TCDD’de sürgün edilen işçiler: Bizim sürgün edilmemiz İzmir halkının hayatını riske atıyor

AYCAN KARADAĞ

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nın (BTS), TCDD’de çalışan ve aralarında BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol’unun da olduğu 13 üyesi sürgün edildi. İzmir’den ise 8 çalışan farklı yerlere gönderildi. BTS İzmir Şubesi de alınan karara tepki göstererek, yaklaşık bir haftadır Alsancak Tren Garı önünde düzenli eylemlerini sürdürüyor. BirGün olarak sürgün edilen işçiler ve KESK Eş Başkanı Aysun Gezen ile konuştuk. İşçiler, alınan kararın hukuksuz olduğunu ifade ederek, gittikleri her yerde mücadeleye devam edeceklerini belirtti.

ARKADAŞLARIMIZ DOĞRUYU SÖYLEDİĞİ İÇİN CEZALANDIRILIYORLAR

KESK Eş Başkanı Aysun Gezen, sürgünlerin kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, “Arkadaşlarımız hakkında en ufak bir soruşturma yok. Görevlerinde ihlal veya çalışma barışını aksatan bir durum yok. Sürgünler iktidarın yandaş sendikalarla çalışmasının sonucunda ortaya çıkmış sürgünler. Arkadaşlarımız insanların ulaşım hakkına, işçilerin sağlığına sahip çıktıkları için sürgünlere maruz bırakıldılar. Arkadaşlarımız doğruyu söylediği, kamuoyunu bilgilendirdikleri için cezalandırılıyorlar. Aynı zamanda iktidarın sendikal hareketlerimize de bir saldırısı söz konusu. Çünkü AKP iktidarı tüm ülkeyi tek bir ses yapmaya çalışıyor. Farklı sesleri hedef noktasına koyuyorlar. Bu baskılar arkadaşlarımızı yıldırmayacak direnmeye, sendikal mücadeleye ve halkı bilgilendirmeye devam edecekler. İzmir halkının da hem kendi ulaşım hakları için hem de işçi arkadaşlarımızın hakları için ses vermeye davet ediyorum” diye konuştu.

BİZLERİN SESİNİ KISMAYA ÇALIŞIYORLAR

İzmir’den Torbalı’ya sürgün edilen BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol da, “Bu süreç uzun zamandır olan bir süreç. Bize ve KESK’e uzun zamandır bir baskı ve yıldırma politikası uygulanıyordu. Özellikle de belediye seçimlerinden sonra bu baskı iyice arttı. İktidar bir intikam duygusu ile hareket ediyor. Bizim hiçbir soruşturma geçirmemiz ama bu uygulamalara kalmamız bir örnektir. Aynı zamanda bir tasfiye ve kadrolaşma süreci söz konusu. Bizleri tasfiye ederken kendi adamlarını yerleştirerek siyasi bir kadrolaşma oluşturuyorlar. 15 Temmuzdan sonra görevden aldıklarını tekrar göreve getiriyorlar. Bizlerin sesini kısmaya çalışıyorlar. Bizim sendikamız ulaşım kolunun bir lokomotifi ve tek ses çıkartan kurum. Birçok önemli yerin peşkeş çekilmesine ya da kazaların gerçek nedenlerini açıklamamız gibi sebepler sesimizi kısmaya çalışıyorlar. Sürgün edilsek bile oralardan da sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz. Zaten kadro açığı olan alanlarda işten çıkarmalar yapıyorlar. İşe almak istedikleri insanların unvanları yok ve acemiler. Yaptığımız işte en önemli nokta tecrübe. Bu sürgünler trafik kontrol merkezlerinde zafiyet oluşturuyor. İzmir halkının can güvenliği maalesef ki tehlikede. Yeni kazalar olmasın diye İzmir Halkı’nı ses çıkarmaya davet ediyoruz. Benim Torbalı’ya gitmem sendikal mücadelenin sekteye uğramasına yol açar. Biz son aylarda üye sayımızı iki katına katladık. Bundan rahatsız oluyorlar” şeklinde konuştu.

KENDİSİNDEN OLMAYANLARA GÖZDAĞI VERMEK İSTİYORLAR

Tekirdağ’a sürgün edilen Davut Kadiroğlu ise, “Ben 23 yıllık devlet memuruyum. Bugüne kadar sicilimde herhangi bir ceza veya soruşturma bile yok. Bir sabah uyandığımda arkadaşım Çerkezköy’e sürgün edildiğimi söyledi. İdari anlamda hiçbir gerekçe yok. Günümüz siyaseti kendisine karşı olan doğruyu söylemeye inanan insanları istemiyor. Bizde Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikaları üyesi olarak dilimizin döndüğünce iş ve işleyiş ile ilgili he zaman doğruları söylemeye çalıştık. Bu yüzden de sürgün edildik. Bizim için bu kararı verenler bir korku iklimi yaratmaya, bizleri yıldırmaya çalışıyor. Kendisinden olmayanlara gözdağı vermek istiyorlar. Sendika yöneticilerimizin görüşmelerinde verilen cevap şudur; Pandemi dönemindeki koşulların iyileştirmesi için dilekçe vermiştik. Bu dilekçenin sonucu bu karar oldu. Adaletsiz ve hukuksuz bir karar verdiler. Biz mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.

MESLEĞİMİZ ROTASYONASA UYGUN BİR MESLEK DEĞİL

Sivas’a sürgün edilen Ali Kaya da, “Sürgün edilmemizin hiçbir sebebi yok. Bir insanın sürgün edilmesi için herhangi bir suç işlemesi gerekir. Böyle bir durum söz konusu değil. İşimiz önemli ve riskli bir iş. Teknik detayları da yoğun olan bir iş. İzmir’de görev yaptığım 3 sene de hiçbir kazam olmadı. İşimi gayet titizlikle yapıyorum. Ama böyle bir karara maruz bırakıldım. Biz pandemi döneminde alınması gerekenlerle ilgili bir dilekçe verdik. Bundan rahatsız oldular ki bize bu adaletsiz kararı verdiler. O dilekçe bahane oldu. Hak isteyen insanları sürgün ederek bir sindirme politikası uyguluyorlar. Ağırlıklı olarak sendika üyelerine yapılan bir uygulama bu. Ayrıca şunu da belirtmek isterim yaptığımız bu görevde tecrübe çok önemli. Bizim sürgün edilmemiz İzmir halkının hayatını riske atıyor. Rotasyon imkânı olan bir meslek değil. Uygulanan bu adaletsiz kararın yetkililer tarafından görülmesini istiyorum” ifadelerine yer verdi.

Malatya’ya sürgün edilen Ünal Karadağ ise, “38 yıllık demiryolu çalışanıyım. Mesleğimin en tecrübeli elemanlarından biriyim. Trafik Servisi Müdür Yardımcısıyım. Bu uygulama anlatıldığı gibi bir mazerete sığmayacak bir durum Ben zaten İzmir’e geleli 2 yıl oldu. Benim yerime gar da 20 yıldır çalışan bir arkadaşı atadılar. Rotasyon bahanesine sığınmasınlar. Benim işim burada çalışıyor. Ben bu duruma nasıl isyan etmeyeyim” diye konuştu.