Esad yönetimi ile uzlaşma çağrısının yankıları sürerken Prof. Yuva, Suriye’nin ‘bekle gör’ pozisyonunda olduğunu, somut adımlar beklediğini söyledi. Gazeteci Yetkin ise çağrının seçime yönelik olduğunu belirtti.

Söz yeterli değil, somut adım şart
Yandaşlar, Suriye Lideri Beşar Esad ile Erdoğan’ın görüşebileceğini ileri sürmüştü. (Fotoğraf: AA)

Umut SERDAROĞLU

Erdoğan’ın Rus lider Putin ile bir araya geldiği Soçi Zirvesi’nin ardından başlayan iktidarın “Suriye açılımı”na dair her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Erdoğan’ın dönüşteki ifadeleri, yandaşların manşetlere taşıdığı “uzlaşı” haberleri derken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “muhalifleri Şam ile barıştırma” itirafı iktidarın kapalı kapılar ardında birtakım arayışlar içerisinde olduğunun gösterdi. İktidarın küçük ortağı Devlet Bahçeli’nin de tam destek verdiği bu “açılım”ın arka planındaki saikler merak edilirken AKP’nin seçim öncesinde yeni bir manevra peşinde olduğu, içeride yaşadığı sıkışmışlığı bir nebze de olsa Şam ile diyalog hamlesiyle aşmaya çalıştığı yönünde yorumlar yapılıyor.

BARIŞ DEĞİL UZLAŞTIRMA

Suriye açılımı tartışılmaya devam ederken Çavuşoğlu günler sonra Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile görüşmesinde sarfettiği sözlerini açıklamaya çalıştı.

“Bu uzlaşının olmasını ilk kez söylemiyorum. Çözüm için uzlaşı şart, her zaman söylediğimizi söyledik” diyen Çavuşoğlu, Ankara güdümlü Suriyeli gruplarca protestolara sebep olan açıklamasında Şam ve muhaliflerin "barıştırılması" değil, "uzlaştırılması" ifadesini kullandığını söyledi. Sadece Suriye değil Türkiye içinde de bu işi kızıştırmak isteyenlerin sözlerini çarpıttığını iddia eden Çavuşoğlu, “Bunu çarpıtmak isteyenler çarpıtabilir. Biz her zaman söylediğimizi söyledik, kim nasıl yorumlarsa. Suriye’de kalıcı barışın olması için gereken adımların atılması gerektiğini söyledik. Kalıcı bir çözüm siyasi çözümdür" dedi.

‘BEKLE GÖR’ STRATEJİSİ

Saray rejiminin ‘açılımı’ Suriye cephesinde temkinli karşılanıyor. Şam yönetiminin ‘bekle gör’ pozisyonunda olduğunu kaydeden Şam Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Yuva, bunun nedeninin de daha önce de bu tarz açıklamalara rağmen Ankara’nın herhangi bir somut adım atmamasından kaynaklandığını söyledi. Ancak Ankara’nın söylemlerinin Suriye’de yoğun bir şekilde tartışıldığını belirten Prof. Dr. Yuva, Suriye devletinin “bakalım ne yapacaklar” tavrı olsa da televizyonların her saat başı bu konuyu irdelediklerini, SDG’ye yakın isimlerin de buralarda ağırlandıklarını belirtti.

DEVLET AKLI PRAGMATİK

Devlet erkanının pragmatik yaklaşımına rağmen Suriye kamuoyunda Türkiye yönetimine karşı büyük bir tepki ve öfkenin olduğunu ifade eden Yuva, “İnsanlarda ‘Ankara’daki iktidara güvenilmez’ görüşü hakim. Yöneticiler ise pragmatik davranıyorlar. Rusya ve İran’ın vereceği garantiler neler ona bakıyorlar. ‘Mesele taktiksel’ diyen bakanlar var. Bunu seçime kadar kamuoyunu oyalayacak bir hamle olarak görüyorlar. Ancak devletin içinde de bunu isteyenler var. ‘Toplum rahatlasın’ deniliyor. Diğer tarafta da ‘Bunu askeri olarak yapabiliyorsanız yapın, Türkiye ile ortaklık yapmayın’ diye düşünenler de bulunuyor” dedi.

