Hiçbi şey öğrenemedim hocam. İmkân olmadığı sürece bi hayalin de olamıyo... Rabbimden tek dileğim hayırlı ölüm nasip etsin. Ben para istemiyom, pul istemiyom, ev istemiyom...

‘Torbacı’ genç Salih: Rabbimden hayırlı ölüm istiyom*

Prof. Dr. Necmi ERDOĞAN
Yazı Dizisi: Günümüzde Yoksulluk Halleri, Mülakatlar ve Notlar

Salih 23 yaşında. Doğma büyüme Altındağlı. Sokaklarda büyümüş ve halen de bir evi yok; nereyi bulursa orada yatıyor. Yüzünde uzun bir bıçak yarası var. Onunla tanıştığımda bu bıçak yarası ruhunda başka bir “yara” açıyordu. “Mahallenin abisi”, bir Afgan’a gönderdiği paranın gasbedilmesi olayının sorumlusu olduğu zannıyla onu ulakla yüzleştirirken, ulağın gaspçının yüzünde yara olduğunu söylemesi üzerine gözyaşlarına boğuldu. Ağlaya ağlaya kendilerini besleyen abiye bunu yapmayı asla düşünmeyeceğini anlatmaya çalıştı. Gaspın cezasının ne olduğunu çok iyi biliyordu. (Sonunda öz abisinin de yüzünde benzer bir yara olduğu anlaşıldı!) Salih’in hikâyesi, Yılmaz Güney’in Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz’da (ve kısmen Duvar’da) anlattığı hikâyelerin hemen hemen aynen devam ettiğini gösteriyor. Zaten ezilenlerin tarihi déjà vu’nun, ‘o zaman da, bu zaman da aynı’nın tarihi değil mi… Ama hemen eklemek gerekiyor ki, Güney’in anlatısında Altındağlı lümpen proleter çocuklarla ‘teğet’ de olsa yan yana yaşayan devrimciler Salih’in hikâyesinde yoklar. Ve fakat onların sesleri, sarhoş sarhoş duvara “Tek yol devrim” yazmaya girişmişken boya bittiği için sadece “Tek” yazabilen ‘mahallenin abisi’nin sesinde istisnai de olsa hala yankısını buluyor.

Annen baban n’apıyolar? Yaşıyolar mı?

Yaşıyolar. Benim anam ayrı, babam ayrı. Yedi gardeşiz. Sahip çıkanımız yok bizim… Ben yaklaşık 14 senedir görüşmüyom hocam. Ben dokuz yaşından belli sokaktayım.

Niye sokakta?

İki tane gardeşim gucağımda öldü.

Niye?

Birisini babam öldürdü.

Öyle mi?

Sarhoştu. Birisi de şu kavşakta (Dışkapı kavşağını kastediyor) bize selpak sattıracaklar diye gucağımda öldü. Otobüsün altında galdı işte. O günden belli bütün maddeye düştüm. Aileden goptum. Dövdüler, sövdüler. Sattım, uyuşturucu sattım. Ama açtım yani aç. Açtık…

Okula gittin mi sen?

Ben ikinci sınıf terkim hocam.

Peki n’aptın? Sokakta mendil sattık dedin.

Mendil sattık. Sonra uyuşturucu ortamına düştük hocam. Böyle ağbi dediklerimin, namussuzların eline düştük hocam, torbacıydık.

Kaç yaşında başladın ona?

Uyuşturucuya ben 10 yaşında başladım.

Epey bi zaman sattın yani?

Epey zaman… Yaklaşık 3-4 sene burda sattım. Sonra alındım hocam. Yakaladılar. Çocuk evinde yattım, cezaevinde. Ordan büyük yere geçtim. 5 sene 17 gün yattım işte hocam. Çıktım, ben sokaktayım hocam hâlâ… Bi gelirim yok. Kendi ayaklarımın üzerinde dururum. Garnım açsa girerim birinden isterim. Utanmam, isterim. Varsa var, yoksa yok. Yokun Allah’ı yok hocam.

Cezaevi nasıldı?

