Şehir Plancıları Odası, “Kamu kaynaklarının israfına ve inşaata dayalı ekonomik modelin çılgın projelerine, Kanal İstanbul`a hayır!” dİyerek projeye itiraz çağrısı yaptı

ŞPO'dan Kanal İstanbul açıklaması: "Ses yükseltmeye ve itiraz etmeye davet ediyoruz"

BirGün \ Ankara

Şehir Plancıları Odası, “Geleceğimizi daha fazla karartmaması için üyelerimizi ve duyarlı tüm kamuoyunu Kanal İstanbul Projesine karşı çıkmaya, ses yükseltmeye ve itiraz etmeye davet ediyoruz” dedi.

ŞPO'dan yapılan yazılı açıklamada iktidarın, inşaat rantı oluşturma ve bu rantı belirli kesimlere dağıtmaya dayalı bu ekonomik modele bağımlı hale geldiği belirtilerek, "Bizler bu dayatmaya, akıldışılığa mahkum değiliz” denildi.

EN YIKICI HAMLE

Kanal İstanbul’un plansızlığın, irrasyonelliğin, israfın, inşaata dayalı ekonomi modelinin girdiği krizdeki en son ve en yıkıcı hamle olduğu vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi:

“Belirli aralıklarla ülke gündemine getirilen Kanal İstanbul projesi;

- Sazlıdere, Terkos, Küçükçekmece Gölü gibi önemli su kaynaklarının tuzlanmasına, deniz ve tatlı su havzalarının tuzluluk oranlarının ve su rejimi hidrolojisinin bozulması ile bu alanlardaki karasal ve denizel ekosistemlerin kalıcı olarak zarar görmesine,

- Milyonlarca metrekare orman alanı, mera alanı ve verimli tarım arazisi ile birlikte iki antik şehirin ile doğal ve arkeolojik sit alanlarının yok olmasına,

- Proje güzergahındaki aktif fay hatları üzerine 2-3 milyon ek nüfus yerleştirilmesi nedeniyle olası bir depremde risklerin artmasına,

- Boğazdaki iki yönlü akıntı sisteminin ortadan kalkmasına böylelikle Karadeniz'deki kirliliğin Marmara'ya akmasına ve hem Karadeniz hem Marmara'daki ekosistemin onarılmaz bir derecede bozulmasına,

- Geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayan yöre halkının hem yaşam alanlarını hem de geçim kaynaklarını kaybetmesine,

- Bilimin, tekniğin ve aklın tamamen devre dışı bırakıldığı bir karar alma süreci sonunda, yüzbinlerce insanın yaşayacağı "akıllı" şehirlerin inşası ile, kentteki nüfus, istihdam ve kentsel hizmet sunumu dengelerinin tamamen değişmesine,

- Yukarıda örnekleri sıralanan ve tüm yükü halkın vergilerinden karşılanan projeler gibi kanalın yapımı, işletim maliyeti ve geri ödeme süreçleriyle geleceğimizin ipotek altına alınmasına, sebep olacaktır.

-Kanal İstanbul, son 20 yıllık dönemin kentsel ranta dayalı, doğal değerleri tahrip eden, toplumun geleceğini ipotek altına alan, sermaye çevrelerinin yararlarını önceleyen, ekonomik paradigmanın geldiği son noktadır. Akıldışılığın, plansızlığın, bilim ve teknik karşıtlığının, doğa düşmanlığının, kamu kaynaklarının heba edilmesinin son aşamasıdır.”