Google Play Store
App Store

İYİ Parti Grup Başkanvekilliği’nden ayrılan Lütfü Türkkan TBMM Genel Kurulu’nda da gündeme geldi. MHP Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu, Türkkan’ın “Türk milletinden değil, Genel Başkanından özür dilediğini” söyledi. “Ne yapalım, asalım mı yani?” diyen İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, “Böyle bir olaya sevinmiş olanların TBMM’de bulunuyor olmasından da rahatsız oluyorum” tepkisini gösterdi.

TBMM'de İYİ Partililer ile AKP'liler arasında 'Lütfü Türkkan' tartışması

TBMM Genel Kurulu’nda; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyükelçilere gönderdiği mektup AKP ve CHP milletvekilleri arasında, İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın bir vatandaşla tartışması ise MHP ve İYİ Parti milletvekilleri arasında gerginliğe neden oldu.

AKP Konya Milletvekili Halil Etyemez, “Özellikle son dönemlerde muhalefetin giderek hırçınlaştığını görmekteyiz, öfke dilinden bir milim ileri gidemeyen muhalefet partileriyle karşı karşıyayız. Muhalefet, bu öfke diliyle ve kutuplaştırma siyasetiyle âdeta hamaset yapmaktadır... Son derece hırçınlaşan ve öfke diliyle hakaret eden muhalefete bir kez daha sesleniyorum: Üslubunuz kimliğinizdir” dedi.

ANKA'nın haberine göre CHP Grup Başkanvekili Engin Altay “Sayın milletvekilinin söylediklerini doğrusunu isterseniz bir sataşma olarak değerlendiriyorum, muhalefetten herhâlde bizi de kastetmiştir. Dolayısıyla cevap hakkımı kullanmak istiyorum” diye söz istedi. AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu “Böyle bir usul yok” diye karşı çıktı. TBMM Başkanvekili Haydar Akar, “Sayın Akbaşoğlu, nasıl usul olduğunu ben sizden daha iyi bilirim” diyerek Engin Altay’a söz verdi.

ERDOĞAN'IN HAKARETLERİNİ SIRALADI

Engin Altay, “Yapmayacaktım ama bir iki örnek vereyim öfke dilinin nasıl olduğuyla ilgili: ‘İsrail dölü’, size demiyorum, ‘ulan ahlaksızlar’, ‘adiler’, ‘cibilliyetsiz’, ‘zürriyetsiz’, ‘tezek’, ‘çamur’, ‘mankafa’, ‘alçak’, ‘affedersin Ermeni’, ‘şerefsiz’, ‘edepsiz’, ‘yalaka’, ‘geri zekâlı’, ‘vampir’, ‘dönek, ‘virüs, ‘soysuz’, ‘rezil’, ‘çakal’, ‘ölü sevici’, ‘terbiyesiz herif.’ Bir üslup sorunu varsa bu kelimeleri, bu sözleri kamuya açık alanlarda söyleyen Sayın Erdoğan'ın bir üslup sorunu vardır” dedi.

Akbaşoğlu, “Bu üslup sorunu sizin üslup sorununuzdur ve sizden kaynaklanmaktadır. Bu üslubunuza öncelikli olarak sizin de dikkat etmenizi istirham ediyorum” deyince Engin Altay, “Ben Erdoğan'ın söylediklerini tekrar ettim” yanıtını verdi.

Genel Kurul’da, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyükelçilere Kanal İstanbul ile ilgili yazdığı mektup da gündeme geldi. CHP Grup Başkanvekili Altay, “Biz Türkiye'yi şikâyet etmedik, peşinen tehdit ettik, ‘İstanbul'da rant yok, İstanbul'un ekolojik dengesini bozdurmayız’ dedik” ifadelerini kullandı.

Muhammet Emin Akbaşoğlu, “Atatürk'ü anıyoruz, ‘manda ve himaye kabul edilemez’ diyen cumhuriyetimizin kurucusunu, Cumhuriyet Halk Partisi ilk liderinin sözlerini anıyoruz. Bununla taban tabana zıt bir eylemde bulunmuş olduğu apaçık bir durumdur, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na bunun yakışmadığı da ortadadır. Bunu izahtan vareste görüyorum, milletimiz bu konudaki kanaatini ortaya koyacaktır” dedi.

