Teknolojinin gözleri sensörler

TİMUR AKKURT timur@teknosafari.com

Geçen hafta Almanya’nın Boxberg kasabasına akıllı, hibrit, yarı hibrit araçları test etmek için gittim. Teknolojiye geçmeden önce dikkatimi çeken başka bir şeyden bahsetmek istiyorum. İstanbul’dan Frankfurt’a uçtuktan sonra, Boxberg kasabasına 2 saatlik bir otobüs yolculuğu ile geçtik. Havaalanında kasabaya varana kadar ormandan hiç çıkmadan gittik. Geçekten çok etkileyici ve özendirici. Bizim Belgrad ormanları çocuk parkı gibi kalıyor. İklim olarak bizim de yeşil alanlarımızın bu kadar fazla olması gerekirken biz beton yığınları ile her yeri doldurmuşuz. Bence partiler büyük, süper, şahane bir şey projeleri geliştireceklerine sadece ormanlar oluşturacağız ve betonlaşmayı önleyeceğiz projesi geliştirse yeterli. Kimse bırbır etmesin.

Gelelim sebebi ziyaretimize; Bosch firmasının davetlisi olarak gittiğim deneme sürüşü gerçekten çok istediğim bir deneyimi yapmamı sağladı. Aylardır haberlerini yaptığım otonom araçlar, elektrikli, yarı elektrikli araçları yakından görme şansına sahip oldum. Hatta kullanma fırsatım da oldu. Meşhur Tesla ile orada tanıştık. Neden toplantıyı Bosch yaptı, araç üreticisi değil ki diye düşünenleriniz vardır. Genellikle ülkemizde, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı olarak görmeye alıştığımız bir marka aslında. Aslında öyle değil! Belki araba yapmıyorlar ama araçlarda kullanılan, onların daha verimli çalışmasını sağlayan pek çok sensörü, radarları üreten en önemli üreticilerden bir tanesi. Bunun dışında da mevcut dizel motor teknolojisini de daha verimli hale getirmek için önemli çözümler geliştirmişler. Açıkçası ben de bu kadar detaylı olarak ilk kez öğrendim. Arabamda kullanılan bujilerde logosunu görüyordum. İlk ürettikleri şey de zaten bujiymiş.

Dr. Rolf Bulander yaptığı sunumda önemli bilgiler paylaştı.

>> 2020’de 50 milyar nesnenin birbiriyle haberleşeceği tahmin ediliyor.
>> Dizel motorlar üzerinden yaptıkları çalışmalarla yüzde 10 daha tasarruf sağlanabilecek. Üstelik çok düşük karbonmonoksit salınımı olacakmış.
>> Trafik destek sistemli (60 km hızın altında seyreden trafikler için, yarı otomatik pilotlu) araçlar 2016’da hayata geçecek.
>> Otobanlarda tam otomatik pilotlu araçların 2020’de hayata geçmesi planlanıyor.
>> 2025’te ise gerçekten her yerde kullanılabilecek tam otomatik pilotlu araçları görebileceğiz.

Bu teknolojileri geliştirmek şansla, tesadüfle olmuyor. Öyle “Yerli telefon üretelim, 4G çöplüğü olmayalım 5G’den yürüyelim” mantığı ile ilerlersek açıkçası yolun sonu karanlık. Bosch yıllık gelirinin yüzde 10’unu AR-GE için ayırıyor. Bu da 5 milyar avro demek. Sadece Türkiye’de 3 AR-GE merkezi var, 2 tane daha açılacak. 500’ün üzerinde çalışanla yeni ürünler geliştirmeye devam edecekler. Dünyada 42 bin 700 AR-GE çalışanı var. 94 AR-GE merkezi 28 ülkede kurulmuş. Kendilerine en iyi olmak için hedefler koymuşlar. Örneğin geleceğin teknolojileri için vazgeçilmez olan ‘sensör’ bunların başında geliyor. Dünyanın en önde gelen, sensör üreticilerinden biri olmuş Bosch. Sadece geçen yıl ilk kez sürücü destek sistemleri için 50 milyondan fazla çevresel sensör satılmış. Akıllı otomobil yapmak isteyenler bu araçların olmazsa olmazı sensörü Bosch’tan alıyor. Varmak istediğim konu, bir konuda en iyi olunması, bunun için ciddi bütçeler ayrılması ve eğitime önem verilmesi. Vizyon sahibi liderler ile dünya çapında ses getirecek ürünler geliştirmek, bu ürünlerinin hepsinin de geleceğin teknolojileri konulu olmasını sağlamak hedefimiz olmalı. Geleceği görmek için medyum olmaya gerek yok. Adamlar dünyanın her yerine teknoloji satıyor hem de ormanları kesmeden! Yol yapmakla bu iş olmuyor. Boxberg’e giderken yolun büyük bölümü geliş-gidiş tek şeritti. Devasa otobanlar geçmedik. Aklımda kalan yolun darlığı değil ormanların bolluğu ve bir sensör ile neler yapılabileceği oldu!

NOT:Otonom, elektrikli araçlarla ilgili deneyimlerimi haftaya yazacağım. Tabii bir de bu araçların trafiğe çıkmasıyla yeni trafik kanunları nasıl olacak?