Imelda May’in ilk anından Jools Holland’ın son saniyelerine kadar açık hava sahnesinde böyle konserlerde ‘eğlenememe’ durumunu düşündüm durdum

Sorun sizde değil bizde

BARIŞ AKPOLAT - barisakpolat@gmail.com

Önce ateşli Imelda May ve ardından tecrübeli piyanist Jools Holland. İkisi de Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi’ni etkiledi. 22. İstanbul Caz Festivali kapsamında izlediğimiz 2 isim de sahne konusunda tecrübeli. Jools Holland tabii ki birkaç yüz adım daha önde. BBC’de 23 yıldır yaptığı televizyon şovu, müthiş müzisyenliğine eklenince ortaya çok iyi bir şov çıktı. Esprili olduğu kadar bir meddah gibi yaptığı sunumlarla güldürdü. Gelelim konserin başına. Harbiye’yi dolduran ve doldurmakta olan seyirciler yerlerini ararken sahneye çıktı Imelda May. İrlanda, Dublinli büyük yetenek daha önce onu hiç tanımamış binlerin önüne çıktı ve en iyi bildiği şekilde eğlenceli rock’n roll ve rockabilly şarkılarını söyledi. Bu konserin ilk anından Jools Holland’ın son saniyelerine kadar açık hava sahnesinde böyle konserlerde ‘eğlenememe’ durumunu düşündüm durdum. Bu mevzuya daha sonra geleceğim. Imelda May en ufak tutukluk göstermedi. Eğlenmeyen, aslında eğlenen ama eğlendiğini göstermeyen kitleyi avucunun içine almayı konserin ortalarında başardı. Sonlarda o da fark etti ki artık İstanbul seyircisi onu tanıdı. Bir daha gelmek istediğini kuliste yaptığımız küçük sohbette birkaç kez tekrarladı hatta. Son albümü ‘Tribal’ kadar eski albümlerine de yer verdi konserinde. Johnny Got a Boom Boom ve Mayhem gibi olmazsa olmaz şarkıları konserin sonuna saklamıştı. Sanatçıyı dünyaca üne ulaştıran ‘Mayhem’in hakkını albümdeki enerjiyi koruyarak verebilmiş olsalar da o dolgun albüm soundunu tutturamadılar. Diğer şarkılarda tutturabildiler oysa...

Bunun sebebi 4 kişilik minimal ekipteki üflemelilerin azlığı olsa gerek. May konserinde son albümünden hitlere bolca yer verdi. Zaten her şarkısı enerjisi sağ olsun hit gibi tınlıyor. Adeta kendisi için yazdığı Wild Woman, son albüme adını veren Tribal, tempoyu bilerek düşüren Gypsy In Me gibileri etkileyiciydi. Wicked Way konserin sound olarak en derin ve en seksi anıydı desek yanlış olmaz. Konseri her saniye “Acaba bu konseri Salon İKSV’de izlesek nasıl coşarız” diyerek izledim. Kendisi acilen tekrar gelmeli. Eğlenmezseniz kahveler benden.

JOOLS HOLLAND YORDU
Kuliste Holland’a söylediklerim ve aldığım cevap hoşuma gitmişti. “Sizin programınızdan Imelda May, VV Brown ve Seasick Steve gibi isimleri keşfettim, teşekkürler” dediğimde verdiği kısa cevap çok sıcaktı: “Ne mutlu bana. Ben teşekkür ederim.” Jools Holland yıllarını BBC’de yayınlanan televizyon programına verdi. 23 yıllık programda her seferinde onlarca grup sahneye çıkıyor. Örneğin binlerce kez sahneye adım atmış Metallica, ilk kez TV şovunda şarkı seslendiren VV Brown’un yanında şarkı söylüyor ve şarkısı bitince kenara çekilip diğer isimleri izliyor. Egoları sıfırlayan bu programın yıldızı tabii ki Holland efsanesi. Sahnede şovmen ve müzisyen bir Jools Holland gördük. Program sunarmış gibi anlattı konseri, müzisyenleri tek tek tanıttı. Chuck Berry ve Jerry Lee Lewis’le turnelere çıkmış 64 yaşındaki davulcusu Gilson Lavis’in şahane solosunda sahneyi tüm ekibiyle birlikte terk etmesiyse törpülenmiş bir egonun göstergesiydi. Gitaristi Mark Flanagan’ın sahnenin ayrı bir köşesinde tek başına Leonard Cohen gibi oturup çalması inanılmaz havalıydı. Aralara kaynayıp çok temiz sololar attı. Ruby Turner’a kadar sahne alan solistlerin yetersiz olduğunu düşündüm. Sahnede kimse Turner kadar tutkulu olmadı. Şarkılara tek nefeste hayat verdi desek yanlış olmaz. Herkesin 80’lerdeki Soft Cell -hani şu Tainted Love’ın orijinalini söyleyen grup- hayranlığından beklediği Marc Almond ise bekleneni vermedi. Konserin en zayıf halkası sürekli detone olan Almond oldu. İki enstrümantal ve ardından sahne alan solistlerin 1 balad 2 enerjik şarkı formülüyle tahmin edebildiğimiz konser genel olarak yorucuydu. Ortalarına doğru sıkılanları seçmek zor olmadı. Yine de enerjik bir konserdi.

Gelelim yazının başında bahsettiğimiz eğlenememem durumuna. Evet, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi elimizde kalan sayılı güzide konser mekânlarından. Nostaljik olduğu kadar diğer konser mekânlarına kıyasla çok daha iyi akustiği de cabası. Fakat kabul edelim TRT Caz Orkestrası’ndan Imelda May’e ve Jools Holland’a kadar bu mekânda devleşemiyor. İçki yok, tütün kullanmak yasak, e herkes oturuyor çok heyecanlanıp ayağa kalkıp dans etseniz arka sıradakiler haklı olarak “Göremiyoruz” diyecekler. Dolayısıyla ateşli bir konserde eğlenmek bu mekân genelinde çok zor. Bir klasik caz konseri için şahane ama bir rock’n roll veya boogie-woogie konserinde zorlayıcı bir mekân burası. Kısacası pek sayın May ve Holland, sorun sizde değil bizde. Elimizden gelenin de en iyisi bu.