Tarihte bu hafta: Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi

Emre Poyraz

Takvimler 13 Kasım 1918’i gösterirken tüm yetkileri alınmış olan Mustafa Kemal, İstanbul’a geri dönmüştü. Onu, orada sadece bir manga asker karşıladı. Bu onun için İstanbul’un en yürek burkan haliydi. Haydarpaşa’dan denize doğru baktığında, tam o sırada, 55 parça düşman zırhlısının boğazda zafer geçişi yaptığını gördü. Uğurunda şehitlerin verildiği Çanakkele’yi geçemeyen düşman, bu kez elini kolunu sallayarak İstanbul’a girmişti.

Mustafa Kemal, Haydarpaşa’dan kalacağı Pera Palas Otel’ine tam üç saatte geçmişti. Onu karşıya geçiren bot, düşman zırhlılarının arasından geçmekteydi. O sırada gözüne yaveri Cevat Abbas Bey takıldı. Cevat Bey, o sırada demir atmakta olan Yunan zırhlısına bakıyor ve gözleri doluyordu.

Mustafa Kemal ise tüm kararlılığıyla ona “Üzülme, geldikleri gibi giderler!” dedi. İşte Mustafa Kemal’in her zaman aklında olan halka dayalı kurtuluş arzusu o gün daha da alevlenmişti. Çünkü biliyordu, halk istediği zaman yapamayacağı şey yoktu.

16 Mayıs 1919’da ise, kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere İstanbul’dan ayrılacaktı. Rotası Samsun’du. Bu mücadele ise 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanacaktı. Artık sıra başka devrimlere gelmişti. O daha 16 Mayıs günü, Bandırma gemisiyle yola çıktığında aklına koymuştu. Yeni kurulacak devlet, halka dayalı olacaktı. Zaten 1921 anayasasında bunun en önemli ibaresi, “egemenlik kayıtsız şartsız millettindir.” cümlesiyle kendini göstermişti. Tarihler 28 Ekim 1923’ü gösterdiğinde, meclisin içine düştüğü atama sıkıntılarını görüşmek üzere İsmet Paşa, Fethi Paşa, Kazım Paşa (Özalp) Çankaya’ya davet edildi. O gün yemekte Mustafa Kemal, yıllardır arzusunda olduğu düşleri dile getirdi: “Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”