Tahakkümünüzü yok edeceğiz

Aysun Gezen/ KESK Eş Genel Başkanı

AKP-MHP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açıp kaldırmak istediklerini kamuoyunda da dillendirmesi, toplumun önemli bir kesiminin ve aslen de toplumun en az yarısını oluşturan kadınların tüm ülke sathına yayılan itirazıyla karşılaşmıştı. Her gün en az dört kadın öldürülüyor bu ülkede, çantasında bilmem kaçıncı koruma talebi dilekçesiyle... Özel mülk, aile mahremiyeti diye içeri girilmediği için... Boşanmak istediği, gördüğü şiddete artık yeter dediği, erkekler tarafından malı mülkü gibi görülmeye, emeğinin sömürülmesine hayır dediği için... Sırf trans olduğu, cinsel yönelimi heteroseksist normların dışında olduğu için öldürülüyor LBGTİ+’lar...

Sokakta yürürken, parkta otururken, arkadaşlarıyla dolaşırken, durakta, işte, fabrikada, evde her yerde şiddetin türlü çeşidine uğruyor kadınlar, LGBTİ+’lar.

Öyle dedikleri gibi kadına yönelik şiddeti önlemeye falan çalışmıyorlar. “Namusumu kirletti”, “Bana hayır dedi”, “Boşanmak istedi” gibi şiddeti aklayan bahanelere, kravata ceza indirimi, eril yargı pratikleri, “Onu giymeseymiş”, “Oraya gitmeseymiş” korosu, istismara maruz bırakılan çocuğu, tecavüze maruz bırakılan kadını ona tecavüz edenle evlendirip tecavüz failini aile ile aklamaya çalışan yasa önerileri, kadını şiddet gördüğü aileye hapsetmeye dönük arabuluculuk işleri, nafaka hakkını yok edecek tasarılar, pandemi fırsatıyla salıverilen şiddet faili erkekler ortadayken neyi/kimi korumadıkları kadar neyi/kimi korudukları da açık değil mi?

KAPİTALİZM VE SİYASAL İSLAM’IN İŞBİRLİĞİ

Bir gece ansızın, uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya, tüm hukuki teamüllere aykırı olarak tek adamın kararıyla sözleşmenin feshi açıklandı. Patriarka, kapitalizm ve siyasal İslamcı ideoloji birlikteliği iş başında. 4+4+4 eğitim sistemiyle kız çocuklarını örgün eğitimden koparıp çocuk yaşta evlenmeye terk eden kararın, toplumsal cinsiyet eşitliğini tüm resmî belgelerden çıkarıp dersleri kaldıranların, Ensar’ı aklayanların, 9 yaşında kız çocuklarıyla evlenebileceğini fetva verenlerin, kadının görevi itaattir, eşitlik fıtrata ters diyenlerin, hakkını arayan kadınlara, erkek egemenliğin verdiği ayrıcalıkları ve iktidarı kaybedecek olmanın paniğiyle daha da iştahla müdahale eden kolluğun şiddeti ne olacak?

İşte sözleşme, aslında her alana her biçimiyle yayılmış bu ‘şiddet tekeli’ni, patriarkayı, emek sömürüsünü, siyasal İslamcı ideolojiyi sürekli yeniden üretebilsin diye bizzat yükümlü olanlar tarafından hukuksuzca feshedildi.

Bakım yükünü sadece kadınlara özgü bir sorumluluk olarak görüp sermaye ve onun devleti maliyetlerinden kaçınmaya devam ediyor, hatta sermaye piyasa insafına terk edilen bakım hizmetlerinden dehşet karlar elde ediyor. Kadınlar, ücretli işlerle ücretsiz emek kıskancında sömürüye, eşitsizliklere, mobbinge, şiddete maruz bırakılmaya devam ediyor.

ZATEN UYGULANMADIĞINI BİLİYORUZ

Kadınların emeği, bedeni ve kimliği üzerinde kurulan tahakküm giderek derinleştirilmek isteniyor, kaç çocuk doğuracağından ne giyeceğine, nerde nasıl güleceğinden kürtaj hakkına kadar iktidarın denetleme teknikleri, kadının erkeğin mülkü ve ona itaatle yükümlü görülmesi, şiddetin kadın kırımı boyutuna varmasında temel nedenler. Korumak için en temel hak ve özgürlüklerimizi askıya aldıkları aile, bu yapısıyla şiddeti, sömürüyü yeniden üreten birim. Kadınlara yönelik şiddetin yaklaşık yüzde 80’inin eş, eski eş, partner tarafından uygulandığını söylemek bile yeter. Ama biz her gün göz göre göre, sözleşme uygulanmadığı için katledilen kadınlardan biliyoruz da.

Boşanmak istediği için karısını öldüren erkeklerin sosyal medya profilleri sözleşme karşıtı yazılarla dolu! İstismarcılar şimdi gözlerini çocuk haklarını koruyan sözleşmelere dikti.

Hal böyleyken kendi ideolojisine ters olan bu sözleşmeyi imzalamayı vahim hata olarak görüp bu hatadan dönen fesih kararını sevinçle karşılayan cenaha bakmak tek başına çok şey anlatıyor.

İstanbul Sözleşmesi kimsenin lütfu ile imzalanmadı, kadınların kararlı, dirençli mücadelesi sayesinde kazanıldı. Bugün de sözleşmeden vazgeçmeye niyetimiz yok. İktidarın LGBTİ+’ları hedef göstererek kullandığı ayrımcı dile asla geçit vermeyeceğiz. Kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların şiddetsiz bir dünyada, eşit ve özgür bir yaşam sürmesi için mücadeleye devam edeceğiz.