Bir dönem Ulusal Voleybol Takımı’yla da çalışan psikolog Seren Akıncı, futboldaki ‘zehirli’ ortamın hakemleri fazlasıyla etkilediğini ifade etti. Akıncı, “Hakeme yüklenelim dediğimizde aslında o yüklemeyi kendimizden alıp onların omzuna yüklüyoruz. Çocuk masaya çarptığında masanın kenarını dövmek gibi” diyor.

Spor Psikoloğu Seren Akıncı: Bu ortamda sağlıklı olmak imkânsız
Seren Akıncı (Fotoğraf: BirGün)

Oğulcan AYDIN

Süper Lig’de oynanan futbolun kalitesi düşerken saha içinden çok şaha dışı faktörlere yönelik polemikler yaşanıyor. Yönetimler tarafından maç sonlarında yapılan hedef gösteren açıklamalar ile spor programlarında hakemler üzerinden dönen tartışmalar taraftarlar tarafından sahipleniyor. Herhangi bir örgütlü gücü olmayan ve çoğu zaman sahipsiz bırakılan hakemler ise bu durumun psikolojik ve fiziki kaygıları ile tek başlarına mücadele etmek zorunda kalıyor. Baskı altında olan ve hatalı karar vermeye teşne durumdaki hakemler, baskının altında ezildikçe hata sarmalına giriyor. Konuya ilişkin spor psikoloğu Dr. Seren Akıncı'yla konuştuk. Akıncı hakemlerin olumsuz kararlarının da insan olma ile ilgili olduğunu ve psikolojilerinin bu iklimde bozulmaya devam edeceğini belirtti.

Ülkede artan bir nefret söylemi sarmalı ve linç kültürü var, sizce sahalar bundan azade mi ve bu durum hakemlere nasıl yansıyor?

Ülkenin her alanına yansımış bir gerginlik var ekonomik koşullar dolayısıyla. Bütün spor branşları da bu gerginlikten bağımsız değerlendirilemez. Çünkü spor yapan da insan, sporu yöneten de insan. Arka planda ne kadar odağımız varsa yaptığımız işe odaklanmakta o kadar zorluk çekiyoruz. Sporun içerisine diğer duygular girmesin, kötü hislerden bağımsız olsun diyoruz ancak etkiliyor. Futbol örneğinden gidecek olursak hakemlerin olayın öznesi değiller aslında oyuncular. Oyuncular oynadığı zaman keyif alıyor, oynamadıkları zaman öfkeleniyoruz. Geri planda oyuncuları hazırlayan geniş ekipler var. Ancak oyuncu yerine hakemleri özne haline getirdiğimizde oyunun kuralını bozuyoruz.

Hakemin olup olmadığını anlamadığın oyunlar, iyi oyunlardır. İki tarafın öznesi olan oyuncular oyunu kurallara göre oynarlarsa, zaten hakem konuşmayacağız normal şartlar altında. Bazen hakemler de öne çıkmak isteyebiliyor ancak nihayetinde insanlar. Hakeme yüklenelim dediğimizde aslında o yüklemeyi kendimizden alıp onların omzuna yüklüyoruz. Çocuk masaya çarptığında masanın kenarını dövmek gibi. Oyuncular ya da yönetimler kendi eksiklerine bakmadan oyunu hakem üzerinden okuyor. Ya da hakem konuşmayarak olumlu benlik imajını destekliyor. Zaten neden hakem konuşuyoruz? Hakemi bağımsız kılmak mümkün değil ancak büyük bir baskı yaratıyor geldiğimiz nokta. Hakemin çevresine de baskı yaratıyor, gerginlik topyekûn sürüyor.

Futbolun değişen ikliminde hakemlerin rolü nedir, sahada karar veren figürlerin "ana odak" haline gelmesi saha içi psikolojilerini nasıl etkiliyor?

İnsanız ve insana dair hiçbir şey bize yabancı olmamalı. Ne yaparlarsa yapsınlar değil fakat, futbol sert bir branş çünkü pasta çok büyük. Puan veya puanlar için herkes çok ciddi çalışmalar yapıyor. İşin çok fazla arka planda konuşulmayan alt katmanları var. Kazanılacak maçın takıma çay servisi yapan elemana da bir etkisi var. Böyle olduğu zaman her maç daha da gergin atmosferde oynanıyor. Saha içi kadar basın da bu gerginliği körüklüyor. Yorumcular artık sinkaflı küfür edecek kadar ileri götürdü işi. Bütün gergin ortamı yaratacağız, sonra da sağlıklı ve duygusuz ifadelerle maç yönetmelerini bekleyeceğiz. Bazen hakem yanlı davranabilir, geçmişten gelen bir davranış gösterebilir. Bazen de insani olarak ön yargılı davranabilirler ama biz bütün suyu kirletip temiz kalmalısınız diyemeyiz hepimizin sorumluluğu var bu işte. Halil Umut Meler darp edildikten sonra hakemler beraber bırakacaktı ancak bu duruş bir gün sürdü. Bu durumda belki bir şeyler değişebilirdi. O yüzden ilerleyen süreçte kaçınılmaz şekilde lig yarışı kızıştıkça sertlik dozajının artacağını düşünüyorum. Hakemlere karşı olumsuz hareket edenlerin caydırıcı cezalar almadıklarını görüyoruz. Tribünde maç izlemeyi seven birisiyim. İlk hatada herkes hakemi hedef gösteriyor. Refleks olarak hakem demeye başladık. Genellemeleri sorgulamamaya başlıyor insanlar bir noktadan itibaren. Örneğin tribünün verdiği adrenalinle hakeme kötü şeyler söyleniyor ancak eve gidip özetlere bakılınca haklı olduğu anlaşılıyor. Ancak geçmiş olsun, pişman olsak da hakemi yıpratmış olduk.

Hakemlerin bu kadar büyük bir baskıdan sağlıklı çıkmaları mümkün mü?

Hakemler insandır. Çok büyük sorumlulukları var üzerlerinde. Hata yapma lüksleri yok. Sahaya çıkıp gol kaçıran bir forvete, hatalı gol yiyen bir kaleciye bu kadar yüklenmiyoruz. Sahadaki insanların özlük hakları, aldıkları ücret, toplum içerisinde geldikleri konum eskiden böyle değildi. Şu an kıyas kabul etmeyecek noktadayız. Şu an mahallemdeki manav bana oyuna dair eleştiri yapıyor. Bizzat oyunun gidişatına etki eden kişinin sorumluluklarını düşün. Biz o insanların zihinlerini ferahlatmalıyız. Federasyonun hakemlere psikolog sağlaması gerekiyor.