Leeds çıkışlı İngiliz grubu Submotion Orchestra, yayımladıkları beşinci albümleri Kites ile yine dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Electronica, caz, soul ve downtempo’yu bir arada harmanlayan grup, Kites’ta son iki senede yaşadığı doğum ve ölüm gibi kişisel hikâyelerinden ilham alarak yakaladıkları 10 adet polaroid fotoğrafın etrafında kurulan 10 şarkıyı bir araya getiriyor. Grubun trompetçisi Simon ‘Bobby’ Beddoe […]

Submotion Orchestra’dan yeni albüm, Kites: 10 fotoğraftan  10 hikâye

Leeds çıkışlı İngiliz grubu Submotion Orchestra, yayımladıkları beşinci albümleri Kites ile yine dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Electronica, caz, soul ve downtempo’yu bir arada harmanlayan grup, Kites’ta son iki senede yaşadığı doğum ve ölüm gibi kişisel hikâyelerinden ilham alarak yakaladıkları 10 adet polaroid fotoğrafın etrafında kurulan 10 şarkıyı bir araya getiriyor. Grubun trompetçisi Simon ‘Bobby’ Beddoe ile Kites’ı ve müziklerini konuştuk.

► Etkileyici klipleriniz olduğunu söyleyebilirim… Kliplerdeki hikâyeleri nasıl oluşturuyorsunuz?

Çok teşekkürler. Özellikle küçük bütçelerle çalışırken kliplerin düzgün bir şekilde ortaya çıkarılması gerçekten zor. Yıllar boyunca çeşitli kişilerin yer aldığı videoların birçoğu, bizimle iletişime geçen ve fikirlerini sevdiğimiz insanlardan geldi. Hikâyeler genellikle şarkı sözlerinden ya da yönetmenin yorumundan doğuyor.

► Video kliplerin hâlâ güçlü bir promosyon yöntemi olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet. İnsanlar görsel bir anlatı ile müzik dinlemeyi sever. Klipler, şarkıları her şeyden daha iyi hale getirirse, işe yarar ve anlatımda da yardımcı olur. Günümüzde bir de sosyal medyanın gücü var. Eğer orada güçlü olmanızı bekliyorsanız, klip gibi içerikler hayranlarla etkileşim hâlinde olmanıza yardımcı oluyor.

Kites albümü

► Ekibinizde 7 kişi var. Yeni bir şarkı yaratmada ya da sound’unuzu belirlemede avantajları ya da dezavantajları var mı?

Grupta 7 kişinin olmasının en büyük avantajı, sıklıkla çok fazla fikrin etrafta dolaşması. Ama zor olansa bunlardan hangisinin seçilip, hangisiyle yola devam edileceği

► Müziğin dijitalleşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Her zaman elektronik müzik alanında çalıştık. Dolayısıyla sektördeki tüm gelişmelere de ayak uydurabildik. Her ne kadar performans gösterirken canlı enstrümanlar çalsak da, enstrümanlarımızın akustik hâllerini kullanabilmek için elektronik aygıtlar da kullanıyoruz. Bu da işin en eğlenceli kısmı.

► Kites isimli beşinci albümünüzü yayımladınız. Kites’ın hikâyesini anlatabilir misiniz?

Davulcumuz Tommy’nin sözleriyle Kites’I anlatabilirim: “Colour Theory’den bu yana geçen iki yılda hepimizin yaşamlarında, doğumlar, ölümler gibi birçok önemli olay oldu. Bu olup biteni yaratıcı bir ilham olarak kullanmak istedik. Böylece her biri tek kullanımlık birer fotoğraf makinesi aldık ve bu olanlara temsilen benzer temalara dayanarak fotoğraflar çektik. Albümü hazırladıktan sonra ise 10 parça için de 10 farklı fotoğraf seçtik. Her parçanın farklı bir duyguyu, temayı ve yaşanan olayları anlattığını vurguladık. Hepsi dürüstçe hepsi kişiseldir.”

► İstanbul’daydınız geçenlerde. Nasıldı?

İstanbul’u çok seviyoruz. Eski şarkılardan bir repertuvar çalmamızda seyircilerin özenliliği, daha büyük festivallerde bile olmayan bir atmosferi yaratıyor.

► Bu tarz turneler esnasında birçok farklı kültürleri görebiliyorsunuz. Bunun müziğinize etkisi nedir?

Müzisyen olmanın da en güzel yanlarından biri bu: Farklı kültürleri görebilmek. Bir kültürün, armonisini doğrudan kullanmaya kalkmadığınız sürece, müziğinize olan etkisini görmek zor olabilir. Ama farklı kültürlerden insanlarla tanışmaktan, hepimizin ne kadar benzer olduğumuzu görmek çok keyifli bir şey. Umarız ki bu anlayış, yaptığımız müzikle karşılaşır.

► İstanbul’da neler kattınız peki müziğinize?

Baterist ve perküsyoncumuz, müzik dükkanlarınızın çoğunu, zil koleksiyoncularını bir bir ziyaret etti. İstanbul zilleri, dünyanın en iyileri olarak kabul görüyor, bu nedenle konserde köşelerinden gelen ekstra sesler ve sesler vardı.

► Grubunuzun ilerleyen zamanlarda ne yöne doğru gidebileceğini düşünüyorsunuz?

Çok fazla farklı etkiyi keşfettik. Gelecekte de neler olacağını söylemek zor. Keşfe devam etmeyi çok istiyoruz. Şimdilik, en son albümümüzle mutlu olsak da, mevcut işimizle veya gelecekte yapacağımız herhangi bir şeyle belirli bir türe bağlı olduğumuzu hissetmiyoruz.

***

Bu sayede diğer elektronik eserlerden ayrılıyoruz

► Submotion Orchestra’nın sound’unu kısaca açıklamanız mümkün mü?

Bunu yanıtlamak her zaman çok zor oldu. Electronica, soul ve cazın bir araya gelişinden oluşuyor diyebilirim. Ama esasen asıl birleştirici unsur ise heavy bass ve üretimimiz. Bu birleşim sayesinde, çaldığımız her şarkı, bizi diğer elektronik müzik eserlerinden ayırabiliyor.