Tarafların hepsi bu savaşı istedi

Dünyanın yakından takip ettiği Moskova-Kiev geriliminde geçilen savaş safhası, beraberinde “Üçüncü dünya savaşı mı başlıyor?” ve “Rusya’nın hamlesinin Türkiye’ye yansıması ne olacak?” gibi soruları getirdi.

Dış politika uzmanları, gelişmeleri BirGün’ün Twitter hesabından yapılan ‘canlı sohbet’te değerlendirdi.

Prof. Dr. İlhan Uzgel: AKP iktidarı NATO’nun yanında

Yaşananlar Putin’in söylediği gibi bir askeri operasyon değil, topyekûn bir savaş. Bir ülkeyi hedef alan, savaş iradesini yok etmeye çalışan, topyekûn bir savaş… Birinci neden küresel sistemin buna izin vermiş olması, ikinci neden de Rus milliyetçiliği. Putin bir türlü Ukrayna’nın bağımsızlığını ayrı egemen bir devlet olmasını içine sindiremedi. Üçüncüsü de Amerika ve NATO’nun Doğu Avrupa’da yaptığı yığınak ve genişlemenin Rusya için yarattığı tedirginlik.
Savaş çıktı çünkü savaşı durduracak bir şey yoktu. Rusya askeri olarak Ukrayna’ya girdi çünkü Rusya’yı durduracak bir güç yoktu. Gürcistan’a girdiğinde de kimse durduramamıştı. Donbass’ta ayaklanma çıktığında Batı bir şey yapmamıştı. Bunu görüp tarihsel dönemeç içinde değerlendirmeliyiz.
Erdoğan, “NATO ne yapacaksa yapsın” diyor, NATO ne yapacak? NATO bir askeri mekanizma asker bir savaş aygıtı ve devletlerden oluşuyor. Erdoğan’ın o açıklaması, aslında bakarsanız bir gaf… NATO biziz, yani Türk ordusu. Türkiye NATO’nun üyesi. “NATO ne yapacaksa yapsın” değil, Türkiye’nin NATO’da veto yetkisi var. Dolayısıyla çok büyük bir hata. Zaten bence onu uyardılar ve hemen Putin’le görüştü. Muhtemelen “İkisinden de vazgeçmeyiz” sözleriyle toparlamaya çalışıyor. Ama şu belli ki Türkiye yani AKP iktidarı, Karadeniz ve Ukrayna meselesinde Batı’nın ve NATO’nun yanında. Yani Amerika ile ortak hareket ediyor. Bunun Rusya cephesinden bir karşılığı olur mu? Olur. Yani turist gelmez, gıda sıkıntısı yaşarız, zaten enerji fiyatları da artıyor.

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Ankara’ya maliyeti çok ağır olacak

Uluslararası ilişkiler ortamında çok riskli ve çok gergin yaşananların Türkiye açısından da çok büyük maliyetleri olacak. Ukrayna’nın doğusuyla batısının birbirinden koptuğu bir dönem yaşandı. Aslında düşünüldüğü zaman Minsk protokolü böyle bir dönemde en makul çözümü içeriyordu. Ayrıca Donbass’taki Donetsk ve Lugansk’a özerklik veren bir açılım da içeriyordu. Ama Ukrayna devleti de bunu gerçekleştirmek için hiçbir adım atmadı. Tam tersine çelişkileri iyice derinleştirmeye başladı. Şimdi Putin kendi açısından meşruiyetini tarihin sayfalarını karıştırarak, Ukrayna'nın Belarus'un ve Rusya’nın aslında aynı ulus olduğu iddiasını gündeme getirerek aslında kendi meşruiyetini iyice zayıflattı. Çünkü Rusça konuşan topluluğun orayla sınırlı güvenliğini sağlamak, özerklik talebini desteklemek gibi bir tezden yola çıksaydı, dünya kamuoyunda sınırlı da olsa bir destek bulabilirdi. Görüldüğü kadarıyla hepimiz Rusya’dan çok, Putin diyoruz. Yani bir ülkenin adının değil de devlet başkanının adının ön plana çıkıyor olması, zaten demokratik bir ülke olmadığının en güzel örneğini oluşturuyor. Rusya’nın bu hamlesinde halkın ortalama iradesini temsil edip etmediği de ciddi bir tartışma.

Dr. Mühdan Sağlam: Buna ne zaman ‘dur’ diyeceğiz?

ABD, NATO’daki itici unsur ve güç dolayısıyla ABD zaten başından elini bu şekilde açık etti. ABD, Afganistan’dan çekildikten sonra eğer Ukrayna’ya girecekse, bu Biden yönetimi açısından içeride bir sorun. Bunun yanı sıra zaten NATO müttefiklerine de bunu kendisinin üstlenmeyeceğini söyledi. Bu durumda bunu kim üstlenecek? Almanya mı? Fransa mı? Evet, Rusya, Minsk Anlaşması’ndan bahsetti. Devletler bazı garantiler verirler. Bunlardan bir tanesi de Ukrayna’nın sınırlarına dair nükleer silahları teslim etmesi karşılığında verilen güvenceydi. Moskova, defalarca dile getirdi, “bu anlaşmaya uyulmadığını” söyledi. Anlaşmanın iki tane garantörü vardı: Almanya ve Fransa. Ancak bu konuda sessiz kalmayı tercih ettiler. Şimdi meselenin Ukrayna tarafında ise topraklarına girilip güvenliği tehdit ediliyor. Havalimanlarını bombalıyor. Bölgeden tahliyeler başlıyor. “Rusya koşulsuz çekilsin, Ukrayna tarafsız kılsın” dediğimizde Rusya’nın yaptığı yanına kalmıyor mu? Buna nerede dur diyeceğiz?

Doç. Dr. Hakan Güneş: Aktörlerin yanıtını kestirmek zor

Önümüzdeki döneme ilişkin tahminde bulunmakta zorlandığımız bir süreçteyiz. Ancak her şeyden önce bir savaş başladı ve bu oldukça kapsamlı bir savaşa benziyor. Tahmini zor diyorum çünkü birincisi sadece Donetsk ve çevresindeki halen askeri olarak bile ne olacağını anlamamız zaman alacak. İkincisi Rusya’nın örneğin Odessa’ya doğru kara harekâtını genişletip genişletmeyeceğini görmemiz gerekiyor. Üçüncüsü Kiev’e kadar uzanır mı? Bunu da deneyecek mi, görmemiz gerekiyor.

Ukrayna’nın yaptığı açıklama, topyekûn seferberlik anlamına geliyor. Yaşananlar yalnızca Donbass çevresinde kalsa bile bu çok kapsamlı bir kara savaşı demek. Ciddi sayıda asker ve giderek yerleşim bölgelerinin dahil olacağı bir savaş...

Putin’in hamlelerinden anladığım Kiev’de yönetim değişikliğine gitmek istemesi… Bu tür süreçler bir kez başlayınca hangi aktörün nasıl yanıt vereceği o kadar da kestirilebilir değil. Yani tamam tahmin edebiliyoruz ki NATO Genel Sekreteri’nin açıklaması daha çok tehdit şeklinde olacak.