Ekonomi yönetiminin kararlarının maliyeti Hazine’ye değil bu kez bankalara binecek. Yurttaş yüksek faiz ile heveslenecek. İktidarın önceliği hayat pahalılığından bunalanların tepkisini 14 Mayıs’a kadar dindirmek.

Tepki dindirme planı
Fotoğraf: Depo Photos

Ekonomi Servisi

Seçim yaklaştıkça ekonomi yönetiminden birbiri ardına yeni açıklamalar ve düzenlemeler gelmeye devam ediyor. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Merkez Bankas'ının ‘ikili kur uygulaması’ ve ‘KKM faizlerini serbest bırakılmasının’ ne anlama geldiğini değerlendirdi.

1 TEMEL NEDEN: DÖVİZ KITLIĞI

Öncelikle dövize yönelik dolambaçlı önlemler alınmasının temel nedeni, ülkedeki döviz kıtlığı. 2022 yılı tüm ‘ihracatta rekor’ söylemlerine karşı 110 milyar dolar dış ticaret açığıyla kapandı. Cari açığın da 45-47 milyar dolar ile yılı kapatmış olduğu tahmin ediliyor. 2022 başlarında gündeme gelen ‘cari fazla, Çin modeli’ gibi iddiaların iflas ettiği açıkça görülüyor. Bu hedefler dört nedenle başarılamadı: Birincisi, dövizi başıboş bıraktığınız zaman hem rezervleriniz boşalır, hem de geçirgenlik etkisiyle enflasyon patlar.

İkincisi, AKP’nin ilk 10 yılında küresel koşulların da etkisiyle sermaye girişleri hızlanmış, TL reel anlamda değer kazanmış, yerli ara mallar sanayi yıpranmış, ihracatta girdi bağımlılığı artmıştı. Üçüncüsü, Türkiye’nin ihracat deseni büyük ölçüde düşük emeğe dayalı, katma değeri düşük, ağırlıkla orta-yüksek ve orta-düşük teknolojili imalat sanayi ürünlerinde oluşuyor. Sadece kur etkisiyle, teknolojik bir sıçrama yapmadan ihracat gelirleri kolay artırılamıyor.

Dördüncüsü, Türkiye’nin bir numaralı ihracat pazarı AB’de ekonomik durgunluk yaşanması da talebi kıstı. Zaten 2022’de ihracattaki yüzde 12,9 oranındaki artış büyük ölçüde küresel enflasyonun yüzde 10 civarında seyretmesinden kaynaklandı, ihracatta reel artış çok sınırlı kaldı. Geçmişte Türkiye ekonomisi daha da yüksek cari açıklar vermişti. Gelgelelim o dönemlerde hem Türkiye’nin kredibilitesi daha yüksek, borçlanması görece kolaydı. Hem de borçlanma maliyetleri düşük faizler nedeniyle daha da makuldü. Hazine’nin yılbaşında 2,5 milyar doları ancak yüzde 9,75 faizle borçlanabilmesi finansal koşulların ne denli sıkıştığının açık kanıtı.

2 ENFLASYONU KONTROLDE TUTMA

Seçime yaklaşırken ekonomi yönetiminin birinci önceliği dövizi sabitleyerek enflasyonu kontrol altında tutma, böylelikle hayat pahalılığından bunalan yurttaşların tepkilerini 14 Mayıs’a kadar dindirmek gibi görünüyor. Döviz tutan şirketlerin TL kredi kullanamaması, yurtdışına döviz transferinin sınırlanması, döviz borcu bulunanların dahi bankalardan aldığı krediyle döviz alamaması, hepsinden önemlisi ihracat gelirlerinin yüzde 40’ının Merkez Bankası’na devri gibi çok girift uygulamalarla döviz artışları sınırlanabildi. Tabii bu arada arka kapıdan döviz satışlarıyla swap hariç net rezervler en son -45,2 milyar dolara kadar indi.

3 YAKINAN İHRACATÇILAR VE KKM SAHİPLERİ

Ancak bu durumda iki şikâyetçi ortaya çıktı. Birincisi, kur artışının özellikle üretici enflasyonundan daha düşük kalması sonucu kâr marjlarının daralmasından yakınan ihracatçılar. İkincisi de, kur korumalı mevduat uygulamasıyla döviz mevduatlarını TL’ye geçiren veya döviz yerine doğrudan TL mevduata yönelen, kur artışlarının sınırlı kalması nedeniyle bu enstrümanın getirisinin diğer yatırım seçeneklerinin altında seyretmesinden hoşnutsuz tasarruf sahipleri. Birinciler için şimdilik, yüzde 2 oranında ‘dövize dönüşüm desteği’ adı altında bir ödeme yapılacağı açıklandı. Ben şimdilik bu sus payını ‘katlı kur’ olarak nitelemiyorum. Bu adımı daha çok ihracatta vergi iadesine benzetiyorum. Bu ödeme 2022 başından bu yana TL’nin reel değerlenmesine telafi etmese de 2021’e göre hala paramız değersiz bir noktada. O nedenle ihracatçıların kur şikâyetleri çok gerçekçi görünmüyor. İkinciler yani KKM’de parasına park edenler için ise bankaların faizinin 3 puan üzerinde, son verilere göre yüzde 12’de sınırlanan bu faiz ödemeleri serbest bırakıyor. Son 4 haftada kurumsallar ağırlıklı döviz tevdiat hesaplarında 6,5 milyar dolar bir artış olmuştu. Borsa da rekor üzerine rekor kırmıştı. Kasımdan bu yana KKM hesapları 1,47 trilyon TL’den 1,37 trilyon TL’ye gerilmiş, 100 milyar TL’lik bir çözülme gözlenmişti. Bu faiz ödemeleri serbest bırakılıyor. Borsada bankacılık hisseleri ağırlıklı düşüş bu uygulamanın bankaların çok işine gelmediğini gösteriyor. Döviz kuru yavaş hareket ederse bankalar yüzde 12’de sınırlanan oldukça yüksek bir faiz ödeyecekler. Döviz kurunun sıçraması halinde ise yine aynı ödemeyi yapacaklar Hazine’nin yükü azalacak.

Ancak şunu unutmayalım, KKM’nin başladığı 2022 yılından bu yana bankalar enflasyonun çok altında düşük maliyetli mevduat toplamışlar, bu sayede müthiş kârlar elde etmişlerdi. Olsa olsa ekonomi yönetiminin bu kârların bir kısmını seçim ulufesi olarak kestiğinden söz edilebilir.