Suruç Katliamı dosyasında ilk kez tanık ifadesi alındı!

ZEYNEP KURAY

Suruç katliamı dosyasında ilk kez bir katliam tanığının ifadesinin alındığı ortaya çıktı. 20 Temmuz 2015 tarihinde 33 kişinin hayatını kaybettiği katliamdan kıl payı kurtulan ve çektiği Amara Suruç belgeseliyle canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün kitle içindeki görüntülerini tespit eden yönetmen Garip Çelik’in, Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla dün İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde ifadesinin alındığı öğrenildi. BirGün’e konuşan Çelik, hem tanık, hem de şüpheli sıfatıyla ifadesinin alındığına dikkat çekti. Çelik, “Başsavcılığın talimatıyla bana polislerce olayın seyri sorulurken, aynı zamanda sanatçı geçmişim ve muhalif kimliğim üzerinde de duruldu” dedi.

Aylardır gizlilik kararı bulunan Suruç katliamı dosyasında tam 6 ay sonra ilk kez katliamın bir tanığının ifadesinin alındığı ortaya çıktı. Urfa Cumhuriyet Başsavcısı’nın talimatıyla dün 26 Ocak 2016 tarihinde İstanbul Terörle Mücadele Müdürlüğü tarafından yönetmen Garip Çelik’in ifadesinin alındığı öğrenildi. Kobanê belgeselini çekmek amacıyla Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi gençlerle birlikte Suruç’a giden ve katliamdan kıl payı kurtulan yönetmen Garip Çelik, çektiği Amara Suruç belgeseli için yaptığı araştırmalar sonucunda IŞİD üyesi canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz'ün kitle içindeki görüntüsünü de tespit etmişti.

HEM TANIK HEM ŞÜPHELİ !

Konuştuğumuz Çelik, polislerin kendisinin hem tanık hem şüpheli sıfatıyla ifadesini aldığına dikkat çekti. Dün İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünü anlatan Çelik, “Polisler bana neden Suruç’a gittiğimizi, Amara Kültür Merkezi’nde duraklamamızın amacını ve gelişen olayların seyrini sordular. Ancak bu tanıklıkla beraber, ‘Bugüne kadar hangi filmleri hangi tarihlerde çektin? Neden belgesel çekiyorsun? Suruç ‘ta bulunma nedenin neydi? Grup ile bir yakınlığın var mı? Kobanê ‘ye geçtikten sonra neyi çekecektin?’ gibi sanat ile ilişkim ve muhalif kimliğim hakkında çok sayıda soru sordular” dedi.

MAĞDURUN SANIK EDİLDİĞİ BİR ÜLKEDE…

Polislerin kendisine canlı bombayı tespit ettikten sonra hangi gazetelere demeç verdiğini de sorduğunu belirten Çelik, “Uzun bir süre sonra nihayet ifademe başvurulmasını olumlu karşıladım. Ancak bana kişisel sorular sormalarına bir anlam veremedim. Mağdurun sanık edildiği böyle bir ülkede bu durum bana normal gelmedi’’ diye konuştu. Polislerin yönelttiği sorulardan yola çıkarak Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın katliama dair çizdiği perspektifin de az çok ortaya çıktığını dile getiren Çelik, mağdur olarak kendisinin bu soruşturmadan beklentisinin çok ayrı olduğunu ifade etti. Çelik, “Bir kere bütün kamuoyunu ilgilendiren bir soruşturma hakkında 6 aylık bir gizlilik kararı mevcut. Ancak aylar sonra benim tanıklığıma başvuruluyor, bu alınan ifadede de katliam tanıklığından çok benim hayatım sorgulanıyor. Ben aslında olay yerinde polis var mıydı, güvenliğiniz alınmış mıydı, ambulanslar zamanında geldi mi, gibi soruların sorulmasını beklerdim” dedi. Katliamın üzerinden bunca süre geçmesine rağmen tek bir kişinin tanıklığına başvurulmasının da soruşturmanın ne denli yavaş ilerlediğini gözler önüne serdiğine işaret eden Çelik, “Bu katliamda 33 arkadaşımızı, gencecik insanları kaybettik. Kaldı ki bu olay saldırıların, katliamların başlangıcı oldu. Suruç katliamının hemen ardından Ankara katliamı yaşandı. Suruç aydınlanmadan Ankara katliamı aydınlanamaz. Biz bu katliamı aydınlatana kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” şeklinde konuştu.