerin kamulaştırılmasına; kamu-özel ortaklığı adı altında kamu kaynaklarının mega şirketlere aktarılmasına son verilmesi için mücadele eder.

Kadınlar için;

SOL Parti, sol feminist yaklaşımla erkek egemenliğinin geleneksel ve modern -kapitalist bütün biçimlerine ve toplumsal ve siyasal alandaki her türden cinsiyetçiliğe son vermek için mücadele eder. Bu doğrultuda kadın cinayetlerine son vermek; kadınların yaşam hakkını ve şiddetten korunma hakkını  ve can güvenliğini sağlamak için erkek şiddetine son verecek önlemlerin alınmasını; 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi’nin eksiksiz biçimde uygulanması için mücadele eder. 

Geri almak için;

Emperyalizme bağımlı ekonomik yapının türevi olan rant ekonomisinden katılımcı, demokratik planlamaya dayalı ve ekolojik tahribatı engelleyen üretim ekonomisine geçilmesi zorunludur. SOL Parti, özelleştirmelerle yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilen halka ait tüm kamu varlıklarının, TÜPRAŞ, Türk Telekom, TEKEL, SEKA, Ereğli Demir Çelik başta olmak üzere enerji ve iletişim gibi büyük ve stratejik şirketlerden başlayarak, geçmişte kamusal hizmet vermiş Sümerbank gibi kuruluşları yeniden ayağa kaldırmayı, kamulaştırmayı savunmaktadır.

Güvenceli çalışma için;

Çalışmanın bir insan hakkı olduğundan hareketle ücretlerden kesinti yapılmaksızın, 32 saatlik \4 günlük çalışma haftasına geçilmesini ve var olan işlerin paylaşılmasını savunuyoruz. 

Yoksulluğun bitmesi için;

Vergide adalet için temel gıda ve ihtiyaç maddeleri, eğitim, sağlık, kültür ve sanat ürünleri üzerindeki KDV ve diğer dolaylı vergilerin sıfırlanması, gelir ve kurumlar vergisi dilimlerinin artan oranlı olarak yeniden düzenlenmesi için mücadele edeceğiz.

Barış ve kardeşlik için;

SOL Parti Kürt sorununun bir arada yaşamı güçlendirmeyi temel alan, barışçıl ve demokratik çözüm yollarını geliştirmek için atılacak adımları destekler. SOL Parti, silahlardan arınmış barışçıl sürecin önünün açılması, yerinden yönetimlerin doğrudan demokrasi temelinde güçlendirilmesi, Kürt halkının ve tüm ezilenlerin dil ve kimliklerini özgürce yaşamalarının anayasal güvence altına alınmasına dayanan demokratik çözüm yollarını savunur. 

Gıda egemenliği için;

Tarımsal alanları uluslararası sermayeye açan, emperyalist tekellerin tarımsal üretim politikalarına teslim olan uluslararası ve ikili anlaşmalar iptal edilmelidir. Şirketlerin kontrolündeki gıda sistemi karşısında insana yaraşır, doğayla uyumlu tek sistem olan ‘halkın gıda egemenliği’ uygulamaya konulmalıdır.

Ekolojik yıkıma karşı;

SOL Parti, ekolojik yıkıma karşı memleketin dört bir yanında süren direniş ve mücadelelerin parçası, örgütleyicisi olmuş ve direnen halkın daima yanında olmuştur. Ekolojik yıkıma karşı halkın acil taleplerini savunmaya ve örgütlemeye devam edeceğiz.

Demokratik çözüm için;

Suriye’ye yönelik emperyalist müdahaleye ve iktidarın ABD’nin savaş planlarına dahil olarak izlediği cihatçı politikalara en başından itibaren karşı çıkan SOL Parti, bu savaşın yarattığı göçmen krizine karşı insani ve demokratik çözümün savunucusu olarak, göçmen karşıtı ırkçı-faşizan toplumsal tepkinin karşısındadır. Bunun için AB ile yapılan tüm “Geri Kabul Anlaşmaları” iptal edilmeli, üçüncü ülkelere göçün önü açılmalıdır.

ALPER TAŞ: TEK ADAM REJİMİNİ GÖNDERMEK EN BÜYÜK GÖREVİMİZ

Toplantının kapanış konuşmasını yapan SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş "bu aslında bir kapanış değil açılış konuşmasıdır" diyerek şöyle devam etti:

"SOL Parti'ye verilen oyların boşa gideceği endişesi var. Hayır arkadaşlar, devrimcilere verilen hiçbir oy boşa gitmez. Hani Erdoğan diyordu ya 'Seçimi kaybedersek kaybedeceğimiz çok şey olur' diye. İşte bu seçim, kaybedecek çok şeyi olanlarla kaybecek hiçbir şeyi olmayanlar arasında olacak. Bu tek adam rejmini, ucube sistemi, sivil diktatörlüğü göndermek en büyük görevimiz."