Depremzede Nehir Karakuş, Adıyaman’da büyük oranda yıkılan köyünün yeniden inşa edileceği alanın sulak ve tarım arazisi olduğunu belirterek tepki gösterdi. Karakuş "Bu zemine tekrar köy inşa edilmesi risk" dedi.

Tarım alanına konut inşaatı
Depremde hasar gören köy için konutların, tarım arazisine yapılması tepki çekti. (Fotoğraflar: BirGün)

Sibel BAHÇETEPE

6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerin ardından yıkılan kent ve köylerin alelacele yeniden inşaatlarındaki ihmallerine bir yenisi daha eklendi. Adıyaman merkeze bağlı Atakent Köyü’nde 50-60 dönüm üzerine yapılacak 500 konutluk yeni köy inşaatının sulak ve tarım arazisi üzerine yapılacağını belirten Nehir Karakuş "Bu göz göre göre ölüme davetiye demektir. İleride olabilecek bir afette giden canların sorumlusu olacaklardır" iddiasında bulundu.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Karakuş’un ailesinin oturduğu Adıyaman’daki ev, 6 Şubat’taki depremde yerle bir oldu. Depremde 48 yaşındaki anne Fatma Karakuş, 52 yaşındaki baba Mehmet Karakuş ve doktor olan ablası 26 yaşındaki Sena Karakuş yaşamını yitirdi. Karakuş ailesinin Atakent Köyü’nün de yüzde 90’a yakını depremde yıkıldı. Şimdilerde ise köy, yeniden inşa ediliyor. Ancak başlayan inşaatın sulak ve tarım arazisi üzerine yapıldığını öne süren ve buna tepki gösteren Karakuş, hukuki mücadele başlatacağını söyledi.

Nehir KARAKUŞ

HER YERDEN SU ÇIKIYOR

İnşaat çalışmalarının başlandığını söyleyen Karakuş "Atakent Köyü’nde devlet hazinesine ait, ama yıllar önce dedemin satın aldığı, 50 yıldır işlediğimiz, ecrimisil bedelini ödediğimiz, üzerinde ürünlerimizin ekili olduğu, tamamen sulak ve tarıma elverişli araziye yıkılan köyümüzün yerine tekrar inşa edilmeye başlanmıştır. Köyde zemini uygun yola yakın mevkisi uygun tarım ve sulak razı olmayan binlerce arazi olmasına rağmen ben ve benim gibi yetim kalmış dört ailenin işlemiş olduğu arazilere el konulmuş ve inşaata başlanmıştır. Güçlü olan, zengin ve sağ olan kişilerin arazilerine değil yetimlerin arazisine bunu yapıyorlar ki itiraz etmeyelim" dedi. İnşaat alanında kazılan her yerden su çıktığını belirten Karakuş, zemin araştırması yapılmadan inşaata başlamasının "Göz göre göre ölüme davetiye" olarak değerlendirdi. Karakuş, özetle şunları söyledi: "Hiçbir şekilde zemin araştırması yapılmadı. Kötü zemine tüm köyü yeniden inşa etmekten bahsediyorlar. Bu alanda ekili olan ürünlerimiz var. 50 yıldır işliyoruz. Ben buradan bir gelir elde etmiyorum, bundan bir çıkarım da yok. Ama yıkılan tüm köyün yeniden böyle bir yere inşa edilmesi, göz göre göre yeni facialara davetiye çıkarmaktır. Ecremisil ödenen arazide devlet istediği zaman orayı alabilir, tasarruf hakkına sahiptir. Ama bunun için bizim masrafımızı gidermek zorunda. Bizim onayımız olmadan üzerindeki ürünleri söküp inşaatına başlayamaz. Bunun AFAD’da farkında, yetkililer de... Zeminin uygun olmadığını biliyorlar. İleride olabilecek bir afette giden canların sorumlusu olacaklar. Zemini inşaata uygun köy içinde binlerce arazi varken neden burası seçildi? Ama benim burada duyurmak istediğim şey o köy oraya inşa edilirse yeni bir depremde yine yerle bir olacak. Böyle bir deprem faciasından sonra hâlâ insanların canı pahasına buna girişmeleri çok risklidir. Böyle facia bir depremden sonra buna kalkışılması hâlâ akıllanılmadığının göstergesidir. Aylardır mücadele ettiğim hiçbir şeyde devlet tarafından korunmadım. Tehdit edildim, kandırıldım, ailemin mirası çalındı, sağ kalan maalesef ki akraba denebilecek ve akraba olmayan insanlar tarafından uğramadığım haksızlık kalmadı. Artık göz göre göre babamın sulak arazi tarlasının üzerine köyün inşa edilmesine izin vermeyeceğim."

Arazi kazıldıkça su çıkıyor.