YPG’nin geri aldığı Tel Abyad’da yaklaşık bir yıl üç ay süren IŞİD himayesi derin izler bırakmış. IŞİD’in ceza için diktiği kafes hâlâ yerinde dururken, halk özgürlüğün tadını çıkarmaya başlamış

Tel Abyadlılar bir yıllık IŞİD esaretini anlattı: Çok zulüm gördük

ELÇİN YILDIRAL - ESAT MİNAZ

Çoğunluğu Arap ve Türkmen nüfusundan oluşan Tel Abyad’ta konuştuğumuz halk, bir yıl üç ay süren IŞİD himayesi altındaki yaşamı anlattı. Kadınların yüzleri ve ellerini, erkeklerinse ayak bileklerini kapatacak şekilde giyinmek zorunda kaldığını anlatan Tel Abyadlılar, eli açık olan kadınların ellerinin kesildiğini, kent merkezindeki kafes denilen bir yere konularak hapis edildiklerini söylüyor.

SİGARA İÇENLER KAFESE
Görüştüğümüz Arap kökenli Tel Abyadlılardan Muhammed, bu bölgede en çok kullanılan araç olan motosikletleri tamir ederek kazancını sağlıyor. Kentte çatışma başladığında Akçakale’ye geçmişler. Çatışma sona erince kente yeniden geri dönmüşler. IŞİD döneminde neler yaşadıklarını soruyoruz, “Çok zulüm gördük” oluyor ilk cümlesi.

Erkeklerin ayak ve el bileklerini kapatarak giyinmek zorunda kaldıklarını söyleyen Muhammed, sakal kesmenin de yasak olduğunu kaydediyor. Saat 22.00’de sokağa çıkma yasağının başladığını ifade eden Muhammed, o saatten sonra açık dükkânın da olmadığını belirtiyor.

Muhammed, “Kadınlar yüzlerini de örten kıyafet giymek zorundaydı. Eğer bu kurala uyulmuyorsa kadınları veya kadının ailesinden yakın olan erkeklerden birisini kent merkezinde demir parmaklıklardan oluşan bir kafesin içine koyarak birkaç gün burada tutuyorlardı. Kafesin içine konulan kişileri kırbaçlıyorlardı. Bir erkeğin yanında bir kadın olduğunda kadının kim olduğunu soruyorlardı” diyor.

Sigaranın da yasaklar arasında olduğunu kaydeden Muhammed, sigara içenlerin de bu kafese konulup aç ve susuz bekletildiğini kaydediyor. YPG/J’nin kenti himayesine almasının ardından özgürleştiklerini dile getiriyor.

ÖZGÜRLÜK SİMGESİ ŞORT
Elektrik teknikeri Yamen’i evinin bahçesinde eşi ve akrabalarıyla beraber sohbet ederken buluyoruz. Yamen’in üzerindeki elbiseler dikkatimizi çekiyor hemen. Diz üstünde şortu ve tişörtüyle erkeklere gelen özgürlüğün simgesi adeta. Kadınların üzerinde ise yöresel kıyafetleri var. Elleri ve yüzleri açık, eşleri ve akrabalarıyla beraber bahçede oturmanın tadını çıkarıyorlar. Kahve ikram ediyorlar, soluklanıyoruz.

Yamen, fotoğraf çekilmemesi şartıyla yaşananları anlatmayı kabul ediyor. Fotoğraf çekilmek istememelerinin nedenini ise Rakka’da akrabaları olduğu ve fotoğrafları gazetede çıkarsa IŞİD’in akrabalarının kafasını kesebileceğiyle açıklıyor.

Yamen’e önce bir kadınla görüşmek istediğimizi, kadın olarak neler yaşadıklarını kendilerinden dinlemek istediğimizi söylüyoruz. Yamen, eşine isteğimizi dile getirse de eşi biraz çekiniyor ve konuşmak istemediğini söylüyor. Biz de Yamen’den dinliyoruz IŞİD’i ve yaşadıklarını...

‘ÇOK KORKUYORDUK'
“Çok korkuyorduk” diyor Yamen ve anlatıyor; “Çok zulüm vardı, baskı vardı. Kent merkezinde kadın, çocuk, yaşlı demeden kafa kesiyorlardı. Erkeğin kafasını kadının, kadının kafasını erkeğin bedenine koyuyorlardı. Sonra da o kafaları kent merkezinde bulunan süs havuzunun demirlerine asarak sergiliyorlardı. Daha sonra da kafa ve bedenleri yakıyorlardı.”

IŞİD’in kafa keseceği zaman halkı izlemesi için kent merkezine çağırdığını anlatan Yamen, eğer kimse gitmezse zorla götürüldüklerini söylüyor.

Çocukların IŞİD’i gördüğünde korkudan eve kaçtıklarını aktaran Yamen, YPG/J’den kendilerine yönelik herhangi bir baskının olmadığını kaydediyor.

Kentte çatışma çıktığında ailesiyle birlikte Rakka’ya gittiklerini söylüyor Yamen. “IŞİD’in zulmünü yaşayan bir aile neden Rakka’ya gitmek ister ki!” diye aklımızdan geçiyor o an. “Neden Rakka” diye soruyoruz; aldığımız yanıt, “Çatışma çıktığında Akçakale kapısına geldik. Türkiye iki gün sınırdan geçişe izin vermedi. Biz de Rakka’ya gittik” oluyor.

***


IŞİD’in vahşi tuzağı

Düne kadar IŞİD’in merkezi olan Tel Abyad’ta Türkiye’nin Akçakale ilçesiyle sınır YPG komutanlığındayız. YPG komutanı Can Feda, IŞİD’in ne kadar cani olabildiğini tanık olduğu bir olayla anlatıyor… Tel Abyad’ın girişindeki bir evde içi taşla dolu bir tenekenin sırtına bağlandığı çıplak bir kadın gördüklerini söyleyen Can Feda, kadının ellerinin arkadan bağlı olduğunu, kadın çırpındığı vakit tenekeden silah sesine benzer bir ses çıktığını böylece içeride biri varmış gibi bir izlenim yaratmaya çalıştıklarını belirtiyor. Bunun bir tuzak olduğunu ve IŞİD’in evin etrafını mayınla döşediğini fark ettiklerini aktaran Feda, evden uzaklaştıktan hemen sonra IŞİD’in, mayınları patlattığını ve kadının ağır yaralandığını belirtiyor. Kadının üzerini örterek, YPJ kadın savaşçıların, ağır yaralı kadını Serakaniye’de bir hastaneye götürdüğünü kaydeden Feda, kadının hastanede yaşamını yitirdiğini söylüyor.

IŞİD, depoları cezaevine dönüştürmüş!