Kolombiya’nın sol hükümeti tüm Latin Amerika tarafından yakından izlenecek. Petro hükümeti vaatlerini gerçekleştirirken büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak. Kırılgan bir siyasi koalisyon söz konusu.

Solun başarısı tüm Güney için bir umut
Fotoğraf: AA

Pablo Castano TIERNO

Kolombiya’nın solcu Başkanı Gustavo Pedro, görevine başladı. Hükümeti vaat edilen ilerici gündemini gerçekleştirirken büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak. Ancak alınacak başarı, tüm Latin Amerika’da sol başkaldırı için bir kıvılcım yaratabilir.

7 Ağustos 1819’da Simon Bolivar tarafından yönetilen Kolombiya ordusu Boyaca Muharebesi’nde İspanyol birliklerini yenilgiye uğratarak ülkenin bağımsızlığını pekiştirdi. 200 yıldan biraz fazla bir süre sonra ise binlerce Kolombiyalı sokaklarda, ülke tarihindeki ilk solcu Başkan Gustavo Petro ve Başkan Yardımcısı Francia Marquez’in başa gelmesiyle, bu sefer neoliberalizmden kurtuluş olan “ikinci bağımsızlığı” kutladı. Eski bir gerilla ve Afro-Kolombiyalı bir aktivist ülkede en yüksek siyasi seviyede. Kolombiya siyaset tarihi için bir dönüm noktası ve tüm Latin Amerika için önemli bir an.

Petro ve Francia’ya oy veren 11 milyon insan için sol liderlerin yemin ederken göreve başladığı 7 Ağustos Pazar günü, 2019 ve 2021’de neoliberal ve muhafazakâr politikalarıyla eski Başkan Alvaro Uribe’nin varisi olan Ivan Duque’ye karşı gerçekleştirilen protestolardan sonra solun tarihi zaferini kutlama günüydü.

Ancak Petro ve Francia’nın kutlamak için çok vakti yok. Büyük zorluklar onları bekliyor.

KIRILGAN KOALİSYON

Petro’nun koalisyonu, Pacto Historico (Tarihi Pakt), Meclis’teki en büyük parti olmasına rağmen çoğunluk elinde değil. Petro bu yüzden geçtiğimiz aylarda geleneksel merkezci güçlerle, destekleri karşılığında yasama ve yürütmede ilgili pozisyonları vereceği anlaşmalar yaptı. Sadece Uribe ve Duque’nin sağcı Demokratik Birliği kendini yeni hükümete muhalif olarak tanımladı.

Barış ve Uzlaşma Vakfı’ndan siyaset bilimci Esteban Salazar’a göre Petro, heterojen parlamento koalisyonuyla, seçimlerde tamamen farklı platformlarda kendi çalışmalarını yürütmüş olmalarına rağmen, onların desteği sayesinde sadece bir – belki iki - sene “balayı” yapabilecek. 2023 yılındaki yerel seçimler Meclis’teki durumu hükümet için karmaşık bir duruma getirebilir, hassas çoğunluğunu kaybetmesine sebep olabilir.

Bu yüzden Petro ve Francia’nın hızla artan sefalet ve açlık seviyelerinden başlamak üzere, daha acil ve önemli politikalarını hayata geçirmek için bir yılları var.

SEFALET VE EŞİTSİZLİK

Kolombiya, Brezilya’dan sonra Latin Amerika’da eşitsizliğin en çok yaşandığı ülke. Bu on yıllarca neoliberal hükümetlerin kendi insanlarının temel haklarından çok, çokuluslu şirketlere kırmızı halı sermesinden kaynaklanıyor.

Ülkede yaşanan şiddetli eşitsizlikler yapısal bir durumken, Covid-19 pandemisiyle birlikte aşırı sefalet ve hatta açlık daha yaygın hale geldi. Şu anda 11 milyon Kolombiyalı günde üç öğün yemeği karşılayamıyor.

Petro, Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) olduğu “akut açlık noktalarından biri” olarak tanımladığı Kolombiya’da “açlığa karşı acil plan” sözünü verdi. Kolombiya, Güney Amerika’da bu tanımı alan tek ülke.

EĞİTİM VE SAĞLIK TALEBİ

2021’de ulusal çapta gerçekleşen protestolarda ve 2019’daki öğrenci hareketlerinde, üniversiteye erişimde eşitlik ve yükseköğretime daha fazla fon sağlanması ana taleplerden birisiydi. Duque hükümeti tarafından şiddetle bastırılan Protestolar, Duque’yi üniversitelere aktarılan kaynakları artırmaya zorladı, ancak herhangi yapısal bir reform onaylanmadı. Petro ise tam tersine “ücretsiz eğitimi evrenselleştirme” sözü verdi.

