Sol parti ve kurumlardan kayyum atamalarına sert tepki: Halkın iradesi teslim alınamaz!

Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasına sol parti ve kurumlardan sert tepki geldi.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) yaptığı açıklamada, "31 Mart yerel seçimlerinde, halkın büyük çoğunluğunun iradesi ile seçilen Belediye Başkanlarının hukuksuz bir biçimde görevden alınması ile halkın iradesi bir kez daha gasp edilmiştir" denildi.

"HALKIN DEMOKRATİK İRADESİNE SAHİP ÇIKACAĞIZ"

ÖDP'nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

"Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alarak yerlerine kayyum atanması kabul edilemez. 31 Mart yerel seçimlerinde, halkın büyük çoğunluğunun iradesi ile seçilen Belediye Başkanlarının hukuksuz bir biçimde görevden alınması ile halkın iradesi bir kez daha gasp edilmiştir. İktidarın, seçimsiz bir diktatörlük rejimi kurmaya yönelik girişimleri, 31 Mart ve 23 Haziran’da halk iradesiyle püskürtüldü. Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine yönelik kayyum hamlesi, Atatürk resminin indirilerek Erdoğan resmi asılması, iç bütünlüğünü de kaybederek çözülüş sürecine doğru giden iktidarın ülkeyi kaosa sürükleyerek kendini kurtarma senaryosunun yeniden gündeme sokulması anlamına geliyor. Elindeki iktidar gücünü halkın demokratik iradesini ezmek için kullanmaktan çekinmeyen iktidarın ülkeyi yeni bir kaosa sürükleme girişimlerine karşı duracağız. Halkın demokratik iradesine sahip çıkacağız!"

"SARAY REJİMİ İNTİKAM İÇİN HALKIN İRADESİNİ TANIMIYOR"

Halkevleri de yaptığı açıklamada, "Halkın iradesini kayyumlarla gasp edemezsiniz" dedi. Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu imzasıyla yapılan açıklamada, "31 Mart seçimlerinde ağır bir yenilgi alan Saray rejimi intikam için halkın iradesini tanımıyor. Seçimlerden iki buçuk yıl önce kayyum atanarak gasp edilen halkın iradesi bir kez daha bir saray darbesi ile gasp ediliyor. Diyarbakır Büyükşehir'i 1,5 milyar, Van Büyükşehir'i 1,5 milyar TL, Mardin Büyükşehir'i 1,5 milyar TL borç içine sokanlar, belediyeleri israf, yolsuzluk ve kamu zararı batağına sokanlar tekrar kayyum atanıyor" denildi. Halkevleri'nden yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

"İRADE GASPI KABUL EDİLEMEZ"

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, kayyum atamalarına tepki göstererek, "Halkın iradesine el koyma operasyonu devam ediyor. AKP seçimle alamadığı yönetimleri merkezi iktidar gücüyle almayı hedefliyor. Bu hukuksuzluk çarkı tek adam yönetiminin bir siyasal rejim olarak yerleşmesi için dönüyor. İrade gaspı kabul edilemez" dedi.

"SARAY FAŞİZMİNE KARŞI TEK SES OLALIM"

Türkiye İşçi Partisi (TİP) de bir açıklama yayımlayarak kayyum atamalarına tepki gösterdi. TİP'ten yapılan açıklamada, "Diyarbakır, Van ve Mardin’de seçilmiş büyükşehir belediye başkanlarının görevden alınarak, kayyum atanması halkın iradesinin fiilen gasp edilmeye çalışılmasıdır.Üç kentimizin belediye başkanı da açık ara kazandıkları seçimin ardından, bir önceki kayyum döneminden kalan milyarlarca lira borca rağmen görevlerini layığıyla yerine getirmeye çalışan isimlerdir. Türkiye İşçi Partisi olarak, seçilmiş belediye Eşbaşkanları Selçuk Mızraklı, Bedia Özgökçe Ertan ve Ahmet Türk’ün, partileri HDP’nin ve en temel haklardan biri olan seçme hakkı ellerinden alınmaya çalışılan yurttaşlarımızın yanlarında olduğumuzu ilan ediyoruz. Tüm yurttaşlarımızı, Türk-Kürt kardeşliğine, özgürlüklere ve demokrasiye düşman Saray faşizmine karşı tek ses olmaya davet ediyoruz."

TKP: AKP'NİN KARARLARININ HİÇBİR MEŞRUİYETİ YOKTUR

Türkiye Komünist Partisi (TKP) yazılı bir açıklama yaparak kayyum darbesine tepki gösterdi. Açıklamada, "AKP 17 yıl süresince hep yanlışı, kötüyü, adaletsizliği savunmuş ve her geçen gün daha da kuralsız hareket etme ihtiyacı duymuştur" denildi.

TKP Merkez Komite imzalı açıklama şu şekilde:

"Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerinin HDP’li Başkanlarını görevden alarak kayyum atayan AKP iktidarı bu zorbalığı “hukuk ve vicdana uygun” diyerek savunmuştur. Bu kararın hukuka uygun olması mümkün değildir çünkü Türkiye’de hukuk yoktur. Bir ülkede hukukun varlığından söz edebilmek için yazılı kuralların olması, örneğin neyin suç olduğunun, neyin olmadığının bu kurallara bağlı olarak belli olması gerekir.

Mevcut yasalarda seçimlerde bir partinin adaylarını seçmeyi ya da bir partiden seçilmeyi suç olarak tarif eden bir hüküm yoktur. Hükümet de zaten yazılı olmayan kurallarla ülke yönetmekte, insanları tutuklamakta, görevden almakta ya da işten atmaktadır. Vicdana uygunluğa gelindiğindeyse, üç belediye başkanının görevden alınmasının vicdani uygunluğunu tartabilecek en son parti AKP’dir. Emeğe, vatana, kültüre, insana, doğaya düşman bir siyasi zihniyetin vicdandan söz etmesi, herhangi bir eylemini “vicdana” uygunlukla savunması saçmadır.

AKP iktidarı, neredeyse bir devrim iktidarı gibi hareket etmekte, yasa ve kural tanımamaktadır. Ancak devrimler insanlığı ileriye taşıyan toplumsal dönüşümlerdir. Daha iyiyi, daha güzeli, daha adili, daha gelişkini kurmak için hamle yaparken kural tanımayan devrimler bir süre sonra yeni kurallar koyarak siyasal ve toplumsal yaşama şekil verir. AKP ise 17 yıl süresince hep yanlışı, kötüyü, adaletsizliği savunmuş ve her geçen gün daha da kuralsız hareket etme ihtiyacı duymuştur. Çünkü AKP bir karşı devrimci güçtür. Karşı devrimci bir gücün kararlarının sadece kurallara uygunluğu değil, mantığa uygunluğu ve meşruiyeti de yoktur.

AKP iktidarının bu hukuksuz ve hesapsız adımını meşrulaştırmasına izin verilmemelidir."