Deprem yargılaması karnesi, çarpıcı tabloyu ortaya koydu. Kocaeli ve Düzce olmak üzere, yıkıcı depremlerin ardından sorumlulara açılan 2 bin 100 davadan bin 800’ü cezasızlıkla, kalan yargılamalar ise ertelemeli ceza ya da zamanaşımı ile sonuçlandı.

Sorumlular cezasız kaldı
12 Kasım 1999’daki Düzce Depremi’nin ardından hiç kimse ceza almadı. (Fotoğraf: AA)

Mustafa BİLDİRCİN

Türkiye, Maraş’ta 6 Şubat’ta yaşanan 7,6 ve 7,7 büyüklüğündeki depremlerin yarattığı yıkımı aşmaya çalışırken gözler, yıkılan binaların yapımında yaşanan usulsüzlüklere çevrildi. Çok sayıda yurttaş, yaraların sarılmasının ardından ilk iş olarak siyasi iktidar, yerel yönetimler ve kar hırsıyla hareket ettikleri gerekçesiyle eleştirilen müteahhitlerden yargı önünde hesap sorulması gerektiğini vurguladı.

Bir deprem ülkesi olarak nitelendirilmesine karşın hemen her şiddetli sarsıntıda büyük maddi-manevi yıkım ve kayıplara uğrayan Türkiye’de, depremlerin ardından açılan davaların ise tamamına yakını cezasızlıkla sonuçlandı. Kocaeli, Düzce ve Sakarya depremleri başta olmak üzere, depremlerdeki can kayıplarında birinci derecede sorumluluğu bulunanlar ya yargılamaya tabi tutulmadı ya da göstermelik cezalar ile kurtuldu.

MARMARA’DA 2 BİN 100 DAVA

Müteahhitlerin yanı sıra deprem yıkımlarının asıl sorumlusu olarak gösterilen kamu yöneticileri de ciddi yargılamalara tabi tutulmadı. Kamu görevlilerinin yargılama açısından izne tabi olmaları ve koruma altında bulunmaları nedeniyle açılan genel sorumluluk davalarının büyük bölümünde yetkisizlik kararları verildi. TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nın 2012 yılında hazırladığı çalışmada yer alan bilgilere göre, Marmara Depremi’nden sonra toplam 2 bin 100 dava açıldı.

Davaların bin 800’ü, “Şartlı Salıverme Yasası” ve hukuki boşluklar nedeniyle cezasızlıkla sonuçlandı. Cezasızlıkla sonuçlanan bin 800 davanın dışındaki 300 davanın 110’undan ceza çıksa da cezaların büyük bölümü ertelendi. Marmara Depremi’nin ardından açılan davaların bir bölümü ise 16 Şubat 2007 tarihinde yedi buçuk yıllık zamanaşımı süreleri dolduğu için düştü.

GÖSTERMELİK YARGILAMA

Depremler sonrasında açılan ve cezasızlığı çarpıcı şekilde ortaya koyan bazı davalar ve akıbetleri ise şöyle sıralandı:

Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.

Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, iki sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.

Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen cezaların ertelenmesine hükmedildi.

Can Göçer ve Zafer Coşkun: Veli Göçer’in oğlu ile ortağı yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına girdi.

Düzce: Depremin ardından 220’ye yakın kişiye dava açıldı. Yargılamaların ardından hiç kimse cezaevine girmedi.

İNCELEME YAPILAMADI

Depremlerin ardından gerçekleştirilen çok sayıda yargılama cezasızlıkla sonuçlanırken birçok bina için ise dava dahi açılamadı. Uzmanlar, “Enkazın yeterli inceleme olanağı vermeyecek biçimde ortadan kaldırılmasının” dava açılamamasının nedeni olarak gösterdi.

ACIYI BÜYÜTÜYOR

Altınbaş Üniversitesi Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hasan Sınar, cezasızlık kültürüne bir an önce "dur" demek gerektiğini vurguladı. Cezasızlığın deprem acısını daha da katladığının altını çizen Doç. Dr. Hasan Sınar, hukuki süreçlerin nasıl olması gerektiği ile ilgili şunları kaydetti:

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından özel bir savcılık birimi oluşturulmalı ve bu birim derhal harekete geçerek delil araştırması kapsamında yıkılan veya hasar gören her binadan, karşılaştırmalı analize imkân verecek, çok katmanlı örnekler toplamalı; 99’da bu hemen hiç yapılamadı.

Yıkılan binalarda iş makineleriyle enkaz kaldırma ve hafriyat işlemine başlanması için bu özel savcılık biriminin izin vermesi koşulu getirilmeli, deliller tümüyle toplanıp muhafaza altına alınmadan, hiçbir binada asla hafriyat yapılmamalı; deliller yok olunca maddi gerçeğe de ulaşılamıyor.

Delil araştırılması kapsamında toplanan tüm inşaat örneklerinin korunaklı bir kapalı alanda gecikmeksizin ayrıştırılması, sınıflandırılması ve belgelenmesi işlemi gerçekleştirilmeli; bu işlem mutlaka, yetkin olay yeri inceleme birimlerince yapılmalı.

Bu şekilde muhafaza altına alınan delillerin incelenmesi için Adli Tıp bünyesinde özel bir resmi bilirkişilik birimi hayata geçirilmeli, 99 depreminde dosyaların büyük ölçüde zamanaşımına uğramasında bitmek bilmeyen bilirkişi incelemelerinin payı çok büyüktü.

Nihayet soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin etkili yürütülmesi için mağdur yakınlarının organize olmaları ve Barolarla eşgüdüm içerisinde, bu konuyu daima gündemde tutmaları yargısal süreçleri ısrarla izlemeleri çok önemli.

***

TBB’DEN SUÇ DUYURUSU

Türkiye Barolar Birliği, deprem bölgelerinde yıkılan binalar için suç duyurusunda bulundu. TBB’den suç duyurularına yönelik yapılan açıklamada, “Yetkili ve müteahhitler kasten öldürmekten yargılansın. Tespit edilecek sorumluların Türk Ceza Kanunu’nun, ‘Kasten öldürme’ başlıklı 81’inci maddesi ve ‘Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’ başlıklı 83’üncü maddesi uyarınca yargılansın” ifadeleri kullanıldı.