Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri tarımı kalkındırır mı?

Prof. Dr. Tayfun Özkaya

Tarıma Dayalı İhtisas Sanayii Bölgeleri (TDİOSB) epeyce uzman ve kuruluş tarafından savunuluyor ve hatta çevreyi korumak ve kalkınma için iyi bir araç olacağı düşünülüyor. Yapılan ve yapılması düşünülen TDİOSB’nin çoğu besicilik üzerine. Hayvancılık işletmeleri bir yandan aşırı su tüketimine yol açıyor, diğer yandan gerekli kurallara uyulmadığında gübre ve idrar nedeniyle yeraltı sularını kirletiyor, bu ise halk sağlığı açısından çok büyük bir tehlike. Özellikle çocuklar bundan çok etkileniyor. Mavi bebek hastalığı bunlardan biri. Bu nedenle bütün bu işletmeler bir yere toplanır ve gerekli atık yok etme tesisleri yapılırsa iyi olacağı düşünülüyor. Bu bölgelerdeki diğer konular ise çoğunlukla jeotermal enerjiye dayalı seracılık ve süt üretimi ile ilgili.

Doğrusu hayvancılık işletmelerin kuralsız olarak işletilmesi, büyük sayılarda hayvanın beslenmesi ve özellikle meraya dayalı değil de kesif yeme, sanayi yemine dayalı olarak yapılması çok sakıncalı. Çok büyük işletmelerde olduğu kadar birçok köylü işletmesinde de ne yazık ki bu konulara dikkat edilmiyor. Aslında temel olarak yapılması gereken hayvancılık işletmelerin bitkisel üretimle birlikte ve meraya dayalı olarak yapılması. Ancak bu yönde bir tarım politikası yok. Halk sağlığı düşünülmüyor. Kesif yemle beslenen hayvanlarda; et, süt vb. bütün hayvansal ürünlerde omega 3, CLA (Konjüge Linoleik Asit) ve K vitamin düzeylerinin sıfıra kadar düştüğü biliniyor. Bu saydığımız maddelerin yokluğunun kanserden, kalp ve damar hastalıklarına ve kemik erimesine kadar birçok sonuçları oluyor. Bu konular göz ardı ediliyor. Meraları geliştirmeden, bitkisel üretimle birlikte yapılmayan bir hayvancılık aşırı masraflı oluyor, GDO’lu yem hammaddeleri ithaline ve sonuçta çiftçilerin gelirlerinin yok olmasına yol açıyor. Bu tür hayvancılığa fabrika tarımı deniyor. Çok büyük ve sıkıştırılarak sanayi yemi ile besleme yapılan işletmelere İngilizce CAFO (Concentrated Animal Feeding Operations) denmekte. Türkçe “yoğunlaştırılmış hayvan yetiştirme işletmeleri” denebilir. Bu tür işletmelerde çok daha fazla metan gazı açığa çıkıyor ve küresel iklim sorununa da yol açıyor. Ayrıca bu çok büyük işletmelerde gübre de değerlendirilemiyor. Bitkisel üretim için gübre olarak kullanılamıyor, gübre ve idrar yapay göllerde toplanıyor ve çevre kirletici bir sorun kaynağı oluyor. Hayvanları bu tür bölgelere toplayarak üretim yapmak halk sağlığından, dış ödemeler sorununa, küresel iklim değişikliğine kadar çok sakıncaları var. Örneğin Şanlıurfa TDİOSB’si besicilik üzerinedir, 855 hektar alanda 532 besi işletmesi ve binlerce hayvan vardır. Ayrıca bu bölgeler küçük çiftçiliği yok etmeye de yol açacak. Bu bölgeler ile ilgili 25.11.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış yönetmelikte bu bölgelere katılacak işletmelerin besicilikte 50 baş, sütte ise 25 baştan aşağı olmayacağı belirtilmiştir.

Agroekolojik bir tarımda hayvanların belirli bölgelerde yoğunlaşarak yetiştirilmeleri söz konusu değildir. Bitkisel üretim ve hayvansal üretim işletmelerde bir arada yapılmalıdır. Gübre bitkisel üretimde kullanılırken, bitkisel ürünlerin yan ürünleri, atıkları ve anızları hayvan beslemede kullanılarak üretim masrafları kısılmaktadır. Ayrıca meralar geliştirilerek ot verimleri arttırılmalıdır. Bu yönde ülkenin alacağı epeyce yol vardır. Bu duruma gelinceye kadar hayvansal üretimin ekolojik bir zarar oluşturmaması için gerekli bütün önlemler alınmalıdır.

Bu bölgelerin yapılma gerekçelerinden biri de jeotermal enerji ile sera üretimi yapmaktır. Bu alanda planlananlar arasında Aydın ve Alaşehir de vardır. Bu bölgeler aslında jeotermal açısından bir felaket yaşamaktadır. Alaşehir’de bağcılık, Aydın’da incir üretimi jeotermal nedeniyle büyük bir tehdit altındadır. Buralarda bu sorunu arttırmaya gerek yoktur. Ayrıca bu bölgelerdeki seracılık gene büyük işletmeler halinde yapılacaktır. Küçük çiftçiye bu bölgelerin bir yararı olmayacaktır. Aynı yoğunlaşma seracılık için de söz konusudur. Bir bölgede aynı ürünlerin yoğunlaşması hastalık ve zararlılarda büyük bir artışa yol açar. Bu ise çok zararlı tarım ilaçlarının kullanımına, halk sağlığının bozulmasına ve çiftçi masraflarının artışına yol açacaktır.

Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri çevre, hayvan sağlığı ve halk sağlığı açısından çok ciddi sorunlar doğuracak ve küçük çiftçiliğin ortadan kalmasına katkıda bulunacaktır. Bu konuda çalışan uzmanları; agroekolojik, çoklu ürünlü, insan ve hayvan sağlığına, ekolojiye duyarlı, çiftçi ve tüketici haklarına dayalı tarım sistemlerine eğilmelerini öneririz. Halkımız da rahat olsun. Bu projelere karşı çıkmak tutuculuk değildir. Tam tersidir.