Ülke futbolu ekonomik buhranla karşı karşıya. Kulüplerin mali durumunu değerlendiren spor ekonomisti Gökhan Tiryaki, “Bankalar Birliği anlaşmasının şartları sağlanamayacak ve sorun katlanarak büyüyecek” diyor.

Spor ekonomisti Tiryaki: Ekonomik sorun giderek büyüyor

Eren TUTEL

Beşiktaş’ın büyük ümitlerle başladığı sezon Şampiyonlar Ligi’ndeki hüsran ve ligdeki kötü gidişle bir kâbusa dönüştü. Siyah-beyazlıların bugün düzenlenecek olağan genel kurulunda hem Fikret Orman döneminin hem de son bir yılın çetelesi çıkarılacak.

Spor ekonomisti Gökhan Tiryaki’ye Beşiktaş’ın ve ülke futbolunun ekonomik yapısını sorduk.

Bugün düzenlenecek Beşiktaş Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda bizleri nasıl bir tablo bekliyor?

Öncelikle iki gün sürecek olan kongrenin gündemini anlatmak gerek. İlk gün Fikret Orman’ın görev aldığı 21 Ekim 2019’a kadar dönemin ibra oylaması yapılacak. Yarın ise 2020 yılının toplantısı yapılacak ve Ahmet Nur Çebi’nin ibra oylaması yapılacak. 592 milyon TL borçla 2012 yılının başında görevi devralan Fikret Orman görevini 2,9 milyar TL borçla teslim etti. Orman’ın göreve geldiği 2012 yılının sonunda Beşiktaş’ın tüm varlıkları 624 milyon TL iken borçları 618 milyon TL’ydi ve borçlarını karşılıyordu. Bırakırken ise 1 milyar 712 milyon TL’ye varlıklarını yükseltmesine rağmen borçlarını varlıklarından 2 kat daha hızlı büyüdüğü için 2,9 milyon TL’ye yükseltti. Böylece varlıkları borçlarının sadece yüzde 46’sını karşılayabilir duruma geldi.

Kurulda çok tartışılan Fikret Orman'ın son dönemini de kapsayan Bağımsız Denetçi Raporu da açıklanacak, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Rapor toplantılardan önce kamuoyu ile paylaşılmadığı için hakkında bir şey söylemekte açıkçası mümkün değil. Kamuoyunu aydınlatması ve yorumlanması açısından öncesinde açıklanması daha iyi olurdu. Finansal tablolarda, raporlarda sadece rakamlar değil açıklama, dayanak ve yorumlama kısımları da önem taşıyor, bunları incelemek de bir zaman gerektiriyor. Kongrede okunduğu varsayımını yaparsak, raporda geçen ifadelerin herkes tarafından idrak edilmesi ve rapora konu olan, hakkında iddialarda bulunulan isimlerin savunma yapması için kısıtlı bir zaman olacak. Bu sebeplerden ötürü kongre öncesinde açıklanması daha iyi ve doğru olacağına düşünüyorum.

Beşiktaş, Orman döneminde yaptığı hataya bu sezon da düştü. Şampiyonlar Ligi gelirine güvenip yapılan yüksek maliyetli transferlerin uzun süreli ekonomik etkisi nasıl olur?

Şampiyonlar Ligi gelirleri Türkiye kulüplerinin katıldığı sezon rüya, ertesi sezon ise kâbusuna dönüşmeye başladı. Beşiktaş geçen sezon 35 milyon avro ücret bütçeli bir takım ile şampiyon oldu ve bu sezon Şampiyonlar Ligi’ne katıldığı için kadrosunu Şampiyonlar Ligi’ne uygun kurmaya gayret etti. Bu planlama ile ücret bütçesi bir anda neredeyse 55 milyon avro seviyesi çıktı. Tüm borçlarını ödeme döneminde bankadan kullanarak yapar bir pozisyonda olduğu için yüzde 20 üzerine finansal maliyet olacak. Ancak buradaki temel sorun ücret ve faaliyet giderlerindeki mali disiplin anlayışından vazgeçilebileceğinin görülmesi. Beşiktaş kadro planlaması konusunda geçmişteki gibi davranmayıp planlı hareket edilebilirse bu sene 16 futbolcunun sözleşmesi de biteceği için gelecek sezon tekrar olması gereken seviyelere indirilebilecek.

Ahmet Nur Çebi yönetiminin ekonomik performansını nasıl buluyorsunuz?

Ahmet Nur Çebi’nin en büyük şansızlığı görevi devraldıktan birkaç ay sonra Covid-19 salgını başladı. Pandeminin Avrupa ve Türk futbol ekonomisinde yarattığı yüzde 30’luk daralmadan Beşiktaş da etkilendi ve şampiyonluk olmasına rağmen futbol takımının gelirleri sadece 37 milyon TL artarak 535 milyon TL’ye yükseldi. Özellikle faaliyet ve bu sene hariç ücret giderleri ile faaliyet giderlerini yönetmede son derece başarılılar. Bunula birlikte borç yapılandırma anlaşması mevcut koşullarda olabileceği kadar yapıldı. Ancak bu anlaşma ve kulübün finansal durumu hem kamuoyuna hem de bankalara daha iyi anlatılarak borcun tasfiyesine yönelik revize edilmeli. Çebi yönetimi özellikle gider ve borç yönetimi konusunda olumlu adımlar attı. Ancak kripto para ve diğer dijital gelir kalemlerinde biraz geride kalındığını söylersek yanlış olmaz. Bu konuda geç kalınması Beşiktaş’a ekstra borçlanma maliyeti olarak yük oldu.

