SOL Parti Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İlkay Deniz Torun Yüce yerel seçim sürecini değerlendirdi. Kocaeli’nin bir emek kenti olduğunu vurgulayan Torun, AKP’nin kente ihanet ettiğini söyledi.

SOL varsa halk çaresiz değil
Torun, seçim çalışmaları kapsamında kentte açıklama yapmıştı. (Fotoğraf: BirGün)

Asena TUNCA

Yerel seçimlere kısa bir süre kaldı. Seçim çalışmalarını ülkenin birçok bölgesinde sürdüren SOL Parti Kocaeli’nde de yerel yönetimler anlayışını ortaya koyuyor. SOL Parti Kocaeli Büyükşehir Belediye Adayı Avukat İlkay Deniz Torun Yüce, yerel seçimleri değerlendirdi. Örgütlü mücadelenin içinden geldiğini belirten Torun, çocukluğundan itibaren Kocaeli’nde yaşadığını belirtti. İktidarın yarattığı yoksulluğun, siyasal İslamcı rejimin en çok etkilediği kentlerden birinin Kocaeli olduğunu vurgulayan Torun, “Kocaman bir işçi havzasında yaşıyoruz. Ülkenin küçük bir prototipi. Yaratılan yoksulluğu, yayılan gerici ve baskıcı politikalarının doğrudan yansımasını günlük hayatın içerisinde görebiliyoruz” dedi. Kocaeli’nin emek şehri olduğunu vurgulayan Torun, şehrin hızla büyüdüğünü, göç almaya devam ettiğini ancak plansız yönetimin olduğunu söyledi.

Torun, "Kocaeli’nin her yerinde ciddi bir trafik sorunu var, sanayi atıklarından kaynaklı çevre sorunu var, yapılan plansız şehirleşme ile bu kente ihanet edildi. Ayrıca bu ülkenin deprem gibi bir gerçeği var. Kocaeli bunu tarihte de ciddi kayıplarla yaşadı. Hâlâ alınmayan önlemler, plansız şehirleşme daha da büyük bir tehlikeyi içinde barındırıyor” diye konuştu. Bu sorular etrafında adaylığının oluştuğunu dile getiren Torun, “Farklı bir belediyecilik anlayışı için yola çıktık” dedi.

KAMUCU, LAİK YÖNETİM

İşçilerin, kadınların, gençlerin, emeklilerin; halkın bütün kesimlerinin yönetime katılacağı bir anlayışı temsil ettiklerini belirten Torun, şunları söyledi: "SOL Parti olarak ülkenin birçok bölgesinde seçim çalışmamızı sürdürüyoruz. Kocaeli’nde Büyükşehir Belediyesine adayız. En önemlisi biz bu ülkeyi değiştirmeye adayız. Kocaeli’nde AKP iktidarı tahribat yarattı. Türkiye’nin en borçlu belediyelerinden. Halka değil, yandaşa ayrılan bütçeler, iktidara yakın sermaye gruplarına verilen ihaleler, belediye kaynaklarının tarikat ve cemaatlere verdiği bedelsiz binalar… Saymakla bitmeyecek bir sürü skandal. Tam da bu anlayışın karşısında halkla birlikte kamucu, laik, katılımcı, demokratik bir yönetim anlayışını hayata geçireceğiz.”

Sosyalist bir belediyeciliğin önemini vurgulayan Torun, şunlar dile getirdi: “Halkın örgütlenme meselesi ve üretenlerin yönetimde bulunması tüm bu sorunların karşısında çok önemli. Bugün bizim saydığımız sorunların hepsini bu kentte yaşayan tüm yurttaşlar hayatın her günü yaşıyor. Belediyenin kaynakları birilerine peşkeş çekilirken halk işsizlikle boğuşuyor. Liselere, üniversitelere yerleştirdikleri gerici yapılar kol gezerken gençler geleceksizliği yaşıyor. Birileri zenginliklerine zenginlik katarken emekliler başta olmak üzere toplumun tüm kesimleri yoksulluğun kıskacına sıkıştırılıyor. Hayatın her alanında kadınları dışlayan, onları aile kurumuna hapseden anlayış, kadınların hayatlarını karartıyor. Yani halkın hangi kesimiyle konuşursanız konuşun bu sorunları hepimizden iyi anlatır. Bizim yerel yönetim anlayışımızın en önemli kısmı da buradadır. Halkla beraber halk için oluşturulacak bir yönetim, ortak akıl etrafında sorunları hep birlikte alacağımız kararlarla aşmaktır. O yüzden diyoruz ki bugün SOL varsa kimse alternatifsiz değil.”

EŞİTLİĞİ SAVUNUYORUZ

Siyaset sahnesinde kadın adayların azlığına da değinen Torun, “Partiler hayata geçirilmeyen, göstermelik kadın kotası gibi uygulamalarla toplumun önüne çerçeve sunmaya çalışıyor. Bugün kadınların mücadelesi en çok da siyasal İslamcı rejim karşısındaki itirazın bir yansıması. Sosyal yaşam alanlarından ekonomik yatırımlara kadar belediye aracılığı ile kadınlar hayatın her alanında söz sahibi kılınabilir. Kadınların fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılama noktasından istihdam sağlanmasına kadar çok çeşitli imkânlar yaratabiliriz. Dolayısıyla Kocaeli'de böyle bir belediyecilik anlayışının yerleşmesi, daha dayanışmacı, daha toplumsal eşitlikçi bir anlayışın yerleşmesi artık gerekiyor” dedi.