Teknolojinin karanlık yüzü: Silah sesiyle uyanacaksınız!

TİMUR AKKURT - twitter.com/timurakkurt  - timur@teknosafari.com

“Teknolojinin tutsağı değil, efendisi olun.”  

Bundan bir süre önce ‘Oyun oynar gibi savaşacaklar’ başlığı ile bir yazı yazmıştım. Geçtiğimiz hafta çıkan bir iki haber maalesef bu konuda biraz daha yol alındığını ortaya koydu.

Pek çoğumuzun artık ismende olsa aşına olduğumuz IHA yani ‘insansız hava aracı’nı biliyoruz. İşte bu İHA’lar ile ilgili bir ilk daha geçekleşmiş. İnsansız bir hava aracı bir diğer insansız hava aracına seyir halindeyken yakıt ikmali yapmayı başarımış. ‘Şimdilik’ insanların kontrolünde ve kumandasında yapılan bu çalışmaların bir sonraki adımında ne olacağını tahmin etmek çok zor değil. ‘Yapay Zeka’ da bir taraftan gelişmeye devam ediyor. İHA’lar ileride bu donanımada sahip olacaklar. Yani ‘Karar Verecekler’. Bir diğer yandan da  500 Dolar değerinde ki bir 3B yazıcı ile askeri amaçla kullanılabilecek tüfek testleri de yapılmış. Bu konuda ki en büyük sıkıntıları! Bir kaç mermi attıktan sonra yazıcıdan çıkmış bu tüfeğin aksamında zorunlar yaşanmasıymış.

Merak etmeyin artık o sorunda çözülmüş! Uzun süreli seri atışlar yapabiliyormuş. Bireysel silahlanmanın zaten çok kolay olduğu dünyada artık 500 Dolarlık bir yazıcı ve muhtemelen intenetten rahatlıkla bulabileceğimiz ya da satın alabileceğimiz 3B yazıcımıza uygun tabanca, tüfek dosyasını indirip, üretiminde kullanacağımız kartuşları (şimdi içlerinde mürekkep ya da toner olan) alıp evimizde rahatlıkla silahlanabileceğiz. Ne şahane değilmi? Bu gerçekten çok tehlikeli, çok sinir bozucu! Düşünsenize sabah bir silah sesiyle uyanıyorsunuz 15 yaşında ki çocuğunuz evde yazıcıdan bir tabanca basmış sağa sola ateş ediyor. Şimdilik bu iş bu kadar kolay değil ama olacak! Zaten sokakta yürürken, trafikte arabayla giderken, bir alışveriş merkezinde dolaşırken bir sürü silahlı, kim olduğunu, ne iş yaptığını bilmediğimiz, taşıma ruhsatsız sıradan silahlı insanların arasında yeterince ağır risk altında yaşıyorduk. Bu işin sonu gittiği yer gerçekten çok karanlık. Teknolojinin gelişmesini, faydalarını yazmaktan, takip etmekten zevk alan biri olarak işin bu karanlık tarafındaki gelişmeleri yazmaktan da bir o kadar tiksiniyorum.

3 Boyutlu yazıcılar ile ilgili ilk yazımın konusu oysa ki beni gerçekten çok heyecanlandırmıştı. Üstelik ülkemizden gelen güzel bir gelişmeydi. Konu ‘Sabancı Üniversitesin 3B yazıcı ile gerçek insan hücresinden aort damarı yapmayı başardı’ idi. Tıp alanında, insanlık adına çok güzel işler yapılabilir, bu teknoloji çığır açar derken geldiğimiz nokta yine yok olmanın dayanılmaz hafifliğine geldi. İnsan vücudu için yapay olarak üretilemeyen (plastik kalp kapakçığı gibi) aort damarının, üstelik hastanın kendi hücrelerinden üretilmiş 3B yazıcıdan çıkmış olması vücudun bunu reddetme ihtimalini de ortadan kaldırması, projenin benim gözümde boyutunu bir kat daha arttırmıştı. Merak etmeyin bu konuda ki çalışmalar devam ediyor. Bitmiş değil. Sadece para delileri en kolay satılabilir ve çok getirisi olan silah konusuna bu kadar hızlı girmeselerdi iyi olacaktı. Malum onlar elbette bu alanı fark edecekler ve ön saflarda yerlerini alacaklardı. Bu kadar hızlı beklemiyordum. Bir diğer sıkıntıda bu aslında, neden hep yok etmek adına, askeri alanda araştırmalara, geliştirmelere bu kadar çok bütçe ve zaman ayrılıyorken, yapıcı anlamda projelere kısıtlar getiriliyor? Cevabı aslında çok basit! Herkes nedenini de biliyor o yüzden bu konuyu daha fazla uzatmayacağım. Bilen bilir diyelim geçelim.-

