Toplumsal ve bireysel özgürlükleri büyük oranda kısıtlayacak hükümler içeren Terörle Mücadele Yasası (TMY) taslağı üzerindeki tartışmalar devam ediyor. Taslağa karşı demokratik bir tepki oluşturulması gerektiği konusunda birleşen örgütler...

YAVUZ YILDIRIM / Toplumsal ve bireysel özgürlükleri büyük oranda kısıtlayacak hükümler içeren Terörle Mücadele Yasası (TMY) taslağı üzerindeki tartışmalar devam ediyor.

 Taslağa karşı demokratik bir tepki oluşturulması gerektiği konusunda birleşen örgütler, özgürlükleri sınırlayan maddelerin taslaktan çıkarılması gerektiğini ifade ettiler.

 Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in önceki, “Terörle mücadele konusunda temel yasal değişikliklerin TCK’da yapıldığını, TMY konusunda beklentilerin yükseltilmemesi gerektiği ve TMY’de yapılacak değişikliklerin hükümetin siyasi tercihi olacağı” şeklindeki açıklamalarına siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri tepkiyle yaklaştılar. Çiçek’in açıklaması ile ilgili görüşler şöyle:

 Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok: Anayasa’da yapılan değişikliklerden, yeni hak ve özgürlüklerden geri dönüş olmamalı. Terörle mücadele hukuk içerisinde yapılmalı, hak ve özgürlüklerle kamu yararı arasında bir denge sağlanmalı. Siyasi açıdan çok bu çerçeve önemlidir.

 ÇHD Genel Başkanı Hüseyin Yüksel Biçen: Siyasetle hukuk arasındaki ilişkiyi yansıtması açısından doğru bir ifade. Hukuk siyasi bir kurumdur. İlk defa bir Adalet Bakanı’ ndan bu yönde bir açıklama duymak sevindirici. Siyaset, hukukun arkasına gizlenemez. Ancak AKP’nin yansıtacağı siyasi zihniyet anti-demokratik olacaktır. Yasa gerici bir içerik kazanacaktır.

 İHD Genel Başkanı Yusuf Alataş: Mevzuatta boşluk olduğunu söylemek, boşluktan dolayı terörle mücadele edilemediğini söylemek yanlış bir ifadedir. Biz zaten TCK’daki yanlışlıkları eleştiriyoruz. 1980 öncesi durumu aratacak yasalara gerek yok. OHAL bölgeseldi ancak bu yasa Hakkari’den Edirne’ye tüm ülkeyi kapsıyor. Yasa çıkarmak tabii ki siyasi bir süreçtir. Hükümet siyasi iradesini elbette ki yansıtacaktır. Ama bu tercih ya özgürlüklerden ya da polisiye tedbirlerden yana olacaktır. Tercih tabii ki özgürlüklerden ve insan haklarından yana yapılmalıdır.

 KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul: Demokratik açılımlardan geri adım atılmamalı. Taslak Türkiye’yi karakola dönüştürecektir. Bu kabul edilemez bir durumdur. Çiçek’in açıklamaları Komisyon’un taslağını kabul etmemesi anlamında önemlidir. Daha fazla demokratik açılım için mücadele etmemiz gerekiyor.

 DEHAP Genel Başkan Yrd. Alaaddin Erdoğan: Hükümetle MGK ve askeri çevreler arasında uzlaşma sağlanamadı. AB süreciyle Hükümetin zihniyeti örtüşmemektedir. Dolayı sıyla 3 Ekim tarihi Hükümetin yapacağı siyasi tercihleri kısıtlar. Ülkede insan hakları, demokrasi açısından kısmi gelişmeler yaşandı. Terör yasası bu yaptıklarını reddetmek anlamına gelir. Demokratik açılımlar TMY ile inkar edilecektir. Türkiye terör yasaları ile 25 yıldır yönetiliyor ancak Türkiye bu süreçte hiçbir şey kazanmadı. Açıkçası yasal bir boşluk yoktur. Türkiye’yi 25 yıl öncesine götürecek faşist yasalara karşı toplumsal muhalefeti geliştirmemiz gerekiyor. Ne yazı ki emek güçleri boyutunda böylesi bir toplumsal muhalefet yaratamadık.

 ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu: Çiçek’in açıklaması sorumluluğu aldıkları anlamı na geliyor. Kürt sorunuyla ilgili açıklamalardan geri adım atılmayacağı söylenmişti. Tavır sürüyor.

 EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel: Genelkurmay’ı n yaptığı açıklamalardan sonra provokatif olaylar arttı. Hükümet’in askerin isteklerine ne kadar ayak direyebileceği ortada. Terörle mücadele için her şeyin yapılacağına dair açıklamalar yapıldı ve toplumda bir kutuplaşma yaratıldı. Dolayısıyla taslağı n özüne çok da müdahale edebileceklerini düşünmüyorum.

 SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci: Terör yalnızca bölücü terörü değil dinci terörü de kapsıyor. Dinci terör tüm dünyada daha yaygın bir terör çeşidi. Terörün tanımının yeniden yapılmasına dair girişimler AKP’nin işine gelmez çünkü önce tabanıyla hesaplaşması gerekir. Dolayısıyla yasa bu gerçeği göz ardı ediyor.