Sosyalist Güç Birliği’nin yarın Kadıköy’de yapacağı eylem öncesinde BirGün’e değerlendirmelerde bulunan Sosyalist Güç Birliği Yürütme Heyeti Üyesi Prof. Dr. Oğuz Oyan, Türkiye’de yoğunlaşan baskı ortamına ve laikliğin ortadan kaldırılması sonucu oluşan tabloya dikkat çekerek, “Bütün bunlara bir son vermenin zamanı gelmiş de geçmektedir. Bunun için öncelikle, bugünkü dinci rejimin tarihe gömülmesi gerekir” dedi.

Sosyalist Güç Birliği’nden Prof. Dr. Oğuz Oyan: Bugünkü dinci rejimin tarihe gömülmesi gerek

HABER MERKEZİ

Sosyalist Güç Birliği Yürütme Heyeti Üyesi Prof. Dr. Oğuz Oyan, Sosyalist Güç Birliği’nin yarın “Laiklik Kazanacak” başlığıyla yapılacak eylemi öncesinde BirGün’e konuştu.

Tarikat ve cemaatlerin kapatılması gerektiğini vurgulayan Sosyalist Güç Birliği, “Laikliğe sahip çıkmak için buluşalım” diyerek yurttaşları 17 Cumartesi günü saat 15.00’te Kadıköy'deki Beşiktaş İskelesi’ne çağırdı.

Eylem için yapılan çağrıda şu mesaj paylaşıldı:

“Tarikat ve cemaat karanlığına karşı, çocuklarımızın geleceği ve aydınlık bir gelecek için tüm ilerici, yurtsever, emekçi halkımızı, gençleri, kadınları, demokratik kamuoyunu laikliğe çıkmak için 17 Aralık Cumartesi saat 15.00’te Kadıköy’de buluşmaya çağırıyoruz.”

“LAİKLİK, TARİKATLAR İÇİN KORUYUCU KALKANA DÖNÜŞTÜ”

Sosyalist Güç Birliği Yürütme Heyeti Üyesi Prof. Dr. Oğuz Oyan, eylem öncesinde BirGün’e yaptığı kapsamlı değerlendirmede, dinci siyasetin 20 yıllık kesintisiz iktidarı boyunca adım adım Cumhuriyeti kurucu ilkelerinden uzaklaştırdığını ve kurumlarını teslim aldığını belirterek, laikliğin içinin boşaltmış olduğunu vurguladı.

İktidarın, liberallerin “özgürlükçü laiklik uydurmasından da destek alarak onu inanç özgürlüğüne indirgediğini” kaydeden Oyan, böylece laikliğin Sünni tarikatların ‘koruyucu kalkanına dönüştürüldüğünü’ belirtti.

“Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı da Anayasa’da bu kuruma çizilen “laiklik ilkesinin doğrultusunda” faaliyet gösterme sınırlarının artık tamamen dışına çıkarak, iktidardaki tarikatlar koalisyonunun ayırımcı aygıtına dönüşmüştür” değerlendirmesini yapan Oyan, 2017 yılındaki Anayasa değişikliği referandumunu hatırlatarak şöyle devam etti:

“2017 Anayasa referandumu sonrasında Türkiye’de sadece kuvvetler ayrılığı son bulmamış, Anayasa hükümleri mevcut haliyle de fiilen geçersiz kılınmıştır. Cumhurbaşkanı, göreve başlarken ettiği yemine bağlı kalmayarak laikliğe aykırı her düzenlemeye arka çıkmakta; iktidar bir bütün olarak tarikat ve cemaatlerin kaynağını Anayasa’dan almayan devlet yetkisi kullanmalarına göz yummakta; bunların askeriyede, yargıda, eğitimde, devletin her kurumunda hatta toplumun bütün kılcal damarlarında örgütlenmelerine, kamu kaynaklarını sömürmelerine zemin hazırlamaktadır.”

“ORTAYA DÖKÜLENLER BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ”

Prof. Dr. Oyan, bu çerçeveden bakıldığında tarikatlar bünyesinde gerçekleşen “her türlü sapkınlığa, çocuk tecavüzüne, pedofiliye ve kadın istismarına seyirci kalındığını” kaydederek, iktidarın tek kaygısının bu tür olayların kamuoyuna ve yargıya yansımasına engel olmak, bu uğurda medyayı ve yargıyı daha fazla baskılamak olduğunu vurguladı.

BirGün’ün ortaya çıkardığı Hiranur Vakfı’nda meydana gelen sistematik çocuk istismarı skandalını da hatırlatan Oyan, “Bu tür olayların ne ilki ne de sonuncusudur. Buna benzer olayların yüzlercesi her an etrafımızda vuku bulmaktadır. Artık gizlenemediği için ortaya dökülen olaylar, buzdağının görünen yüzü bile değildir” dedi.

“LAİKLİK, DEMOKRATİK BİR REJİMİN OLMAZSA OLMAZIDIR”

Oyan, “Bütün bunlara bir son vermenin zamanı gelmiş de geçmektedir. Bunun için öncelikle, bugünkü dinci rejimin tarihe gömülmesi gerekir” uyarısını yaparak, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“İktidar adayı olan bugünkü muhalefetin de laikliği amasız/fakatsız benimsemesini sağlamak için üzerlerinde çok ciddi bir toplumsal baskının kurulması gerekmektedir. ‘Laiklik tehdit altında değildir’ kaçışından dönmelerini sağlamak şarttır.

Laiklik, demokratik bir rejimin olmazsa olmazıdır. Laiklik, sömürücü sınıfın din istismarı üzerinden sömürüyü katmerleştirmesine karşı işçi sınıfının en önemli silahıdır. Laiklik, ‘aklı hür vicdanı hür’ nesiller yetiştirmek bakımından eğitimcilerin en vazgeçilmez ilkesidir. Laiklik, kadınları ve çocukları cahilliğin ve yobazlığın şiddetinden ve sapkınlığından korumanın güvencesidir. Sosyalist Güç Birliği, emeğin cumhuriyetini kurma yolunda laiklik alanını en önemli mücadele başlıklarından biri olarak boşuna seçmemiştir.

Bu çerçevede Anayasanın 174. Maddesinde yer alan Devrim İlkelerinin ödünsüz savunucusu olmak, tümü anayasanın dışında olan tarikat ve cemaatlerin faaliyetlerine derhal son vermek ilk başlama noktası olacaktır."