Mahir Kanaat, Tunca Öğreten ve Ömer Çelik tam 100 gündür tutuklu. Davanın avukatları sürecin hukuksuzluğuna işaret ederken Mahir, Tunca ve Ömer’in eşleri yaşadıklarını anlattı

Somut olmayan iddialarla hukuksuzluk dersleri!

MUSTAFA KÖMÜŞ - UĞUR ŞAHİN

BirGün çalışanı Mahir Kanaat, Diken eski editörü Tunca Öğreten ve DİHA Diyarbakır Haber Müdürü Ömer Çelik’in tutuklanışlarının bugün 100’üncü günü. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’la ilgili olarak RedHack isimli siber eylem grubu tarafından açıklanan bilgileri paylaşan 6 gazeteci, 124 gün önce keyfi biçimde gözaltına alındı. Evleri Terörle Mücadele ekipleri tarafından basılan 6 gazeteci 25 gün boyunca gözaltında tutuldu. Bu sürenin ardından Metin Yoksu, Derya Okatan ve Eray Sargın serbest bırakılırken; Kanaat, Öğreten ve Çelik’le ilgili terör örgütlerine üye oldukları iddiasıyla tutuklama kararı verildi. Sosyal medyada paylaşılan bilgileri suç sayan mahkeme, verdiği tutuklama kararında 3 ismin ‘RedHack Algı Ekibi’nden olduğu ‘sonucuna’ vardı. Söz konusu iddialar bununla da sınırlı değildi. 3 gazeteci hakkında 3 ‘terör örgütü’ üyeliği öne sürüldü. Tunca Öğreten DHKP-C, Ömer Çelik PKK üyeliği ile suçlanırken, BirGün’den Mahir Kanaat ise FETÖ üyeliği ile suçlandı. Söz konusu suçlamaların dayanaksız olduğunu avukatlar ifade etti.

Cemaat’le mücadelesi AKP’den çok eski
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) üyesi olduğu bilinen ve Cemaat’in eleştirildiği eylemlere defalarca katılan Mahir Kanaat’i, avukatı Ali Deniz Ceylan’a sorduk. Ceylan, 100 gündür tutuklu bulunan müvekkillerinin herhangi bir somut dayanak bulunmadan tutulduğunun altını çizdi. Ceylan şöyle devam etti: “FETÖ üyeliği ile suçlanan Mahir’e isnat edilen suçlamaların herhangi bir dayanağı yok. Mahir’in bilgisayarından 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarının çıktığı ve bunun da çok önceden yüklendiği öne sürülüyor. Ancak bunun temeli bulunmuyor. Çünkü bu dosyalar hem kamuoyunda herkesin paylaştığı belgelerdi hem de bu dosyaları hangi bilgisayara ne zaman indirirseniz indirin aynı tarih çıkıyor. Biz bunu savcı eşliğinde denedik ve bu sonuç çıktı. Dayandıkları iddialar bu ve benzeri düzeyde.”

Av. Ceylan, basın ve ifade özgürlüğünün kırıntılarının olduğu bir ülkede dahi bu tarz uygulamaların olmaması gerektiğini de vurguladı.

***

‘Bu baskı düzeninden kurtulacağız’
BirGün gazetesi Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Aydın 100’üncü tutukluluk gününe dair şunları söyledi:
“Sevgili arkadaşımız Mahir Kanaat ve iki değerli gazeteci Tunca Öğreten ile Ömer Çelik tam 100 gündür tutuklu ve gözaltı süresi ile birlikte 124 gündür özgürlüğünden mahrum. Yüzlerce gazeteci, siyasetçi ve yazar cezaevlerinde. Arkadaşımız Mahir de bunlardan birisi. Ne ile suçlandığını ne kendisi ne ailesi ne biz arkadaşları ne de onu özgürlüğünden mahrum bırakan savcılar ve yargıçlar biliyor. Peki bütün bunlar Eylül'e nasıl anlatılır ve babası Mahir'in gece yarısı evleri polisler tarafından basılarak hoyratça ters kelepçeyle götürülüşünün travmasını o çocuk beyninden kim silebilir!

***

Aileler kararlı: Sevgimiz zulümlerinden büyük

Tutuklu bulunan 3 gazeteci özgürlükleriyle birlikte sevdiklerinden de mahrum. Keyfi uygulamalar nedeniyle eşlerinden, çocuklarından ayrı kalan Mahir Kanaat ile Ömer Çelik’in 1 yaşından küçük çocukları bulunuyor. 2 çocuğu bulunan Kanaat’in 6 yaşında Eylül isimli bir de kızı var. Tunca Öğreten ise cezaevinde Minez Bayülgen’le hayatını birleştirdi. Kanaat, Çelik ve Öğreten’in eşleri, duygularını BirGün’e anlattı:

Sevgi Kanaat (Mahir Kanaat’in eşi): İddianame hâlâ hazır değil. Ne olacak bilmiyoruz. Mahkemenin delil olarak sunduğu her şeyi avukatlar çürüttü. Yani elle tutulur hiçbir şey yok. İddianameyi de yazacak bir şey bulamadıkları için yazamıyorlar diye düşünüyorum. İddianamenin bir an önce hazırlanmasını ve Mahir’in ve diğer arkadaşların serbest kalmasını istiyoruz.