2021 protestolarında sağlık hizmetleri bir başka göze göze çarpan başlıktı. Kitlesel eylemler, Kolombiya Medikal Federasyonu Başkanı’nın “ana hedefi sağlık hizmetlerini özelleştirme” olduğunu belirttiği bir reform projesinin hayata geçmesini engelledi.

Covid-19 pandemisiyle birlikte yetersiz sağlık hizmetlerine karşı huzursuzluk artış gösterdi. Tarihi Pakt, farklı ve kısmen özel sağlık hizmetlerini tek ve evrensel bir sistemde birleştirme sözü verdi. Bu iki reform da muazzam derecede ekonomik kaynağa ihtiyaç duyacak. Petro’nun ilk yasama projesi, azınlıktaki en zengin vergi mükellefleri üzerindeki yükü artıracak olan iddialı bir reform olacak.

EKOLOJİK DÖNÜŞÜM

Kolombiya, hem tüketici hem de ihracatçı olarak (Kolombiya’nın ihracatının neredeyse yarısını petrol ihracatı oluşturuyor) fosil yakıtlara bağımlı durumda. Madencilik en önemli endüstrilerinden biri. Ayrıca toplumsal ve çevresel hasar konusunda berbat bir sicile sahip.

Latin Amerika’nın en büyük açık hava karbon madeni olan bu yıkıcı ancak kazançlı endüstrinin sembolü Guajira Bölgesinde bulunan Cerrejon madeni. Başkan Yardımcısı Francia Marquez’in Cauca bölgesinde bir aktivist olarak yürüttüğü en büyük mücadele yasadışı madenciliğe karşıydı. Şimdi ise Marquez ve Başkan Petro sektörü düzenleme zorluğuyla yüzleşecek.

Kolombiya’daki çoğu madenciliğin yasadışı olması tek sorun değil. Ayrıca uyuşturucu kaçakçılarıyla birlikte yasadışı madenciler, Kolombiya’nın birçok toplumsal liderinin öldürülmesinden sorumlu. Ülkenin madenciliğe bağımlılığını azaltmak sadece çevresel bir durum değil, aynı zamanda toplumsal bir durum.

Bu savaşa başlayabilmek için Petro’nun niyeti hidrolik kırılmayı ve açık hava madenciliğini yasaklamak ve yeni hidrokarbon keşiflerini askıya almak. Bu hareket ise büyük ihtimalle çokuluslu şirketlerin başrol oynadığı bu son derece güçlü endüstrinin öfkesini uyandıracak. Yeni hükümet aynı zamanda çok fazla kamu kaynağına ihtiyaç duyacak olan yenilenebilir enerjiyi kitlesel olarak geliştirmek istiyor. Tüm bunlar ise önerilen vergi reformunun başarısına bağlı.

BARIŞ

Tüm bu zorluklar diğer Latin Amerika ülkeleri tarafından bir dereceye kadar paylaşılıyor. Ancak Petro ve Francia eşzamanlı olarak oldukça “Kolombiyalı” bir sorunla yüz yüze: Barışı sağlamak. 2016 Havana Anlaşması’ndan bu yana, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) gerillaları Kolombiya hükümeti ile savaşta değil. Ancak ülkeyi 60 yıldır parçalayan iç çatışmanın sonu henüz gelmedi.

Barış antlaşmasının uygulanması henüz tamamlanmadı (eski Başkan Ivan Duque’nin önceliklerinden değildi). Ayrıca yeni hükümetin, tek aktif gerilla örgütü olan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ELN) ile barış görüşmeleri başlatması, ayrıca suçluların ve eski paramiliter grupların oluşturduğu Körfez Klanı’nın (Gulf Clan) kırsal kesimlerdeki şiddet olaylarını durdurmak için müzakereler gerçekleştirmesi bekleniyor. (ELN ile barış görüşmeleri 13 Ağustos’ta Küba’da başladı)

İŞİN ZOR KISMI

7 Ağustos Pazar günü sokaklarda binlerce Kolombiyalı, ülkelerinin ikinci bağımsızlığını kutladı. Şimdi işin en zor kısmı geldi: Geçtiğimiz yılın toplumsal protestolarında hayatlarını riske atan milyonların ve Kolombiya siyasetinden çok uzun süredir dışlanan “hiç kimselerin” hayallerinin en azından bir kısmını gerçekleştirmek.

Şartlar çetin ve Kolombiya’da önümüzdeki yıllarda neler olacağı, Latin Amerika’da başlayan sol kanat döngüsünün başarısını ya da başarısızlığını belirlemede büyük öneme sahip.

jacobin.com’dan çeviren Umut Can Fırtına