SOL Parti İstanbul İl Başkanı Leyla Koç Üzüm, partisinin yarın Kartal’da düzenleyeceği miting öncesi çağrıda bulundu: Hayat pahalılığı, yoksulluk ve zulüm düzeni altında ezilmeye isyan edenlerle birlikte olacağız.

Söz de yetki de halkın olacak

SERCAN MERİÇ

SOL Parti’nin "Devrimci Demokratik Cumhuriyet” için düzenlediği mitinglerin son ayağı yarın İstanbul Kartal Meydanı’nda 13.00’te başlayacak. SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen ve İstanbul İl Başkanı Leyla Koç Üzüm, mitingde konuşma yapacak. Moğollar ile Ozan Çoban ve Güneş Demir şarkıları ile sahnede olacak. Mitinge birçok STK ve siyasi parti temsilcisi de davet edildi.

ÇÖZÜM SOLDA

Yarınki miting için SOL Parti üyelerinin çalışmaları sürerken mitinge katılım çağrısı ekonomik krizden boynu bükülen ve adaletsizliklerle her gün yeni bir mücadeleye uyanan yurttaşlarda heyecan yarattı. Çözümün sol siyasette olduğunu belirten yurttaşlar, iktidarın yarattığı çöküntünün halkçı, kamucu, laikliği esas alan devrimci bir anlayışla tamir edilebileceğine değindi.

Kartal’da yapılacak miting öncesinde konuşan SOL Parti İstanbul İl Başkanı Leyla Koç Üzüm, “Devrimci Demokratik Cumhuriyet için Birleşelim” çağrısının partinin kongre manifestosunun başlığı olduğunu belirtti ve şöyle konuştu: “Bu başlık en somut haliyle laikliği yeniden kazanmayı, kamuculuğu tesis etmeyi, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesini temel alan bir çağrı. Bugün yaşadığımız çürümüşlüğün arkasında tek adam rejimi var. En önemli görev ülkeyi bu köhne rejimden kurtarmak. En geniş toplumsal kesimlerle oluşan büyük mutabakatın gücü, ucube rejimi tarihin çöplüğüne göndermeye yeter. Bunu mutlaka başaracağız. Ekonomiden yargıya çökmüş, bir bütün olarak ekolojisi, tarım alanları tamamen yok edilmiş, ağır tahribat altında kalmış bir ülkeyi yeniden kurma ve inşa etme sürecinde çok önemli bir sorumluluğumuz ve görevimiz var.”

Leyla Koç Üzüm, bir yandan AKP rejimine karşı mücadele ederken diğer yandan da yarının Türkiye’sini kurmak için adım atılması gerektiğinin önemine değinerek, “Sandık gelsin gönderelim’ gibi halkı pasif gören, seçim gününe kadar çaresizce bırakan bir yaklaşımı doğru bulmuyoruz. Krizin sadece sandıkla çözülmeyeceğini, halkın güçlü bir örgütlülüğüne ihtiyaç duyulduğunu biliyoruz. Esas çözümün sol-sosyalist politikalarla halk örgütlülüğünü sağlamaktır. Bu noktada İstanbul’da 16 birimde ‘SOL Buluşmalar’ gerçekleştirdik. Bunun ardından 7 Kasım’da Trabzon’da oldukça coşkulu ve ülkeye umut veren bir miting düzenledik. İkincisi 13 Kasım’da İzmir’de gerçekleştirildi. Bölge köylülerinin, tarım işçilerinin, emekçilerinin sözünün taşındığı bir kürsü oldu. Sonuncusunu da bir anlamda emeğin başkenti olan, yoksulluğun en derin hissedildiği, ekolojik yıkımın, betonlaşmanın en çok yaşandığı İstanbul’da gerçekleştireceğiz” diye konuştu.

