Kurak kışın ardından aşırı yağışlar devam ediyor. Ankara'daki selin ardından Prof. Türkeş, kentlerde suyu emecek toprak kalmadığını anımsattı ve "Sünger gibi olmalı şehir. Dereler acilen canlandırılmalı" dedi.

Su akıyor ama yatağını bulamıyor
Fotoğraf: AA

Haber Merkezi

Kurak geçen kışın ardından gelen aşır yağışlar etkisini sürdürüyor. Urfa ve Adıyaman'da 20 can kaybına yol açan yağmur ve sel geçen hafta Ankara başta olmak üzere İç Anadolu ve Karadeniz'de etkisini gösterdi. Uzmanların beklentisi aşırı yağışların yaz boyu devam etmesi. Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, aşırı yağış ve su baskınlarının nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu. Kentlerde aşırı yağışı çekecek toprak ve dere yatağı kalmadığını hatırlattı.

Türkeş, 2022-2023 su yılının kurak başladığını hatırlatarak şunları aktardı: Mart ayına kadar kurak ve sıcak koşullar hakimdi. Tahıl rekoltesini düşük olması bekleniyor. Çünkü tohumların toprağa bırakıldığı dönemde gerekli nem yoktu. Mart ortalarında yağış başladı. Nisan, Mayıs ve Haziran’da sürdü. Son 3 aylık dönemde Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısında yoğun yağışlar görüldü. 6 aylık ve 12 aylık yağışlara göre ise Batı, Güney ve Güneydoğu’da uzun süreli ortalamalardan daha kurak geçti. Şiddetli hava olaylarına daha fazla rastlandı; Aşırı yağış, kentsel su baskınları, taşkın ve heyelan gibi. Akdeniz havzasında ısınma ile birlikte buharlaşma artıyor. Hidrolojik döngü ile yılın sıcak dönemlerinde daha kısa sürede daha şiddetli yağış düşebiliyor. İlkbahar, yaz ve sonbahar mevsimi bu sürece dahil. Bu durum Urfa, İzmir, İstanbul, Karadeniz’de yanlış yerleşmenin etkisiyle baskınlara sele yol açıyor.”

SU YATAĞINI ARIYOR

Prof. Türkeş, kentlerin emme kapasitesinin yok edildiğini aktararak bu tabloyu şu sözlerle özetledi: Kentler artık çatı, beton ve asfalttan oluşuyor. Dereleri, çayları, derecikleri yok ettiğimiz için bu kuvvetli yağışlar akacak yer bulamıyor. Eski yataklarını arıyor. O derelerin yerinde alt geçit, üst geçit ya da yerleşim birimi yapılmış o zaman oraya doluyor. Kent planlarında artık küresel ısınma, hidroklimatoloji dikkate alınmalı. Mühendislikte bunlar hesaba katılmalı. Sünger gibi olmalı şehir. Bugün suyu emecek durumda değil şehirler. 

***

"SAMSUN'DA AFET, BAŞKENT'E GELİNCE MESELE MAZGAL" 

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada AKP döneminde yapılan hatalı uygulamalara dikkat çekilerek şöyle denildi: Önceki dönemde nüfus ve yerleşim artmasına rağmen “görünmez” ve “pahalı” denilerek altyapı ihmal edilmiştir. Gecekondu olan yerlerde yüksek katlı binalar yapılmış, imar artışlarıyla kent betona boğulmuştur. Derelerin üzerleri dahi imara açılmış ve yapılaşmaya gidilmiştir. DSİ’nin 2013 yılındaki raporuna göre 16 noktada taşkın riski vardı. Bunların 10’unu 4 yılda tamamladık. Ankara’da Haziran ayının en kuvvetli yağışı 1 saatte gerçekleşti. Ankara Çayı, kentin ana havzasını taşıyor. 500 yılda bir tekerrür edecek yağış debisine göre yapıldı. Buna rağmen taşma noktasına geldi. Bu durum altyapı hatlarımızın dolu çalışmasına sebep oldu. Örneğin Tandoğan Köprüsü ve Gençlik Parkı, İncesu Deresi’nin taşması nedeniyle tepti ve buralarda taşkına sebep oldu. Kayseri’de, Amasya’da, Kastamonu’da, Samsun’da; kendi yönettikleri yerlerde bunlar “afet” iken Ankara’da “mazgal temizliği” diye açıklama yapanlar gülünç duruma düşmekte. Bu işten hiç sorumluluk almayıp bizi suçlayanlar önce sorumluluğu kendi dönemlerindeki uygulamalarda aramalı. ASKİ’nin parasını Ankapark’a, bozuk otoparka, bozuk havuza, helikopterlere, lüks arabalara verenler önce kendilerini sorgulasınlar.

***

NE YAPMALI?

Prof. Türkeş kentlerdeki sellere karşı atılacak adımları şöyle özetledi:

•Yok edilen dereler canlandırmalı.

•100 yıl önceki dereler peyzaj alanı olarak değerlendirilmeli.

•Yağmur suyunu toplayıp boşaltacak destek sistemler yapılmalı.

•Aşırı sıcak havaya ve yağışa karşı akıllı kentler tasarlanmalı.

•Yeşil çatı uygulaması düşünülmeli.

•Geleneksel mühendislik dışında doğa bilimleri, hidroklimatoloji dikkate alınmalı.