TMMOB’nin düzenlediği Afet Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildirgede bilim insanları ile meslek örgütlerinin dikkate alınmadığına ve rant politikalarının afetlere neden olduğuna vurgu yapıldı.

Talan, afetlere neden oluyor

Haber Merkezi

Türk Mühendis ve Mimarlar Odası (TMMOB) Afet Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi yayımlandı. 20-22 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilen sempozyumda doğa katliamları devam ettikçe doğa olaylarının afete dönüşmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekildi.

“Doğa olaylarının sıklıkla afete dönüştüğü, tarım ve orman alanlarının rant uğruna talan edildiği, afete hazırlıklı olma konusunda kamu kurumlarının yetersizliğinin ayyuka çıktığı ve afetlerin toplumsal sonuçlarının arttığı bir dönemden geçiyoruz” cümlesiyle başlayan sonuç bildirgesinde “Bütünlüklü bir afet yönetimi politikası geliştirilemediği için afetlerle yüz yüze kaldığımızda geçici, anlık, bireysel tepkilerle süreci yönetmeye çalışıyoruz. Deprem, kuraklık, sel, taşkın, çığ, heyelan ve fırtınalar “doğal olaylar” olup yüzyıllardır dünyanın her bölgesinde yaşanmaktadır ve dünya var oldukça da yaşanacaktır. Bu doğa olaylarının afete dönüşmesi ise doğal bir olay değil, insanın doğaya olumsuz müdahalelerinin bir sonucudur” denildi.

DOĞA OLAYLARI AFETE DÖNÜŞÜYOR

Son yıllarda yaşana afetlere insan kaynaklı doğa tahribatları, rant politikaları, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ile yerel yönetimlerin gereken yatırımlardan kaçınmasının neden olduğu belirtilen sonuç metninde, “Doğa katliamları devam ettikçe, tarım alanlarımız, meralarımız, derelerimiz, ormanlarımız, kıyılarımız ve kentlerimiz rant ve talan politikalarına teslim edilerek yağmalandığı sürece, doğa olaylarının afete dönüşmesi kaçınılmazdır. Afetler yaşandıktan sonra yaraların sarılması elbette önemli ve gereklidir ama aslolan afet zararlarını en aza indirgeyen, insan hayatını korumayı başlıca amaç sayan, tedbire, planlamaya ve risk yönetimine dayalı bir afet ve kriz yönetimi politikasının oluşturulmasıdır” ifadeleri yer aldı.

BİLİM İNSANLARI DİKKATE ALINMIYOR

“Mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak bizler insanların ve toplumun sorun ve ihtiyaçlarına, bilimsel yöntem ve teknikleri kullanarak çözümler sunan kişileriz” denilen bildirgede şu ifadeler yer aldı: “Bilim insanlarının ve meslek örgütlerinin uyarılarının dikkate alınmadığı, TMMOB ve diğer meslek örgütlerinin sistematik olarak dışlandığı bir dönem yaşıyoruz. Bilim insanlarının, TMMOB ve odalarının uyarılarına kulak asmadan yapılan her uygulama, felaket olarak bize geri dönmektedir. Bu felaket kimi zaman durduk yere yıkılan bir apartman, kimi zaman sular altında kalan bir yerleşim yeri, kimi zaman yanan ormanlarımız olmaktadır. Bugüne kadar, birlik ve bağlı odaları olarak özelleştirme uygulamalarına karşı binlerce dava açtık, çok sayıda bilimsel etkinlik ve kitlesel kampanyalar düzenledik. Açtığımız bu davalar ve yürüttüğümüz kitlesel mücadele ile neoliberal saldırıyı durduramasak da, bu saldırıların tüm toplumu yerle bir eden bir afete dönüşmesine engel olmaya çalıştık. Ülkemizde afet denildiğinde akla ilk olarak depremler gelmekte, sıklıkla karşılaşılan diğer afetler göz ardı edilmektedir. Oysa aynı oranlarda olmasa bile sel, heyelan, yangın, fırtına gibi doğa olayları da önemli ölçüde can ve mal kaybına yol açmakta, deprem karşındaki çaresizliğin bir benzeri, yangınlar, seller ve taşkınlar karşısında da kendisini göstermektedir."

YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER GEREKİYOR

Afetlerin çok kaynaklı doğası ve afet yönetim süreçlerinin çok katmanlı yapısı farklı meslek disiplinlerinin iş birliğini zorunlu kılmaktadır. Bu işbirliği sadece mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı ile de sınırlı kalmamakta, arama kurtarma hizmetlerinden halk sağlığına, eğitim politikalarından sosyal hizmetlere kadar uzanan çok daha geniş bir alanı kapsamaktadır. Toplumun tümünün afete hazırlıklı olması için kurumsal, hukuki ve yapısal düzenlemeleri de içerecek bütünlüklü bir yaklaşım geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Genel ekonomik yönelim, kamunun küçültülmesi, kamusal harcama ve yatırımların aşağıya çekilmesi doğrultusunda olduğu sürece, afete ve afet sonrasına hazırlık süreciyle ilgili kamu yönetiminin sorumluluğunu yerine getirmesini beklemek hayalcilikten öte anlam taşımamaktadır. Kamunun tasfiyesi, sosyal devlet uygulamalarının neredeyse sıfır düzeyine çekilmesi yeni liberal politikaların bir dayatmasıdır ki, ne yazık ki bugün ülkemizin kaderini bu dayatma belirlemektedir. Burada ortaya çıkan görüşlerin sadece fikri düzeyde kalmaması, hem merkezi yönetim hem de yerel yönetimler tarafından projelendirilerek hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Afetlere karşı gereken önlemlerin alınması, sağlıklı, insanca bir yaşam ve çevre için, ilgili tüm mevzuatın TMMOB ve bağlı odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.”