HALKIN ÖFKESİ YÜKSEK

Üzüm, gençler, kadınlar, ilericiler, devrimciler, aydınlar ve ülkede yüzünü sola dönmüş tüm yurttaşlarla birlikte söz söylemek için bu mitinglerin çok önemli olduğunu kaydederek, “Yarınki mitingin de güçlü ve katılımlı geçeceğini biliyoruz. Miting çalışmalarımızı yaklaşık 30 yerde halkla yüz yüze sürdürüyoruz. Sabah çok erken saatlerde, binlerce insanın işe gittiği noktalarda bildirilerimizi dağıtıyor, sesli çağrılarımızı yapıyoruz. Halkın tepkisinin ve öfkesinin yüksek olduğunu tespit ediyoruz. Bu öfke meydana yansıyacaktır. Biz o kürsünün, halkın sözünün, halkın kendi taleplerinin kürsüsü olmasını istiyoruz” dedi.

TESLİM OLMAK YOK

Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik koşullarının yaşandığını kaydeden Üzüm, “Yoksul halk kesimleri daha da yoksullaşıyor, alım gücü düşüyor. İstanbul’da bu yoksulluk çok somut bir şekilde görünüyor. Bugün İstanbul’da kurulan pazarlar akşam saatlerinde daha kalabalık. İnsanlar çürük ya da atılmış ürünleri topluyor. Bunun çözümü ülkenin kaynaklarını bir avuç yandaşa, para babasına, TÜGVA’lara, TÜRGEV’lere aktarmak yerine halkın olanı halka verecek kamucu politikaların radikal bir biçimde derhal uygulanmasıyla mümkün. Bağımsız olmadığınız, üretim yapamadığınız ve halka dair olanakları sunmadığınızda bu halk her gün zam üzerine zamla ezilmeye devam ediyor. Bunun için tarihsel bir süreçte de mitingimizi gerçekleştiriyoruz. Tüm yurttaşlarımızı bu mitinge davet ediyoruz. Birlikte örgütlenirsek aslında sadaka cumhuriyeti haline gelmiş olan düzenin, bir hak düzenine dönüşmesini başarabiliriz. Emeğin Türkiye’sini kurmak üzere herkesi Kartal Meydanı’na bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Düzenlenen mitingleri bir başlangıç olarak gördüklerini kaydeden Üzüm, “Devrimcileri, yurtseverleri, ilericileri, aydınları, gençleri, kadınları, işçileri, emekçileri, sol değerler ve sol politikalar çerçevesinde birlikte örgütlenmeye davet ediyoruz. Bu mitingler sonrasında yürüyüşümüzü daha da güçlendirerek sürdüreceğiz. Sokakta gözlemlediğimiz tepki bunu mecbur kılıyor. Oturup beklemek mümkün değil. Parlamentodaki dağılımlar, küçük hesaplar henüz bizim konuşacağımız konular değil. Onlar ancak seçim dönemlerinde farklı bir süreç olarak işletilecektir. Tek adam rejimini, çürümüş düzeni, bu sistemi tarihin çöplüğüne hep birlikte gömeceğiz. Umudun yayılması noktasında da sorumluluğumuz var. Asla korku iklimine teslim olmayacağız” ifadelerini kullandı.

KADINLAR AKP’Yİ GÖNDERECEK

Ülkede her alanda tahribatın çok yüksek olduğuna vurgu yapan Üzüm, umudunu yitiren gençlerin, çaresiz bırakılmış ve yalnız hisseden yığınların olduğunu ifade etti ve şunları söyledi: “Bunların önemli kesimini de kadınlar oluşturuyor. Bugün sokak çalışmalarımızda çok net gördüğümüz şeylerden bir tanesi de yoksulluğun kadın halinin çok fazla hissedildiğidir. Yaptığımız çalışmalarda en duyarlı kesim kadınlar oldu. Kadınların çağrımıza hemen kulak kabarttığını, iletişime geçtiğini, söylediğiniz her söze katıldığını ve bu rejimin gitmesini talep ettiğini, yeniden kurulacak bir ülkede söz sahibi olmak istediklerini görebiliyoruz. 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü yaklaşıyor. Ülkede her sabah en az 3 kadının sokak ortasında boğazlanarak öldürüldüğü haberlerine uyanıyoruz. Bunlar rakam değil. Bunlar birer can. Kadın cinayetlerini durdurmak da politik bir mücadeleyle mümkün. O yüzden İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz. Bundan sonraki mücadelemizde de bunu ısrarla sürdüreceğiz. AKP’nin sonunun aslında en dinamik yapı olan kadınlar tarafından getirileceğine inancımız tam.”