Artık şampiyonluk bile Şampiyonlar Ligi biletini garantilemiyor. Bu durum günlük başarı kovalayan kulüplerin mentalitesini değiştirir mi?

Değiştirmesi gerekiyor. Bu anlayışla kulüpler 20 yılda iflas ettiler. Bugün itibariyle Süper Lig takımlarının tamamının borcu 18 milyar TL’yi aştı. Fenerbahçe’nin 5,4 milyar TL, Galatasaray’ın 4 milyar TL, Beşiktaş’ın 4,15 Milyar TL ve Trabzonspor’un 1,8 milyar TL olmak üzere toplam 15,3 milyar TL’si sadece dört büyük kulübe ait. Çok geri gitmemize de gerek yok. 10 yıl önce varlıkları ile borçları eşit olan kulüpler bugün tüm varlıkları borçlarının dahi yarısını karşılayamıyor. Örneği Beşiktaş’ın varlıkları borçlarının yüzde 46’sı iken Fenerbahçe ve Trabzonspor’da bu oran yüzde 34, Galatasaray’da ise yüzde 51’ni karşılayabiliyor.

Bankalar Birliği'nin borç yapılandırması kulüpleri ne kadar daha su yüzünde tutabilir?

İlk ana para ödemelerinin olduğu Ağustos 2023’e kadar dahi kulüpler bu anlaşmanın şartları sağlanamayacak. Yine Beşiktaş’tan örnek verecek olursak, 2019 yılında 1,4 milyar TL banka ve faktoring borcu olan Beşiktaş; 2019 yılındaki ilk anlaşmada masadan 1,7 milyar TL borçla kalktı. Üzerinden 2 yıl dahi geçmeden tekrar masaya oturdu. Bu senenin başında masaya 2,1 milyar TL banka ve faktoring masasına oturdu ve masadan 2 milyar 900 milyon TL borçla kalktı. Çünkü ücret, bonservis, menajerlik ücretleri gibi giderleri ödeyemediği için anlaşma kapsamına dahil edildi ve faaliyetiyle ilgili borçlarda artık finansal borçlara dahil oldu. İlk anlaşmaya göre Beşiktaş’ın kazanımları olsa da ödeyebileceği bir anlaşmaya varamadı. Çünkü Beşiktaş’ın bu anlaşma kapsamında 9 yılda ödeyeceği 7,2 milyar TL’yi ödemesi imkânsız ve anlaşma her anapara ödemesinin başlayacağı dönemde katlanarak sorunu büyütmeye devam edecek.

Geçen günlerde Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kurdaki dalgalanmalar nedeniyle "Şu an önümüzü göremiyoruz; çünkü gelirlerimizin yüzde 100’ü TL, giderlerimizin aşağı yukarı yüzde 80’i döviz kuru cinsinden oluyor. Bugünün ortamında Egonu gibi bir oyuncuyu konuşmak gerçekçi olmazdı" açıklaması yaptı. Siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bu soruya şuradan başlamak gerekiyor. Türkiye ekonomisi çok özel ve belirsiz bir süreçten geçiyor ve bu konuda Ali Koç çok doğru noktaya temas etmiş. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor sorunun ana kaynağı da amatör şubelerin harcamaları değil. Sorunun en büyük nedeni futbol branşları oluşturuyor. Fenerbahçe’de basketbol takımı özeli haricinde bugün kulüplerin borçlarının yaklaşık yüzde 80-90’ı futbol takımlarının zararlarından oluşuyor. 2020-21 sezonunda halka da açık olan 4 büyük futbol kulübünün zararı 1 milyar 266 milyon TL. Egonu’nun konuşulması gerçekçi olmadığı gibi futbol takımındaki futbolcu transferleri ile teknik direktörlerin değişiminin sayısının bilinmemesi konuşulmalı.

Kulüpler için sürdürülebilir bir ekonomik yapı öneriniz nedir?

Kulüpler öncelikle kendilerine uygun ve doğru organizasyon ve yönetim modellerini oluşturmalılar. Kulüplerin yönetim kurulları, denetim kurulları ve diğer kurullarında görev alan insanlara baktığımızda seçilme kriterlerini sorgulamamız gerekiyor. Doğru organizasyon yapıları liyakatli ve ihtiyaca uygun profesyonellerle kulüpler hem doğru yönetilir hem de bu sorunların da üzerinden gelir.

Somutlaştıracak olursak; UEFA gibi kurumların yanı sıra Barcelona gibi kulüpler sürdürülebilirlik departmanları oluşturuyor. Juventus sürdürülebilirlik raporu açıklıyor. Uluslararası şirketler dijital dönüşüm departmanları oluşturarak buradaki gelişmelerden geri kalmak istemiyorlar. Örneğin Beşiktaş’ın hala kripto para ile ilgili bir sponsorluğu yok. Konuşulan rakamlar 500-600 milyon TL ve ilk konuşulduğunda 70 milyon dolar yapıyordu. Buralarda geleneksel yapılarla yönetmeye çalışırsanız geç kalarak fırsatlardan da yararlanamazsınız.