İznullah Yüksel, Artvin’in Suloban köyünde faşist cuntaya tek başına direnen, diz çökmeyen adam olarak tarihe geçmiş devrimcilerden biridir. Öyküsü, korkakları titretmeye, cesurları yüreklendirmeye devam edecek

Suloban’da bir direniş masalı

Serap Çakır

Ormanın derinliklerinde adamı son sürat bir kurt kovalamaktadır. Adam uzun süre kaçtıktan sonra, bir kuyu bulur ve hızla içine atlar. Kuyunun duvarındaki küçücük bir dala tutunur. Bakar ki aşağıda da bir yılan ağzını açmış onu beklemekte. İnatla direnir, ne yukarı çıkabilir ne de kuyunun dibine inebilir. Elleri, kolları o büyük gövdesini taşıyamayacak hale gelir. O sırada iki fare adamın tutunduğu dalı kemirmeye başlar… Hikâyenin sonu mu? Sonunu bilmiyorum açıkçası ama hayalimde adam kuyudan dışarı fırlıyor, kurdu alt ediyor ve yoluna gidiyor…

12 Eylül 1980 faşist cuntasıyla beraber Türkiye’nin dört bir yanına kurtlar indi. Avlarının peşine düştüler, kovaladılar, pusuya yattılar. Av olan, arkasında kurt, önünde yılan ve sağında solunda farelerle uğraşarak kaçmaya çalıştı bu cehennemden. Başaranlar oldu, yolda takılıp düşenler de…

Bu hikâyeyi bize veren bir kitabı, o kitabın içindeki bir köyü, o köyün içindeki insanları anlatacağım ben bugün size. Pamiray Yayınları’ndan çıkan “İzo Usta” Bir Direniş Öyküsü, kitabını. Suat Yüksel’in kaleme aldığı, kimi zaman gerilim yüklü, kimi zaman trajikomik kimi zaman da gözleri yaşla dolduran İzo Usta kitabı, Artvin’in Şavşat ilçesi Suloban köyünde geçiyor. 12 Eylül faşist cuntasının henüz ülkeye egemen olmadığı 1970’lerin ortalarında başlıyoruz İzo Usta’nın hikâyesini okumaya. Karşımızda kıvrak zekâlı, emekçi Karadeniz köylüleri var. Daha çok Devrimci Yol, gençler arasında hâkimiyeti ele geçirmiş. Bu nedenle muhtarlık işlerini bile köylüler kendi aralarında kolektif bir şekilde hallediyorlar. Tarlalar biçiliyor, binalar onarılıyor, kimin neye ihtiyacı varsa hallediliyor. Gençler arasında çevre bilinci de epey gelişmiş. Yaş ağaç kesimi, ormanın bilinçsizce katli kesinlikle yasak. Yakınlarının İzo Dayı dediği İznullah Yüksel de, kendi halinde, köyünde sevilip sayılan, evinin üst katına çıkıp konu komşuya terzilik yapan bir muhterem. Yardımseverliği, arabuluculuğu ile biliniyor ve köyde hemen herkes onun sözünden çıkmıyor.

Sağ ve sol çatışması sadece şehirlerde değil ilçe, kasaba ve köylerde de iyice belirginleşip ağır bastığında İzo Usta da safını belli ediyor ve Devrimci Yolcu gençlere yardım ediyor. Onları evinde saklıyor, yiyecek temin ediyor ve mümkün mertebe koruyor. Darbeye kadar köyde işler iyi kötü barış içinde gitmesine karşın, köyün sağ görüşlüleri kimi zaman provokatif ihbarlarda bulunmaktan da geri kalmıyorlar. “Sovyet tanklarıyla köydeki komünistler tatbikat yaptı” şeklinde aslı astarı olmayan haberler nedeniyle kimi zaman jandarma köye baskın yapıyor…

Oğlu kaçak bir baba

Faşist cunta rejiminin ardından İzo Usta’nın oğlu Metin de köyün diğer gençleri gibi kaçak durumuna düşüyor. Devrimci gençler sık ormanlık alanlarda sığınaklarda aylarca saklanıp, köylünün de desteğiyle askerden kaçmayı başarıyorlar. Gençler kaçıyor kaçmasına ancak, köyde kalanlar cuntanın eziyetinden kolayca sıyrılamıyor. Bazen karakolda, bazen köye kurulan bir birlikte işkenceye maruz kalıyorlar. Sizin anlayacağınız köylü kaçak gençleri bir türlü yakalayamayan askerler nedeniyle dayaktan geçiriliyor. İzo Usta da Suloban’ın saygın ailelerinden birine mensup olmasına karşın oğlunun kaçaklığı nedeniyle pek çok kez işkenceye uğruyor. Gençlere yediği onca dayağa rağmen kapısını açıyor, barınak sağlıyor, giyinme, yeme, içme, ısınma ihtiyaçlarını karşılıyor. Asker her seferinde oğlunu teslim etmesini söylüyor ancak İzo Usta hiçbir işkencede konuşmadığı gibi, oğlunu da jandarmaya teslim etmiyor.

Son olarak askerlerce götürülüp tekrar işkenceye maruz kaldıktan sonra uzun süre yataktan bile kalkamayacak hale geliyor, yine de 12 Eylül’ün faşist cuntasının önünde diz çökmüyor.

‘İzo Usta’ Bir Direniş Öyküsü kitabında konuşulmayı hak eden bir konu daha var. Kim evladını işkencecilerin eline teslim etmek isterdi ki? 1980’de yaşanan insanlık dışı olayları artık hepimiz biliyoruz. Kendisi de Metin Yüksel’in babası olarak bu işkencelerin âlâsına maruz kalmış, filistin askılarından geçirilmiş hangi baba oğlunu elleriyle faşist cuntaya bırakırdı? Devrimci liderler bir yana, isimleri pek de anılmayan, arka planda onları koruyup kollayan onlarca değerli insandan birisidir İzo Usta. İznullah Yüksel, Artvin’in Suloban köyünde faşist cuntaya tek başına direnen, diz çökmeyen adam olarak tarihe geçmiş biridir. Onun öyküsü, korkakları titretmeye, cesurları yüreklendirmeye devam edecek.