Yaşar Kemal’e kütüphanede kalması için bir oda verilir. Gündüzleri işi gereği, akşamları ve geceleri ev olarak kütüphanede kalır. Bu durum okuma ve yazma sürecinde onu olumlu yönde motive eder

Torosların kütüphanecisi

AYDIN İLERİ * - @aydinileri

Yazının başlığı sizi yanıltmasın sevgili okur. Yazar, Yaşar Kemal’in edebi hayatının dönüm noktası bir kütüphanedir. O kütüphanede okurların bilmesi gereken bir çalışma macerası vardır. Usta bir yazar olmadan önce çalıştığı birçok iş olmasına rağmen bizi ilgilendiren üstadın kütüphanedeki önemli mesaisidir. Yazar kimliği ile kütüphanecilerin kadim dostu olması bir yana, Yaşar Kemal meslektaşımızdır.
Bu yazıda usta yazarımızla yolumuz kütüphanede, kitaplarla kesişecektir.

Yaşar Kemal’in ortaokul sıralarındayken halk yazınına duyduğu ilgi onu folklor derlemeleri yapmaya yöneltmiştir. Gençlik döneminde şiirleri Adana Halkevi’nin yayını olan “Görüşler Dergisi”nde yayımlanır. Ortaokulun son sınıfındayken okulu bırakmak zorunda kalır.  Çocuk yaşta cezaevine girer. On yedi-on sekiz yaşlarında cezaevinden çıkar. Solcu olarak tanındığından iş bulması kolay değildir. Dönemin Adana Halkevi Başkanı Dr. Kemal Satır’a gider. Adana’da otuz bin ciltlik kitap koleksiyonu olan Ramazanoğlu Kütüphanesi vardır, o dönemde çok yoğun bir kullanımı yoktur. Kütüphanede çalışması için ona bir memuriyet kadrosu verilir. Birkaç yıl kütüphanede çalışır. Kütüphanede çalıştığı süre Yaşar Kemal için çok verimli geçer. Kütüphanenin sessizliğinden ve zengin kitap kaynaklarından yararlanarak durmadan edebi okumalar yapar. Homeros’u da ilk kez bu kütüphanede keşfeder. Eski Yunan klasiklerinin çoğunu bu kütüphanede okur. İki üç yıl dur durak demeden okur. Kütüphanede çalışma süresi, Yaşar Kemal için bir edebiyat okulu olur. O günlerde kütüphanenin yoğun kullanılmaması onun için bir şanstır. İş mesaisi dışında Yaşar Kemal’e kütüphanede kalması için bir oda verilir. Gündüzleri işi gereği, akşamları ve geceleri ev olarak kütüphanede kalır. Bu durum okuma ve yazma sürecinde onu olumlu yönde motive eder. Bıkmadan usanmadan sabahlara kadar okur. Amacı 30 bin kitaplık kütüphanenin önemli bir bölümünü hızla okumaktır. Bu süreç askere gidene kadar verimli bir şekilde devam eder.

Yazar Orhan Kemal ile tanışma hikâyesi kütüphane sayesindedir. Kütüphanede görev yaptığı yıllarda, yazar Orhan Kemal kütüphaneye okuyucu olarak gelir ve iki usta yazar bu vesileyle kütüphanede tanışır, dost olur.

1943 yılında Orhan Kemal Bursa Cezaevi’nden tahliye olup memleketi Adana’ya döner.  Günlerden bir gün yolu Ramazanoğlu Kütüphanesine düşer. Kütüphaneden “Goriot Baba” kitabını ödünç almak ister. Kütüphanede dışarıya ödünç verilmeyen edebi eserlerdendir istediği kitap. Yaşar Kemal inisiyatif kullanarak Orhan Kemal’e on beş günlüğüne kitabı ödünç verir. Orhan Kemal 12 yaş büyüktür ama aralarındaki yaş farkı dostluklarına engel olmaz. Yaşar Kemal, Orhan Kemal’i yazdığı eserlerinden iyi tanır ve onun hayranıdır. Sıkı ve uzun sürecek bir dostluk o gün kütüphanede başlar. Yaşar Kemal hikâyelerini yazdıkça Orhan Kemal’e okutur. Kimi zaman dolaşa dolaşa yüksek sesle okur, usta yazardan yazdıklarına dair görüşler alır. Önerileri doğrultusunda düzeltmeler yaparak yazmaya devam eder.

