İzmir’de 30 Ekim depreminin yıldönümünde, depremde hayatını kaybeden 117 can için anma töreni gerçekleştirilerek İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı deprem anıtının açılışı yapıldı. Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Tunç Soyer, depremzedeler için önemli kararlar aldıkları belirterek, “Bir yandan depremin açtığı yaraları sararken, diğer yandan afete hazır İzmir için adımlar atıyoruz” dedi.

Soyer: Afete hazır İzmir için adımlar atıyoruz

Aycan KARADAĞ

İzmir’de 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan depremin yıldönümünde, afet esnasında yaşamını yitiren 117 can için anma töreni gerçekleşti. Depremde hayatını kaybedenler için, afet esnasında yıkılan Rızabey Apartmanının önünde kurulan platforma karanfil bırakılması ve ardından gerçekleştirilen anma yürüyüşüyle başlayan tören İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği deprem anıtının açılışı ile son buldu.

Törene; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, TBMM İYİ Parti Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, CHP Parti Meclisi Üyeleri, CHP İzmir Milletvekilleri, CHP’li ilçe belediye başkanları, il ve ilçe yöneticileri, İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA) Başkanı Haydar Özkan ve depremzedeler, sivil toplum kuruluşları ile meslek odalarının temsilcileri katıldı.

Dirençli kentlerin önemine vurgu yapan Soyer, “30 Ekim, büyük bir afetin ve aynı zamanda İzmir’in gördüğü en destansı dayanışmalardan birinin tarihe not düşüldüğü gündür. Tüm İzmirlilerin, tek bir afetzedenin dahi sokakta kalmaması için nasıl büyük bir seferberlik içine girdiğini dün gibi hatırlıyorum. Bu dayanışma sayesinde evsiz kalan tüm vatandaşlarımız daha ilk gece bir çadıra yerleşti. Bir ay içinde ise tüm çadırlar söküldü, tüm mağdur vatandaşlarımız birer yuvaya kavuştu. Bunu, Bir Kira Bir Yuva kampanyamıza destek vererek siz başardınız. İzmir başardı. Tüm Türkiye başardı. Kıymetli hemşerilerim, 30 Ekim depremi gösterdi ki, İzmir’in en büyük önceliği dirençli bir kent olmak” diye konuştu.

soyer-afete-hazir-izmir-icin-adimlar-atiyoruz-937907-1.

Soyer sözlerine şöyle devam etti: “Nitekim İzmir’de sadece bir yıl içerisinde; deprem, sel, orman yangını, fırtına, hortum gibi birçok afeti yaşadık. Yaşadığımız bu acı tecrübeler ülkemizin afet mevzuatında ve politikalarında bir an önce köklü değişikler yapılması gerektiğini işaret etti. Bununla beraber, afetlerin önlenmesinde ve yaraların sarılmasında yerel yönetimlerin önemini ortaya koydu. Biz bu bilinçle, bir yandan depremin açtığı yaraları sararken, diğer yandan afete hazır İzmir için adımlar atıyoruz. 30 Ekim depremi yaşanmadan önce Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı’nı kurmuştuk. Yaşadığımız bu büyük afet, İzmir’in böyle bir yapılanmaya ne çok ihtiyaç duyduğunu bir kere daha gösterdi. Ardından, afet yönetimini tüm paydaşlar ve sivil toplumla ortaklaşa yürütmek üzere İzmir Afet Platformu’nu oluşturduk. Böylelikle kamunun yetkilerini, sivil toplumun gönüllü gücüyle bir araya getirdik.”

İKİ BÜYÜK ÇALIŞMA BAŞLATTIK

Büyükşehir Belediyesi olarak kentin afetlere karşı direncini geliştirmek için iki büyük çalışma başlattıklarını dile getiren Soyer, “Bunlardan birincisi, yapı stok envanteri projemiz. İkinci çalışmamız ise ülkemizin en kapsamlı deprem, tsunami ve zemin araştırma projesi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin koordinasyonu, İzmir Yüksek Teknoloji ve Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nin öncülüğünde, 10 üniversiteden 43 bilim insanı ve 18 uzman mühendis, İzmir’in sismik hareketlerini değerlendirerek aktif olan fayları belirliyor. Bu proje başlayana kadar, İzmir’in diri olan faylarına dair elimizde bilimsel, sağlıklı bir veri bulunmuyordu. Üniversitelerin ve uzmanların değerli çalışmaları sonucunda, İzmir'in depremselliği ile ilgili çok somut ve net bilgilere ulaşıyoruz. Araştırmalarımızı hem karada hem de körfezde eşzamanlı yürütüyoruz. Böylece dirençli bir kent olmak için gerekli planlamaları tamamlayarak şehrin yeni yapılaşma alanlarının yeri ve şekline doğru yön verebiliyoruz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığının onayını bekleyen Dünya Bankası kredisini de hatırlatan Soyer, “Öte yandan, 30 Ekim sonrasında hasarlı binalarımızın dönüşümü için gerekli finansman konusunda Belediyemiz; Hazine ve Maliye Bakanlığı ve İller Bankası’yla birlikte çalıştı. Yoğun bir müzakerenin sonucunda, Acil İyileştirme Kredisi için Dünya Bankası ile gerekli mutabakatları kısa sürede sağladık. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ve hükümetin diğer yetkili birimlerinin uygun görüşünü takiben, hasarlı binaların dönüşümü için krediyi vatandaşlarımıza derhal kullandıracağız” dedi.

soyer-afete-hazir-izmir-icin-adimlar-atiyoruz-937906-1.

DEPREMZEDELER İÇİN ADIM

Depremzedeler için yaptıkları çalışmalardan da bahseden Soyer, şunları kaydetti: “Depremzede vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için Kasım ayında meclisimizin onayına sunacağımız üç önemli kararın bilgisini vermek istiyorum. Birincisi, Uzundere’de depremzedelere tahsis ettiğimiz konutların kullanımına altı ay daha imkân tanıyoruz. İkincisi, mevcut yapıların hak kaybı yaşanmadan yapılaşmasını sağlayan bölgelerin belirlenmesi için verilen beş aylık süreyi uzatıyoruz. Üçüncüsü, orta ve ağır hasarlı yapıların hızla dönüşmesini sağlamak için emsal artışını meclisimizin gündemine getiriyoruz.”

NEDEN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMEDİ?

Bayraklı’nın afet bölgesi ilan edilmediğine vurgu yapan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Aslında temel sorunlarımız belli. Bu sorunların karşısındaki kurumlar da belli; Bayraklı Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi, Bakanlıklarımız dışında sorunun çözümünü başka alanlarda aramak da çok doğru değil. Siyasi polemiklere kurban edilmeden, kentin sorunlarını bu bileşenlerle beraber çözmek hepimizin en büyük arzusu… Temel sorunlardan biri; bölgenin, afet bölgesi ilan edilmemesi. Eğer Bayraklı, 20 bin yurttaşımızın dışarıda kaldığı 117 yurttaşımızı yitirdiğimiz bölge depremden sonra afet bölgesi ilan edilmiş olsaydı; belki bugün depremzede yurttaşlarımızın söylediği hiçbir sıkıntıyı konuşmayacaktık. Benzer bir uygulamayı ülkemizin birçok yerinde gördük. Sel felaketinden sonra hızlı bir şekilde afet bölgesi ilan edilerek oradaki yurttaşlarımızın mağduriyetleri giderildi ve bu girişimi de doğru buluyoruz. Ama benzer bir uygulamanı Bayraklı’da olması da bizleri mutlu ederdi” dedi.