Ya cezaevi nasıldı hocam, biliyo musun? Dışarı nasılsa orası da öyle ya. Garibanlık, yoksulluk… Devlet bakıyo. Gardiyanlar adamı var ya, öldürüyo… Orda var ya… Çekiyon var ya, harbi çekiyon…

N’apıyolardı?

Ya bi hata yapsan şiddet ya. 20 tane gardiyan senin üstünden geçiyo hocam… İşte geçen gün teklif geldi, reddettim.

Neyi?

Satma… Eroin. Reddettim ben, tövbeliyim.

Peki çıktıktan sonra n’aptın? Cezaevinden çıktıktan sonra?

Çıktıktan sonra mahalledeyim işte…

Bi iş yaptın mı çıktıktan sonra?

Hocam ben çocukluğumdan belli bi yaşayamadım ki. Hiçbi şey öğrenemedim hocam. Düşünsene hocam dokuz yaşında her şeyini gaybediyon, tek başına şurda… Sürünüyom hocam, acı üstüne acı…

Peki bundan sonra n’apmayı düşünüyon? Var mı bişi?

Hocam sana bi şi söylim mi? Ya bi imkân olmadığı sürece bi hayalin de olamıyo ki hocam.

Hiçbi hayalin yok mu?

Hiçbi hayalim yok hocam.

Şöyle yattın uzandın bi yere… Ne düşünüyon? Aklından ne geçiyo?

Aklımdan tek geçen… Rabbimin bana hayırlı ölüm nasip etmesi. (Bu arada, bakkalın ona yaptığı “ekmek arası”nı getirince bana soruyor:) Garnın aç mı hocam?

Yok yok, çok sağol… Ölüm diyosun aklımdan geçen?

Hayırlı ölüm istiyom, evet.

Hiç şöyle güzel bişi olsa… Hiçbi şey yok?

Hocam Allah kahretsin hepsini! Varlığını da yokluğunu da. Allah hepsini kahretsin.

Fakirlik nasıl bi şey?

Çok kötü bi şey hocam çok. Çok kötü… Rabbim kimseyi sınamasın ya. Herkeşin… Ya, dilerim ki Allah’tan herkeş galbinin ekmeğini yer hocam.

Peki niye fakir oluyo insanlar? Nedeni ne yani bu fakirliğin?

Nedeni ney biliyon mu hocam? İnan Allah’ına ben de bilmiyom hocam. Gerçekten bilmiyom. Bak şu an üstüme bi iftira göz göre göre… Ya bu nası bi duygu…

Kötü hissettin tabi kendini. Yok, sen yapmış olsan öyle konuşmazsın zaten.

(Ağlamaklı oluyor) Bıktım ya… Hocam bu ilk değil ya, ilk değil. Neleri çıkıyo ya… Hocam, (yüzündeki bıçak izini kastederek) hele bi tane de izim var ya… (Ağlıyor)

Peki hiç şöyle olursa güzel bi hayatım olur… Böyle bi umudun yok yani?

Fakirin hayali ne ki hocam? Bi hayali var garnı doysun, bi sığınacak yer… Başka da bi şey istemiyo ki Allah’tan. Ölümünü bekliyo işte… Rabbimden tek dileğim hayırlı ölüm nasip etsin. Ben para istemiyom, pul istemiyom, ev istemiyom...

Ama sen yani daha çok gençsin ya!

Yaşamak istemiyom hocam. Görmüyo musun ya canlı canlı, bi iftira atılıyo… Nasıl bi duygu biliyon mu hocam? Çok kötü bi duygu hocam ya.

Yaralar tabi insanı. Zaten yaralısın da, belli yani o… Zenginler nasıl zengin oluyo?

Zenginler… Bazıları çok akıllı, bazıları çok sahtekâr, bazıları da çok çalan bi insanlar… Ben çocuk yaşımda cezaevinde sadece seyrettiğime rağmen bi kelimesini yakaladım. Çok çalan bi insan bizim koltuğumuzda oturuyo şu an. Yüzüne de söylerim isterse bana yıllar, müebbet versin.

Neyini yakaladın da öyle düşündün?

Çelişkisini yakaladım.

Ne, çelişkisi neydi?

Ne o, işte ne konferans diyolar ya, halka gonuşma…

Miting.

