Suçlu, sanalda da bir iz bırakıyor
Siber dünya ile suç birçok alanda iç içe geçmiş durumda. “Siber Suçlar” kitabı bu alanda sorulara yanıt arıyor. Kitapta incelenen ‘Stalking- ısrarlı takip’e ilişkin çalışmada, kavramın kadın cinayetinin öncüsü olduğu söyleniyor.
Ezgi Can CEYLAN
Önce bilgisayar ardından cep telefonu ile elektronik haberleşme kanalları sosyal medya yeni suç türlerini de beraberinde getirdi. Bugün işlenen cinayet, hırsızlık, istismar gibi sayısız suçun bir ucu, kimi zaman ise gerekçesi bu siber dünyaya dayansıyor. Öldürülen kişinin sosyal medyadaki paylaşımı kimi zaman cinayetin en önemli kanıtı haline geliyor. Paylaşılan bir fotoğraf katliamın izini sürmek için en kritik ipucu olabiliyor.
Bu durum giderek daha fazla bilim insanının konuyla ilgilenmesini de beraberinde getiriyor. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz de bu alanda çalışmalar ve araştırmalar yürüten bir isim. Dokgöz’ün editörlüğün üstlendiği “Siber Suçlar” isimli kitap bu alandaki önemli çalışmaları buluşturdu. Kitapta tıp, psikoloji, kriminoloji, hukuk, etik, siber güvenlik gibi alanlardaki uzmanların yazdığı 23 bölüm bulunuyor.
Akademisyen Yayınevi tarafından basılan kitap için Dokgöz şöyle diyor: “Siber teknoloji, bir yandan bilgi ve iletişimi hızlandırıp kolaylaştırırken diğer yandan kötüye kullanım da bir o kadar hızlı olmakta. Siber saldırılarla seçimlere müdahale edilebilmekte, elektrik, doğal gaz kesintileri, bankacılık ve iletişim sistemleri çökertilebilirken bireyin en mahrem alanına girmekten farklı istismar boyutlarını da kapsayan çeşitli sahtecilikleri içeren dev suçlar söz konusu olabilmekte. Sanal dünya bu duruma uygun yeni hukuksal düzenlemeleri de zorunlu kılıyor. Siber suçlara yönelik uluslararası hukuk boyutunda daha kapsamlı düzenlemelerin yapılması ve her geçen gün etkisini artıran siber suç olgusu üzerine evrensel bir yaklaşım gerektiğini vurgulamalıyız.”
SİBER DÜNYADA TAKİP
Kitapta siber dünyada kadınlara yönelik baskı, zorbalık ve tacize yönelik çalışmalar var. Onlardan biri de Psikolog Burcu Demirel’in “Siber Dünya Ütopyasında Bir Distopya: Stalking” başlıklı çalışması.
“Stalking” fiilinin ülkemizde “ısrarlı takip” şeklinde literatüre girdiğini belirten Demirel, “Bilimsel olarak ısrarlı takip bireye yönelik korku yaratacak şekilde iletişime geçme eylemleri olarak yer almakta. Bu davranışlara bireyin rızası dışında evine, işyerine ya da okuluna ziyarette bulunmak; sosyal yaşamına müdahalede bulunmak, karşılaşmaya çalışmak, aile üyeleri ya da arkadaşlarıyla iletişime geçip hakkında bilgi almaya çalışmak gibi örnekler girmekte” diyor.
Israrlı takibin mağdurunun büyük oranda kadınlar olduğu belirtilen çalışmaya ilişkin Demirel, kadın cinayetlerinin geçmişine bakıldığında ‘ısrarlı takip’ davranışının çok sık görüldüğünü söylüyor. Demirel, siber takip açısından takipçinin psikopatolojisiyle ilgili özellikleri şöyle sıralıyor:
1) Narsisizm: Kendilerini üstün ve güçlü görmek, başkalarını kontrol etmek ve onları rahatsız etmek gibi narsistik düşüncelere sahiptirler.
2) Sosyal yetersizlik veya izolasyon: Israrlı takipçiler sosyal ilişkilerde zorluk yaşayan veya izole yaşam süren kişiler olabilmekte. Bu durum gerçek dünyadaki sosyal etkileşimlerin yerine çevrim içi ortamda takip ve gözetleme gibi davranışlara yönelmelerine neden olabilmekte.
3) Borderline kişilik bozukluğu: Bu bozukluk duygusal kararsızlık, ilişki problemleri ve intikam düşünceleri gibi özelliklerle ilişkili.
4) Obsesif - kompulsif özellikler: Israrlı takipçiler takıntılı düşüncelerle hareket edebilir ve bu düşünceleri bastırmak veya rahatlamak için tekrarlayan davranışlara başvurabilirler.
Bu bir ŞİDDET BİÇİMİdir
Demirel, gittikçe daha çok karşımıza çıkan stalkinge karşı alınması gereken önlemlerle ilgili de şunları söyledi: “Hukuki ve politik alanda stalking kavramının şiddet biçimi olarak tanımlanması, çerçevenin belirlenmesi ve buna göre yasal düzenlemelerin oluşturulması, topluma konuyla alakalı etkili eğitimler verilmesi, kamu spotları oluşturulması anlamlı olacak.”
ISRARLI TAKİBİN 3 ÖZELLİĞİ
Burcu Demirel, ısrarlı takibin üç faktörden oluştuğunu belirtiyor.
1) Kişinin istemediği ve rahatsız olduğu davranışlara maruz kalması. Örneğin; telefonla arama, mail, sosyal medya platformlarından sahte hesaplarla takip etmek, mektup yollama vb.
2) Doğrudan ya da dolaylı şekilde endişelenmesine yol açacak tehdit içerikli davranışların olması, fiziksel takibe almak.
3) Bu davranışlara maruz kalan kişinin korkması ve kaygılanması.