Okuduklarından, yaşadıklarından ve gözlemlediklerinden edebi olarak beslenmiş olan Yaşar Kemal ilk hikâyesi “Pis Hikaye”yi 1946 yılında Kayseri’de askerlik yaparken yazar. Ve sonrasındaki yazın macerası çok uzundur burada yazmakla bitmez. Biz kütüphane ve kitaplar üzerinden yazımıza devam edelim.

2007 yılında,  Çukurova Üniversitesi tarafından Yaşar Kemal’e Fahri Doktora verildiği törende, Yaşar Kemal kütüphanede çalışma sürecinin kendi yazarlık yaşamındaki önemini şöyle anlatır; “O kitaplıkta çok okudum, birkaç yıl boyunca sürekli okudum orada. Çok da büyük yazar olduğumu sanmıyorum ve söylemiyorum zaten. Eğer biraz biraz yazmasını öğrendiysem Ramazanoğlu Kitaplığı sayesindedir.”

2012 yılında ulusal bir gazeteye verdiği röportajda yazmaya başlama serüvenine dair bir dönüm noktası olan kütüphane ile karşılaşmasının önemini şöyle vurgulamıştır; “Eğer modern edebiyatla karşılaşmasaydım - ki karşılaşmam tesadüftür - bir destancı olurdum. On altı ya da on yedi yaşlarımda folklor derlemelerine başladım. Bir de tekerlemeler, destanlar, masallar derledim. Okulu bırakınca Adana’da Ramazanoğlu Kütüphanesi’nde çalışmaya başladım, ha bire okudum. Biz Cumhuriyet sanatçıları, Tercüme Bürosu’nun çevirdiği dünya klasikleriyle yetiştik. Tercüme Bürosu’ndan gelen kitapları okuyordum, klasikleri, dünya romanlarını, tarih kitaplarını okuyordum. Benim ustalarım, benim toprağımın sözlü edebiyatıdır. Stendhal, Tolstoy, Gogol, Dickens da benim kaynaklarımdır. Bir romancı Faulkner’i, Kafka’yı, klasikleri, hem Batı hem de Doğu ustalarını özümsemeden nasıl roman yazabilir?”

Anadolu topraklarının yetiştiridiği en önemli ozanlardan biri olan halk edebiyatı geleneğinin yaşayan efsanesi Yaşar Kemal kendisi ile yapılan söyleşilerde her seferinde şu cümleleri söylemekten geri kalmaz; “Beni Yaşar Kemal yapan Yunus Emre’ler, Pir Sultan’lar, Karacaoğlan’lar, Dadaloğlu’lar, Nâzım Hikmet’ler, Arif Dino’lardır. Onlarsız ben Yaşar Kemal olamazdım.”

Yaşadığı kadim coğrafyanın kültüründen beslenen Yaşar Kemal, çalıştığı kütüphanenin büyülü dünyasında, doğru yönlendirmelerle dünya edebiyatının klasik kitaplarla buluşarak, gece gündüz okuyarak, sözlü ve yazılı geleneğin besleyici gücünü yaratıcılıkla harmanlayarak edebiyatta devleşir. Büyük bir yazın çınarı yazdıklarıyla dünya edebiyatına mal olur, 39 dilde yayımlanmış kitaplarıyla, dünya yazınında çok önemli bir yere gelir.

