Tantalos işkencesi

Y. Emre CEREN

Anadolu mitolojileri ile Yunan mitolojileri zaman zaman birbirlerinden ayrışır. Bu ayrışma yaşandığında genellikle Anadolulu tanrı, tanrıça veya kahramanlar büyük azaplarla yüzleşir. Anlatılara göre Marsyas, Niobe, Endymion ve daha nicesini bu tip çıkmazlarla karşılaştıklarında hazin bir son bekler. Bu hazin sonlardan biri de bu yazının konusu efsanevi Lidya veya Frigya Kralı Tantalos’un başına gelir.

Zeus ile Plouto’nun oğlu Tantalos, Sipylos ya da günümüzdeki adıyla Manisa’daki Spil Dağı’nda hüküm sürüyordu. Son derece zengin ve kudretliydi. Tanrı ve tanrıçalar tarafından da sevilen birisiydi, öyle ki zaman zaman onların ziyafetlerine katıldığı dahi olmuştu. Evliliği hakkındaki rivayetlere göre ya Titan Atlas’ın kızı Dione’yle ya da Nehir Tanrısı Paktolos’la evliydi. Evliliğinden iki çocukları olur; bunlar Pelops veya Niobe’dir. Bazı kaynaklar Broteas ile Dasyklos’u da zaman zaman onun çocukları gibi gösterir. Soyu Pelops üzerinden Truva Savaşı’nda karşımıza çıkan Agamemnon ile Menelaos’a kadar uzanır.

***

Zeus’un babası Kronos kendi babasının yaptığı gibi çocuklarından korkar ve onların doğmalarına müsaade etmez. Doğan çocuklarını yiyor ve babasının onların da aynı kendisi gibi babalarını devireceği kehanetini dikkate alır. Tanrıların anası Rhea, Zeus’u doğurup Girit’te bir mağaraya gizler. Başına da sütanne olarak bir keçi ve bekçi olarak da altından bir köpek bırakır. Kronos oğlu tarafından devrilince keçi takımyıldızına dönüştürülür köpek ise Girit’teki Zeus Tapınağı’na bekçi olarak konulur. Ancak Pandareos adlı Batı Anadolulu birisi bu köpeği çalar. Ardından Spil Dağı’na giderek Tantalos’a emanet edip oradan ayrılır. Bir süre sonra döner ve köpeği geri ister. Tantalos ise yeminler ederek köpeğin kendisine emanet edildiğini inkâr eder. Bunun üzerinde Zeus olaya müdahil olur ve hırsızlığından ötürü Pandareos’u bir kayaya dönüştürerek cezalandırır. Tantalos’u da yalan yere yemin etmekten Spil Dağı’nın altında kalmakla cezalandırır, ardından da cehennemle özdeşleşen Ölüler Diyarı’na atılır. Bir başka versiyonda da Tanrıların Ulağı Hermes gelip köpeği ister ve sonu yine aynıdır. Başka anlatılara göre Tantalos bir gün tanrı ve tanrıçaların ziyafetine davetli olarak katıldıktan sonra onların sırlarını fanilere açık eder bu yüzden cezalandırılır. Ya da aynı ziyafette tanrısal nektarı çalar o yüzden cezalandırılır.

Hakkındaki pek çok rivayetteki en ciddi suçlama oğlu Pelops’u kurban etmesidir. Krallığında kıtlık olduğu bir zaman tanrılar ziyafete geldiklerinde oğlunu keser, pişirir, tanrı ve tanrıçaların önüne koyar. Bunu yaparak tanrı ve tanrıçaların öngörüsünü sınamak ister. Çok aç olan Demeter, Ares veya Thetis’ten biri dışındaki tanrı ve tanrıçalar bunu fark eder ve etten yemez. Bu üç tanrı ve tanrıçadan birisi ise omuz eti yedikten sonra ne yediğini fark eder. Tanrılar buna hiddetlenir Tantalos’u aynı şekilde Ölüler Diyarı’na kapatır. Pelops’u ise aç tanrı veya tanrıçanın yediği omzu dışında tekrar birleştirip diriltir. Omuz yerineyse fildişi konur.

***

Tüm bu suçların tek ortak noktasıysa Tantalos’un öyle ya da böyle aynı cezaya çarptırılmasıdır. Ona bilinirliğini veren şey ise Homeros’un Odysseia destanının on birinci kitabındaki işkence anlatısıdır. Bu işkencenin hangi suçtan verildiği bilinmese de Tantalos işkencesi olarak edebiyatta ve tarihte yer etmiştir. İşkence değişmekle birlikte çekilen azap hep aynıdır. Mesela, Tantalos bir gölün içinde ayakta durur, gölün suyu giderek yükselir, yükselir ve su çenesine varıp da Tantalos onu içecekken tek bir damla bile içemeden su gerisin geri toprağa çekilir. Ya da başının kenarında armutlar, narlar, incirler, zeytinlerle dolu dallar sallanır, tam bir tanesini koparacakken şiddetli bir rüzgâr tüm hepsini savurur kara bulutlara. Bir başka işkence ise tepesine düştü düşecek gibi duran devasa bir kayanın altında konulur. Kaya hep dengesini sağlar, ama kaygı hep sürer ve daha nicesi. Tantalos’un Zeus’un gazabıyla çarptırıldığı ceza aslında nihayete erememektir, ancak Zeus’un gazabının sebebi bilinmez.