Soma Katliamı davasında işçi yakınlarının reddi hâkim talebi reddedildi. Mağdur avukatları, mahkeme heyetinin değişmesi nedeniyle esasa ilişkin görüşlerini bir kez daha aktardı, taşeronlaştırmanın ve üretim baskısının katliama neden olduğunu vurguladı

Soma’da işçi yakınlarının reddi hâkim talebine ret

Manisa Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği maden katliamıyla ilgili 5’i tutuklu 51 sanığın yargılandığı davaya dün Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Reddi hâkim talepleri kabul edilmeyen mağdur ailelerin avukatları, yeni heyete katliama yol açan ihlalleri tek tek anlattı.

Her duruşma öncesi olduğu gibi yine Akhisar Tren İstasyonu önünde buluşan madenci yakınları, buradan sloganlarla adliyeye yürüdü. Sosyal Haklar Derneği (SHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe CHP Milletvekili Tur Yıldız Biçer’in yanı sıra; Haziran Hareketi, EMEP, HDP, KESK, Tüm Emekliler Sendikası, Soma Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği, İDA Dayanışma Derneği üyeleri de destek verdi. İşçi yakınları yürüyüş boyunca “301’in hesabı sorulacak”, “Anaların gözyaşı katilleri boğacak”, “Kaza değil cinayet, kader değil katliam”, “Soma’nın ateşi AKP’yi yakacak” sloganları attı.

Mahkeme üzerinde yoğun baskı var
Yürüyüşün ardından kitleye seslenen SHD Ege Bölge Temsilcisi Kamil Kartal, “Çok yoğun bir baskı, şiddet ve yıldırma süreci ile karşı karşıyayız. Mahkeme üzerinde mevcut siyasal iktidarın baskısı var. Görevden almalar, savcıları değiştirmeler, mahkeme heyetini değiştirmeler söz konusu. Hemen arkasından avukatlarımıza yönelik çok yoğun bir baskı yapılmakta. KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı olan arkadaşımız Selçuk Kozağaçlı tutuklandı. Onların arkasından da aileler üzerinde çok yoğun bir baskı geliştirildi. Tüm bu baskılara rağmen yaklaşık 44 aydır bu mücadeleyi yılmadan, bıkmadan, usanmadan ve adalet yerini bulana kadar, sonuna kadar devam ettirme azmi ile mücadelemizi sürdürüyoruz” diye konuştu.
Ailelerin avukatlarından Can Atalay ise şunları söyledi: “Her türlü hırsızlığa, uğursuzluğa rağmen bugün yine buradayız. Bu 301’in acısının hesabını sorma mücadelesi; Türkiye’de zulme, haksızlığa uğrayan, emeği ile geçinen tüm yurttaşların hak ve gelecek mücadelesidir. Bütün Türkiye’ye sesleniyoruz, avukatlarımız tutuklanıyor, ailelerin bu davaya sahip çıkmaları kolay değil. Türkiye bu davaya, 301 cana sahip çıkmayacaksa bu karanlık günlerden çıkışımız olmaz.”

Duruşmada, son celseden bu yana mahkeme dosyasına konulan belgeler okundu. Bu belgelerden, sanık Mehmet Ali Günay Çelik’in geçen duruşmada serbest bırakılmasından sonra mağdur ailelerin reddi hâkim talebinde bulunduğu, Manisa Ağır Ceza Mahkemesi’nin ise bunu reddettiği öğrenildi. Ayrıca Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olayda sabotaj olduğu iddiasına yönelik başlattığı soruşturmanın devam ettiği belirtildi.

Üretim baskısı ve taşeronlaştırma
Duruşmada mahkeme heyetinin değişmesi nedeniyle mağdur ailelerin avukatları bir kez daha esasa ilişkin görüşlerini ifade etti. Avukatlar, ocakta havalandırma projesinin yapılmadığını, 272 işçinin bu nedenle hayatını kaybettiğini, metan gazının tespit edildiğini ama önlem alınmadığını, üretim baskısını, dayı başılık adı altında faaliyet gösteren taşeron sistemini ve devlet kurumlarının ihlallerini tek tek anlattı.

Ocakta 23 taşeron firmanın faaliyet gösterdiğini ve bu firmalara kömür üzerinden ödeme yapıldığı için işçilere üretim baskısı uygulandığını vurgulayan avukatlar, katliama bu üretim baskısının neden olduğunu ifade etti.