Aynı coğrafyada, aynı kütüphanede okur olarak başka bir yazın ustası yetişmiştir. Bu usta yazar, Muzaffer İzgü’dür. Muzaffer İzgü de kendi yazarlık serüveninde Yaşar Kemal’e, Orhan Kemal’e edebi olarak büyük katkılar sunan kütüphanelerin kendi yazın hayatına büyük katkısı olduğundan şöyle bahseder; “Halkevi Kütüphanesi, Ramazanoğlu Kütüphanesi’nden yetişmeyim. Eğer o Halkevi Kütüphanesi olmasaydı, Muzaffer İzgü yoktu. Ben orada yetiştim. İkinci sınıfta, 8 yaşında gittim oraya. Bu nedenle kütüphanelerin önemini bilirim.”

Yaşar Kemal’in çalıştığı, kütüphaneci, okur ve yazar olarak harmanlanma yaşadığı, adını Ramazanoğlu Beyliğinden alan kütüphane bugün, Adana İl Halk Kütüphanesi olarak Çukurova’da yeni Orhanlar, Yaşarlar, Yılmazlar, Muzafferler yetişsin diye hizmet vermeye devam ediyor. Kütüphaneye dileriz kısa zamanda Yaşar Kemal’in adı verilir.

14 Ocak 2015 tarihinde, 92 yaşındaki Yaşar Kemal solunum güçlüğü ve kalp ritmi bozukluğu sebebiyle yoğun bakıma alınmıştı. Usta yazarın sağlık durumu ciddiyetini koruduğu günlerde. Kütüphaneciler olarak meslektaşımızı, ustamızı ziyaret etmek, şifa dilemek en büyük görevimizdi. Kütüphaneciler 23 Ocak Cuma günü saat 14.00’te Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Merkezi, İstanbul şubesi ve Okul Kütüphanecileri Derneği olarak kütüphanecilerin kadim dostu, Yaşar Kemal’i yoğun bakımda yattığı hastanede ziyaret ettik.  Hastane yetkililerinden yazarımızın sağlık durumu hakkında bilgi alınarak Yaşar Kemal için açılan ziyaretçi defteri imzaladık.  Kütüphaneciler ziyaret sonrası usta yazar, meslektaşımız Yaşar Kemal’e yakışan bir etkinlik gerçekleştirdik.

Şifa niyetine, hastane bahçesinde yanımızda getirdiğimiz Yaşar Kemal kitaplarını okuduk. Kitapların ve edebiyatın iyileştirici gücüyle ve usta yazarın kahramanlarıyla yazarımıza seslendik. Torosların kütüphanecisi; Yaşar Kemal’e kitapların ve kütüphanelerin gücü adına acil şifalar diledik, dileklerimiz yetmedi. Yetemedik.

Yazarımız, 28 Şubat günü aramızdan ayrıldı. 2 Mart günü İstanbul’da binlerce seven ve okurlarıyla edebiyat çınarımızı, meslektaşımızı yıldızlara uğurladık.
Kimse sanmasın Yaşar Kemal öldü.

Kitaplarının okutulduğu her kütüphanede, kitaplıkta Yaşar Kemal hep bizimle yaşayacak. Ozanın adını yaşatmak, eserlerini gelecek kuşaklara okutmak görevi biz kütüphanecilere Yaşar Kemal’den mirastır.
Yaşar Kemal’in vasiyeti niteliğindeki “Bir, benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun, insanın insanı sömürmesine karşı çıksın” dileğini yerine getirmek boynumuzun borcu olsun.

Biz kütüphaneciler edebiyat çınarımızı, meslektaşımız Yaşar Kemal’i unutmayacağız. Kitapların okunduğu her yerde bizimle olacak. Güle güle, “Torosların Kütüphanecisi” güle güle İnce Memed...

* Türk Kütüphaneciler Derneği
Genel Başkan Yardımcısı
Okul Kütüphanecileri Derneği Başkanı