Evet, mitingde yakaladıydım.

Ne dedi?

Boşver hocam ya…

Nerde çelişki gördün diye merak ettim de, o yüzden.

Yardımcısı işte geldi gulağına fısıldadı, dudaklarından anladım ya. Şu gonuşmayı yapmayın diye…

Peki memleketi yönetenlere ne diyon? Biraz önce dedin zaten de…

Şimdi şöyle bişi söylim. Ya işte dediğim gibi. Keşke idam etse cumhurbaşkanımız da… Melih Gökçek çok çalıyodu, baya bi çaldı. Mansur Yavaş güzel yönetiyo ya şu an. Melih Gökçek’in zamanında da sokaktaydım ben, Mansur Yavaş’ın da. Ben Melih Gökçek’in zamanında çok aç kaldım, Mansur Yavaş’ın zamanında tokuz, doyuruyo yani, bakıyo…

Anladım. Sen oy kullandın mı hiç?

Gullandım hocam.

Kime verdin?

Ben CHP’ye verdim hocam. HDP’ye, AK Parti’ye vermek istemiyom.

Şimdi gene CHP’ye mi vercen?

Ya doğrusunu söylim, boş atacam.

Niye?

Adalet yok ki hocam ya. Adalet nerde hadi söyle bana?

Zenginlere dönelim, nasıl zengin oluyolar sana göre?

Kimisi kurnaz olduğundan dolayı, kimisi emek verdiğinden dolayı, kimisi çaldığından dolayı, bi şekilde zengin oluyolar hocam. Ama olan emin ol ki garibana oluyo hocam. Gerçekten bak, garibandan çalıp zengin oluyolar hocam. Yav hocam, sence şu ülkede adalet var mı ya Allah için ya? Adalet nerde ya? Ben devlete yalvarıyom ya, dedim ki ben bu maddeyi içerken beni hastaneye yatırın, yatırın ya Allah rızası için bakın ya! Bedava hastane. Diyo ki Tayyip Erdoğan, Başkanımız, biz diyo böyle diyo bi yer açtık diyo. Belediye başkanımız diyo böyle bi imkân sunuyo diyo. E bi gidiyom hocam imkândan yararlanamıyom…

Yıllar önce mendil satan bi kızla konuşmuştum, ışıklarda vs. Diyodu ki, “çocuk varsa o arabaya gitmiyorum, o çocukların karşısında kendimi ezik hissetmeyeyim diye”.

Evet hocam o bende de vardı.

Öyle yapar mıydın sen de?

Kıskanırdım ya hocam. Şöyle bişi var, çocuk, yanında annesi var, babası var. Hatta örnek verim, parkta mutlu şekilde piknik yapıyolar. Bunu tabi ki istersin... Millet, televizyonda bakıyosun havuzlarda, denizlerde mutlu şekilde… Ama sen yapamıyon hocam. Senin elinde o imkân yok hocam. Yapamıyon…

Peki sen çok gençsin, kız arkadaşın filan oluyodur?

Hocam çok teklif geldi de… Gariban bi insansın, olmuyo. Örnek veriyim evlendin, çoluğun oldu çocuğun oldu bakacak gücüm yok ki hocam. Şurda bi iş istiyom, sicil kaydım bozuk, işe almıyolar. E hocam ben napim hocam ya? Napim? Devlete gidiyosun derdini anlatıyosun, şuraya git diyo, oraya gidiyon o oraya git diyo… 100 TL alıyon ya hocam, senden 1000 TL garşılığında geri alıyo. Böyle bişi hayat.

Sen hiç yardım aldın mı devletten?

Hiçbi şey almadım. Devlet benden almıştır gençliğimi ama ben… Devletten yardım almadım…

Evlenmek gibi filan bi şey yok hiç kafanda yani?

Hocam ben çektim, onlar çekmesin ya. Benim çocuğum olsa… Yani, istemiyom hocam ya.

Ha çocuk istemiyon?

Ya hocam ben nasıl bakiyim? Baba bana şu pisikleti al dese ben de para olmayınca bana öyle bi goyar ki. Nası alim hocam ya nası olsun? Sen söyle… Kız arkadaşın oluyo, bi çiçek almak istiyon. Bi çiçek olmuş 50 Lira, cebimde para yok. Yerin dibine giriyom. O yüzden teklifler geliyo reddediyom…

Peki mahalle eskisine göre değişti mi? Sen buraları bilirsin.