Altay ise şu yanıtı verdi:

“Manda ve himaye kabul edilemez’ diye başlayıp bizim büyükelçiler üzerinden yabancı firmalara yaptığımız uyarıyı manda ve himayeye benzetmek absürtlüktür. Ben bir manda ve himaye söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na ‘aptallık etme’ diyen bir ülkenin devlet başkanına gidip onun önünde el pençe durmak manda ve himayedir. 33 askerimizin kanı elinde olan bir liderin kapısında beş dakika ayakta beklemek manda ve himayedir. Yahudi cesaret madalyası almak manda ve himayedir. Soros'la masalarda fotoğraf çektirip boy boy fotoğraf karelerini yayınlamak manda ve himayedir. Kendisiyle yapılan telefon görüşmesini beyzbol sopasıyla yapıp, bunun basına servis edilmesine ses çıkarmamak manda ve himayedir.”

Akbaşoğlu ise “Gerçekten yarası olan gocunur. Biz kendimizden eminiz adımız gibi. Bizim, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin hemen akabinde, bu emperyalist ve siyonistlerin tuzaklarını başlarına geçirerek Barış Pınarı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtlarıyla manda ve himayeyi kabul etmediğimizi, onların başlarına çuval geçirdiğimizi, Türk Bayrağı'nı dünyanın her yerinde dalgalandırdığımızı bütün dünya görüyor da bir tek CHP görmüyor” dedi.

LÜTFÜ TÜRKKAN POLEMİĞİ

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, konuşmasında; “Bingöl'de kötü bir olay yaşandı, keşke yaşanmasaydı. O olaya vesile olan kişinin kimliği ve Sayın Genel Başkanımızla alakalı o zamana kadar yapmış olduğu küfürlü paylaşımları da benden iyi siz biliyorsunuz, bilmeseniz bunu zaten öğrenmeniz de gerekirdi. Böyle bir elim olaya vesile olduğu için Grup Başkan Vekilimiz, mevkidaşımız, sizin de mesai arkadaşınız Sayın Lütfü Türkkan Türk milletinden özür dileyerek görevinden istifa etti” dedi.

MHP Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu, “Türk milletinden dilemedi, Genel Başkanından diledi” deyince Dervişoğlu, “Ne yapalım, asalım mı yani” tepkisini gösterdi.

Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bakınız, beni asıl rahatsız eden şey şu: Böyle bir olay yaşanmış, milletvekili olarak hepimizin üzülmesi gerekirken elimize istifade edebilecek bir siyasi argüman bulduk diye sevinenler. Yani böyle bir olaya sevinmiş olanların Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunuyor olmasından da doğrusunu isterseniz alabildiğine üzüntü duyuyor ve rahatsız oluyorum. Yeteri kadar biz üzüldük ama sevinenler neden sevinmiş olabilir” diye sordu.

Akbaşoğlu ise “Hepimiz şehit torunuyuz ama kimse gelip benim kulağıma ‘senin bacını şöyle şöyle yaparım’ demedi, diyemez; onun ağzını karışlarım! Bunu mu savunuyorsunuz? Bu yakışmıyor, mesele bu; bu ahlaksızlığı savunmak yakışmaz. Eğer birinci gün Sayın Lütfü Türkkan ‘özür dilerim; şehit yakınından, bacısından özür diliyorum, ağzımdan kaçtı, kendime sahip olamadım’ deseydi... Dün Sayın Genel Başkan sahip çıkmadı mı, Sayın Lütfü Türkkan'ın o hakaretlerine olgunluk olarak sahip çıkmadı mı?” dedi.

Dervişoğlu ise “Hiç boş yere uğraşmayın, size benzemeyeceğiz, hiç boş yere uğraşmayın. Çünkü sürekli orada burada konuşuyorsunuz din üzerinden, milliyetçilik üzerinden; bu yumuşak karınlar üzerinden siyaset yapıyorsunuz” karşılığını verdi.