MOSKOVA MERKEZDE

Suriye’nin yakın müttefiki Rusya’nın bu sürecin de tam merkezinde yer aldığını vurgulayan Yuva, “Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan hatta Rusya için Şam da Ankara da vazgeçilmez durumda. Moskova ilişkilerin iyi olduğu iki ülkenin birbirleriyle çatışmasından rahatsız. Akdeniz hattında yaşamsal yatırımları var. Kendi ticaret hattını güvece altına almak istiyor. Dolayısıyla karşılıklı bağımlılık ilişkisi bu ülkeleri birbirine yakınlaştırıyor. Kremlin diyor ki ‘Bu ilişkilerin sağlıklı biçimde sürdürülmesi için sizin barışmanız, uzlaşmanız şart’. Suriye, Lübnan, Türkiye, Doğu Akdeniz enerji denkleminde taraf ülkelerin birbirine ihtiyacı var. Aynı şekilde Türkiye de Orta Asya’ya ulaşmak istiyor. Bunu için de Moskova Ankara’ya ‘Bunu istiyorsan Şam ile anlaş’ diyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Mehmet Yuva.Prof. Dr. Mehmet Yuva.

TERCİH DEĞİL MECBURİYET

Mecburiyetlerin tercihlere üstün geldiğini kaydeden Yuva, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizin, Doğu Akdeniz’deki denklemin, BRICS hevesinin bu durumu zorunlu kıldığını kaydederek, “Venezuela ile geliştirilen ilişkilerin dahi Moskova ve Çin onayı olmadan sürdürülemeyeceğini” söyledi.

SDG’Yİ KOPARMA ÇALIŞIYOR

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ve Kürtlerin yaşananlara nasıl baktığına dair ise Yuva şunları söyledi: “Rusya SDG’yi ABD’den koparmak istiyor. Suriyeli Kürtler ile Şam’ın uzun yıllara dayanan bir birliktelikleri var. Mevcut durumlarının Şam ile Ankara’yı birbirlerine yakınlaştırdığını düşünüyorlar. Şam ile masaya oturulmasında yarar olduğunu düşünenler var. Yaşananları yakından takip ediyorlar. Duruma göre pozisyonları daha da netleşecektir.”

Yuva, ABD’nin ise havuç ve sopa stratejisi uyguladığını ifade ederek, “Bir taraftan ÖSO ve benzer güçlere ‘Bakın Türkiye sizi sattı, gelin bizle birlikte hareket edin’ deniliyor. CIA, ÖSO ile görüşüyor. Diğer taraftan da Şam ile gizli görüşmeler sürdürülüyor. ABD hem sürece taş koymaya çalışıyor hem de her iki tarafa da oynuyor. Şam’ı bir bütün olarak Moskova’ya kaptırmak istemiyor, aralarına girmeye pozisyon almaya çalışıyor” dedi.

SURİYE’NİN KOŞULLARI BAŞTAN BELLİ

BirGün’e konuşan Suriyeli Gazeteci Sarkis Kassarijian, Suriye’de Türkiye ile gerçekleşebilecek görüşmelere yönelik olumlu bir atmosfer olduğunu belirtti. Kassarijian, “Ancak Suriye’nin şartları belli. Önceliği Türkiye’nin Suriye topraklarından çekilmesi ve Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) desteğin çekilmesi. Öte yandan Türkiye’nin hemen bu şartları yerine getireceğini düşünmüyorum. Bu yüzden görüşmeler şartlar yerine getirilmeden başlar” dedi.

Gazeteci Sarkis Kassarijian.Gazeteci Sarkis Kassarijian.

Görüşme sorunu hakkında konuşan Kassarijian, “Göçmen sorununun Suriye için siyasal, sosyal ve özellikle ekonomik bir sonucu var. Eğer Suriye’de ekonomi düzelmezse Türkiye’de konuşulduğu gibi normalleşmenin hemen ardından bütün Suriyeli mültecilerin geri dönmesinin gerçekçi bir tarafı yok. Çünkü Suriye’nin bu sorunu çözebilecek bir ekonomik yapısı şu anda yok. Bu yüzden görüşmeler sırasında mülteci sorunu ikinci plana atılabilir, bu konudan ödün verilebilir” ifadelerini kullandı.

