2015 yılında düzenlenen ve bin 193 öğrencinin olduğu TEOG’daki şaibe iddialarını dile getiren Eğitim Uzmanı Ali Taştan’a verilen ceza AYM’ye takıldı. Yüksek Mahkeme, Taştan’ın, “Sınav çetesi” ifadesiyle organize usulsüzlüğe dikkati çektiğini belirterek cezalandırılması ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti

TEOG eleştirisine ceza, AYM’ye takıldı: 'Sınav çetesi’ denilerek usulsüzlüğe dikkat çekildi

BİRGÜN/ ANKARA

Anayasa Mahkemesi, 2014-2015 eğitim öğretim yılında uygulanan ve bin 193 öğrencinin birinci olduğu TEOG’a yönelik şaibe iddialarını dile getiren Eğitim Uzmanı Ali Taştan’ın ifadelerinden dolayı cezalandırılmasını ifade özgürlüğü ihlali saydı.

Öğrencilerin ortaokuldan liseye geçişini düzenleyen TEOG sınavı, ilk kez 2013-2014 eğitim öğretim yılında uygulandı. İki basamaklı gerçekleştirilen TEOG’un 2013-2014 dönemi yerleştirme sonuçlarına göre, sınava giren 1 milyon 290 bin öğrenciden 10 öğrenci tüm soruları doğru yanıtlayarak birinci oldu. 2014-2015 yılında uygulanan ve 1 milyon 287 bin öğrencinin girdiği TEOG’da ise birinci sayısı bin 193’ yükseldi.

SINAV ÇETESİ

TEOG’da binlerce öğrencinin birinci olması, şaibe iddialarını da beraberinde getirdi. Eğitim Uzmanı Ali Taştan, Temmuz 2015’te Karşı isimli gazeteye verdiği röportajda şaibe iddialarının altını çizdi. Taştan, yaşananların teog-elestirisine-ceza-aym-ye-takildi-sinav-cetesi-denilerek-usulsuzluge-dikkat-cekildi-705706-1.altında, “Yeni bir sınav çetesi yapılanmasının” yattığını öne sürdü. Sınavları hazırlayan daire başkanlığının başında hiç öğretmenlik yapmamış ve yayınevi kökenli birinin getirildiğini ifade eden Taştan, soruların kimlere hazırlatıldığı konusunda ciddi şüpheler olduğunu söyledi.

CEZALANDIRILDI

MEB, Taştan’ın ifadelerinin ardından bir tekzip metni yayımladı. Metinde, TEOG’a ilişkin ifadelerin, “Tümüyle yalan ve iftira” olduğu savunuldu. Taştan hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Ankara 32’ncsi Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, Taştan’ın ifadeleri nedeniyle 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezasına çarptırılması ile sonuçlanırken hükmün açıklanması geri bırakıldı.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ

Taştan, karara ilişkin AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. Yüksek Mahkeme, Taştan’ın ifadeleri nedeniyle cezalandırılması ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. Taştan’ın gazete röportajında kullandığı, “Yeni bir sınav çetesi” ifadesinin organize bir usulsüzlüğe dikkati çekme amacı taşıdığını belirten AYM, yeniden yargılama ve ifade özgürlüğü ihlalinin kaldırılması için kararı Ankara 32’nci Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini istedi.

KARAR HEM SENDİKACILAR HEM GAZETECİLER ÖNEMLİ

Avukat Doğan Erkan ise şu açıklamayı yaptı:

"Müvekkilimiz, bir gazetecinin kendisiyle yaptığı röportajda, bir eğitim sendikası yöneticisi olması hasebiyle, sendikacı kimliğiyle, 2014-2015 yılında yapılan TEOG sınavında usulsüzlükler olduğunu dile getirerek soru kipinde 'devlet içinde yeni çeteler mi var' ifadelerini kullanmıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı önce bu haberi tekzip etmiş, ardından müvekkilimiz hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Adil olmayan bir yargılama sonucunda müvekkilimize hapis cezası verilmiş ve hükmün açıklaması ertelenmişti.

Biz de dönemin Birleşik Kamu-İş avukatı olarak Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak hem ifade özgürlüğü hakkının ihlalinin tespitini, hem de yeniden yargılama kararı verilmesini istemiştik.

Anayasa Mahkemesi iki talebimizi de kabul ederek ifade ve düşünce özgürlüğü lehinde emsal bir karar daha verdi.

Karar hem sendikacılar, hem gazeteciler açısından önemli.

Kararı unsurlarıyla birlikte özetlemek ve önemli unsurlarını göstermek gerekirse;

>> Haberin kamuoyunun çıkarlarını ilgilendirmesi,

>> Sendikacı kimliğiyle faaliyet alanında bulunan tartışmalara ilişkin iddialarda bulunma hakkı,

>> Kamu görevlilerinin açıklanan düşüncenin ağır, sert ve keskin ifadelerle dile getirilmesine katlanması gerektiği,

>> Ağır eleştiriler somut bağlamlara dayanmaktaysa içeriğinde kışkırtıcı ifadeler bulunabileceği (bu bağlamda devlet içinde çete/çeteler bulunduğu iddia edilebilir bulunmuştur.)

Bu unsurları barındıran düşünceyi açıklama hürriyetinin demokratik bir toplumda cezalandırılamayacağı değerlendirmeleri ve gerekçeleri benzer durumlara da yön gösterecek nitelikte."