Son bölümde, gelecekle ilgili girişte bahsettiğim konunun hayallemesi ile haftayı toparlayalım.
Yapay zekalı artık insanların yönetmediği, kendi kararlarını alığ bunu uygulayabilen uçaklarımız neler yapabilir biraz onu konuşalım.
Yolcu uçağımız uçuş için hazır. İçerisine gerçek insanlar binmişiz bir yere gidiyoruz. Yapay zekası ile yine kendi gibi yapay zekalı kuleye bağlanıp uçuş iznini alarak kendi kendine pist başına giderek uçuşuna başlıyor. Hop yapay zekalı hostes+aşçı artık ne yüklüyse kafasında çıkıyor kordiorda dolaşmaya başlıyor. Ne yerdiniz? Siparişi alan robot hemen oracıkta yemeği hazırlıyor. Bu arada yeri gelmişken İngilizler geçen hafta duyurdu 2017’de kendisiyle tanışacakmışız yapay zekalı, öğrenebilen aşcı robot piyasada olacakmış. Fiyatı şimdilik 50 bin TL civarlarında ama düşer merak etmeyin.

En azından öğrenemeyen içinde yüklü menüleriyle gelecek modelleri olacaktır onlar biraz daha ekonomik olur diye tahmin ediyorum. Neyse yemeği yedik uçmaya devam ediyoruz. Bu arada gittiğimiz yeri söylememiştim. Yolculuk Mars’a. Yol uzun tabi bir depo ile gidemeyiz. Drone benzinci mekikler belli aralıklarla uzayda takılıyorlar. Hareket halinde giden uçağımıza hatasız bir şekilde yanaşarak o zaman ne tür bir yakıt kullanıyorsak ondan yüklüyorlar. Bizde yolculuğumuza devam ediyoruz. Durmak yok molaya gerek yok, malum kaptanlar insan değil ki yorulsunlar. Bizde aralarda yürüyor, egzersiz falan yapıyor, film izliyor oyalanıyoruz. Neyse Mars’a geldik. Uçağımız ya da her ne ile gidiyorsak kendi kendine iniyor. Yolculuk bitiyor.

Şimdi bunun iyi tarafları da var kötü tarafları da. İyi tarafları intihar eğilimli bir pilotun uçağı Alplere çakma ihtimali sıfır. Hatasız ve değişkenlere göre düşünebilen ve hareket edebilen yapay zeka gerçekten mükemmel iş çıkartabilir. Bu beni rahatsız etmez. Dediğim gibi işe iyi taraflarından baktığımızda teknoloji şeker gibi birşey. Ben bu tarafından dolayı teknolojiyi çok seviyorum. Bir de kötü tarafı var ki gerçekten nefret ediyorum. Yok edici tarafı. Bunlar savaş uçakları, robot askerler, hatasız isabet oranları ile insanları yok edebilecek güçlerinin olması. İnsanlık için tehdit olan kötülere karşı çok iş yapar buna da eyvallah diyelim. Sıkıntı bu işin altında yatan para! Bu maden olur, güzel coğrafyan olur, petrol olur. Gücü elinde bulundurma sevdası insanlığı insanlığından çıkartan tek etken. Birde herşeyin yapay zekaya emanet edilme eğilimi işi biraz daha karmaşıklaştırıyor.

Bu konuda pek çok düşünür, bilim adamı endişelerini dile getirdi. Yapay zeka insanlığın sonunu getirecek diyen çok önemli insanlar var. Bu net olarak öngörülemeyen bir konu olduğu için nasıl önlem alınabileceği konusunda da net bir tez yok diyebiliriz. Birde bilgisayar korsanları var. Dijital dünyada savaşların büyük bir kısmı bu alana kayacak. Hatırlasanıza eskiden elektrikler kesildiğinde belli bir bölgede gider, tamir edilir gelirdi. Şimdi öyle mi? Ülkenin elektrik sistemini çökertebiliyorsun. Aynı şekilde robot ordunun bir korsanın eline geçmesi konusunda kim imkansız diyebilir? Adam seni kendi silahınla yok eder, hiç birşey yapamazsın....Neyse bu konuda fark etmişsinizdir saatlerce okuyacağınız şeyler yazabilirim. İnternet diye abartmayalım, Herkese keyifli bir hafta sonu dilerim. Her zamanki gibi atın kendinizi doğaya, hafta içi zaten her yer teknoloji. Eşiniz, sevgiliniz, çocuklarınız, ağaçlar, çiçekler, böcekler hala gerçekken tadını çıkartın.....