BİR GRUP GÖÇMEN DÖNER

Ancak normalleşme sürecinin başlaması halinde bir grup Suriyeli göçmenin geri döneceğini düşündüğünü dile getiren Kassarijian, “Bunun gerçekleşmesi bile Türkiye’de rahatlama yaratabilir. Mevcut iktidar da bu durumu seçimlerden önce önemli bir koz olarak kullanabilir” şeklinde konuştu.

Kassarijian iki ülke arasında uzlaşı sağlanması halinde Ortadoğu’daki siyasal dengelerde de büyük değişim yaşanacağını sözlerine ekledi. Kassarijian, “Son zamanlarda Doğu’ya yönelmiş bir Türkiye görüyoruz. Özellikle Astana Formatı’nda bulunan Türkiye, Rusya ve İran bütün konularda anlaşma sağlamış olur. Şu anda anlaşamadıkları tek nokta Suriye meselesi” diye belirtti.

Bu süreçte Körfez ülkelerinde de rahatlama yaşanacağının altını çizen Kassarijian, “Ayrıca normalleşmenin ardından bu bölgede siyasi ve ekonomik yeni ortaklıklar ortaya çıkacaktır” dedi.

SEÇİME YÖNELİK HAREKET

Erdoğan’ın Suriye operasyon isteğinin dış politikadan ziyade iç politika hamlesi olduğunu işaret eden Kassarijian, “Türkiye, Suriye ile uzlaşma sağlarsa Erdoğan bu konuda istediklerini kısmi olarak alır. Erdoğan yüzde yüz olmasa da bu durumu iç politikada kazanım olarak gösterecektir” şeklinde konuştu.

AÇIKLAMALAR SEÇİME YÖNELİK

Gazeteci Murat Yetkin ise Suriye’ye dönük uzlaşma mesajlarının altında seçimin etkisi olduğunu vurguladı. AKP’nin seçimde en büyük etken olacak ekonomi sorununu çözemediği için ikinci mesele olan göçmen sorunu üzerine yöneldiğini aktaran Yetkin, “Seçimdeki en büyük faktör ekonomi, hayat pahalılığı gibi nedenler olacak. Diğeri ise göçmen sorunu. Özellikle belirli şehirlerde göçmenler ekonomiden sonra ikinci şikâyet konusu olmuş durumda. Ekonomiyi toparlayamadıkları için ardından gelen ikinci sorunu çözmeye çalışacaklar. Yani açıklamaların altında yatan temel mesele koşulların Adalet ve Kalkınma Partisi’ni zorlaması” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın açıklamalarının Suriye ilişkilerine yönelik bir manevra hazırlığının göstergesi olduğunu söyleyen Yazıcı, “Bunun nedeni de mutlaka seçimdir. Seçimlere bu kadar kısa bir süre kala dış politikaların düzeltilmesinden başka bir çözüm ihtimali yok. Hem PKK hem de Suriyelilerin geri dönüşü konusunu bir arada çözebilmek için Suriye ile siyasi ilişkiler tesis edilmeye çalışılıyor” diye belirtti.

Gazeteci Murat Yetkin.Gazeteci Murat Yetkin.

Suriye’deki olası operasyona yönelik verilen sinyalleri hatırlatan Yetkin, “PKK’ye yönelik operasyon gerçekleştirileceğine dair işaret verildi ancak operasyon gerçekleştirilemiyor. Burada unutulmaması gereken en önemli konu Esad’ı destekleyen Rusya ve İran. Soçi görüşmesinin ardından Erdoğan, Putin’in kendisine ‘Sorununuzu rejimle halledin’ ifadesini kullandığını söyledi. Daha önce de İran Zirvesi’nde İran tarafından benzer söylemler gerçekleşmişti” diye konuştu. Yetkin, Operasyon gerçekleşemese dahi görüşmeler başlaması takdirde Erdoğan’ın Suriye Demokratik Güçleri (SDG) militanlarının bölgeden temizlenmesi için ısrarcı olacağını belirtirken Erdoğan’ın taviz vermeyeceğini aktardı.