Hocam mahalle öyle bi şey oldu ki... Töbe haşa Rabbime gurban olim, Rabbimin yoluna öliyim. İnsanlar artık şöyle bi şey oldu, 2022 çağındayık hocam, insanlar artık, töbe haşa Rabbime değil de, paraya tapıyo ya.

Mahallede de mi öyle, herkes?

Evet evet, herkeşler.

Fakir fukara da mı tapıyo?

Evet hocam hepsi. Önceden paylaşım vardı hocam. Şurdan gelirdi sana bi tabak yemek, ordan gelirdi sana bi bardak çay, ordan gelirdi sana zıgara içiysen zıgara. Şimdi yok hocam ya, … Abi (Mahallenin abisi) gibi insanlar yok, Allah razı olsun daha yeni garnımı doyurdu. O ne gadar güzel bi şey ya…

Polislerle aranız nasıl?

Hocam sana yemin ederim. Bak istersen bi gün senle… bi gizli çekim yapalım mı? Hocam öyle bi şey yapıyolar ki.

N’apıyolar?

Diz kapakları var ya, diz kapaklarına vuruyolar hocam.

Öyle mi?

Hocam biz burda erkek erkeğeyiz. Ben sana bacağımda bi şey gösterebilir miyim?

Tabi tabi, göster göster. Ne var bacağında ya?

Sakat olma ihtimalim de varmış. (Acı çekerek pantolonunu çıkarmaya çalışıyor)

Ha, öyle mi? Sen daha indiremiyon bile ya.

(Dizinin arkasını gösteriyor) Hocam diz kapak arkası gurşun ödemi.

Kimin kurşunu?

Devletimizin diyelim hocam.

Peki pansuman nasıl oldu?

Pansuman… Bizi seven ağbimiz var sağolsun. Ona temizlettim, sargı bezi var hocam, o yaptı.

Peki nasıl oldu bu kurşun yarası?

Hocam nası biliyon mu? Adaletsiz bi şekilde, suçsuz günahsız yere gelip sana vuruyo. (Acıyla inliyor) Ahh… Sana vuruyo hocam. Sen de buna garşı çıkınca, öyle bi şiddetli dayah yiyosun ki hocam. Ellerinden kaçıyon, yalvarıyon, kaçarken sıkıyolar hocam.

Ha, kaçarken sıktılar?

Bunun ses kaydını alın hocam.

Aldım aldım, alıyorum şimdi.

Gaçarken sıkıveriyolar hocam. Ya hocam, ya ne diyim ben ya…

Peki ne düşünüyon mesela polis öyle yapınca?

Ya ne düşüniyim ya. Hakkımı helal etmiyom hocam. Rabbime havale ediyom. Elimden de bi şey…

Ama herkes Allah’a havale ediyo bu işleri, ne olacak? Böyle olur mu?

Nasıl bi şey biliyon mu? Ya köpek köpeğe havlıyo ama ıstırmıyo, ıstırmıyo hocam. Devleti devlete mi şikayet edim? Ne gelir ya… Seni alıyo hocam böyle madde bağımlısısın, sekiz on tane madde bağımlısını alıyo, şurda Hıdırlık var, boş arazi… oraya götürüyo, sopaynan dizlerini gırıyolar, bırakıyolar. Torbacı yakalıyolar orda mesela, karakolda köfte ekmeği geliyo…

Torbacının?

Hı hı. Ayran geliyo. Bi saat sonra serbest galıyo.

Torbacı serbest, kullanan…

Hı hı, böyle hocam, böyle… O gadar bunalım içersindeyim ki. Şu an 170 TL ilac alacak param yok. Devlet hani bana yardım ediyodu hocam? İlacımı vermiyo ya. Acı çekiyum hocam, geceleri uyuyamıyom.

Tamam eyvallah, seni yordum, çok sağ ol. Ağzına sağlık.

*Yapılan görüşmeler konuşma diliyle yazılmıştır.