• Tülay Çelik (Ömer Çelik’in eşi): Sabaha karşı Diyarbakır’daki evimizi basarak annesinin ve benim gözümün önünde aldılar Ömer’i. Bizlere saldırdılar, hakaret ettiler. 100 gündür tutuklu tutulan Ömer’le ilgili tek bir somut belge yok. Bunu bildikleri için iddianame hazırlanmıyor. Sundukları kanıtlara kendileri dahi inanamıyor. 1 aylıktı çocuğumuz ve babasıyla uyuyamadan büyüyor. Bunun vicdana izana sığan tarafı yok. Ama biz haklı olduğumuzu biliyoruz, Ömer’in ve diğer arkadaşların yanındayız.

• Minez Bayülgen (Tunca Öğreten’in eşi) : Biz, tarihe gazeteci fıkrası olarak geçecek davalarla adeta sınanıyoruz. 23 Nisan’da Saray’da çocukların gününü coşkuyla kutladılar fakat Erdem’le (Kadri Gürsel’in oğlu) Eylül’e (Mahir Kanaat’in kızı) ‘Bugün senin günün değil’ diyorlar. Deniz Yücel’e, ‘Hele bir tecritte çürümeye başla da, aklın başına gelsin’ mesajı veriyorlar. İddianame kozu da sonuna kadar oynanıyor. Bu oyuna yeni bir taktik daha eklendi: İddianameyi en son kertede açıkla, mahkeme tarihini de at atabildiğin kadar ileriye… Ama bunlar da artık miladını doldurdu. Toplumun yarısı bu kez, ‘yetmez ama hayır’ dedi. Avrupa önceki gün, ‘Toparlan’ diye uyardı. Açıkçası beni şoke eden bir süreç değildi. Çünkü biz, Tunca ve Mahir’e kadar o kadar çok yazarın içeriye atıldığına şahit olduk ki… Yani zaten hayal kırıklığını yaşamıştık.100 gün oldu ama çok güçlüyüz biz. Bunun gelip geçici olduğunu biliyoruz. Çünkü böyle sonsuza kadar gidemez.

***

Tutuklamalar hukuki değil siyasi

Tutukluluklara meslek örgütleri de tepki gösterdi. AKP iktidarı döneminde gazetecilerin keyfi uygulamalardan en çok etkilenen isimler olduğu belirtilirken hukuksuzluklara karşı mücadele çağrısı yapıldı.

• Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş:
Türkiye basın tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşadığımız bugünlerde 157 meslektaşımız cezaevlerinde tutuklu, Mahir Kaanat, Tunca Öğreten ve Ömer Çelik de halka doğru haberi ulaştırmaya çalıştıkları için hukuksuz bir biçimde 100 gündür cezaevindeler. Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak haber yapmanın suç olmadığını söylüyoruz. Arkadaşlarımızın bir an önce mahkemeye çıkartılarak serbest bırakılmalarını ve gerçek suçluların yargılanmasını istiyoruz.

•Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı Turgay Olcayto:
KHK’ler nedeniyle açığa alınan hâkimler nedeniyle kimse cesaret edip de tahliye kararı veremiyor. Türkiye’de gazeteler, özellikle de basın emekçileri üzerinde baskı her gün biraz daha yoğunlaşıyor. Bugün itibarıyla BirGün gazetesinin çalışanlarından Mahir’in ve onunla beraber diğer tutuklu arkadaşların 100 gündür tutuklu bulunmaları kabul edilemez bir uygulama. Bu uzun tutukluluklar, hâkim karşısına çıkmadıkça, yargı kararına dönüşmedikçe hem tutuklanan gazeteciyi mağdur ediyor hem de tutuklu gazeteci sayısını artırıyor. 150’nin üstünde gazeteci tutuklu. Bu ayıbın sona ermesini istiyoruz.

• Basın-İş Genel Koordinatörü Fatih Aydemir:
Basın emekçilerine dönük saldırıların bir an önce bitirilmesi gerekiyor. Bu baskılar sürdüğü sürece demokratikleşmemiz imkansız. Üç arkadaşımızla ilgili iddianame hazırlanmalıdır ve bu arkadaşlar bir an önce hâkim karşısına çıkarılmalıdır. Tutuksuz yargılanma ise esas olmalıdır.