Tozkoparan’daki dönüşüm sürecinde yurttaşların elektrik, su ve doğalgazlarının kesilmesinin ardından sıkıntı sürüyor. Mahalle sakinlerinin avukatlarından Onur Cingil, “Burası Fikirtepe gibi olabilir!" dedi.

Tozkoparan da Fikirtepe olmasın

Meral DANYILDIZ

İstanbul’un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan Mahallesi’nde yurttaşların bir anlaşmaya varılmadan kenstel dönüşüm gerekçesiyle evden çıkmaya zorlanmasına yönelik protestolar sürüyor. 2008 yılında TOKİ’nin Güngören Belediyesi’yle imzaladığı sözleşmeyle hayata geçirilen projede yurttaşlar tapulu konutları üzerinde söz sahibi olamadıklarını belirterek tepki gösteriyor. Dönemin Belediye Başkanı Yücel Karaman her ne kadar o yıllarda “Bu projenin içinde vatandaş aktif olarak karar verici olacak. Nasıl bir bina ve yapı istediğine kendisi karar verecek. Yerinde dönüşüm yapacağız. Vatandaşlarımız aynı mahallede kalacak. Maddi olarak da vatandaşlarımızı zorlamayacağız. Herkese bütçesine göre ödeyebileceği daireler yapacağız” dese de durum şimdi çok farklı. Tozkoparan'da yurttaşların avukatlarından Onur Cingil, mahallenin ‘rantsal dönüşüm’ sürecine ilişkin sorularını yanıtladı.

Tozkoparan önce riskli alan ilan edildi. Başvuru üzerine bu karar iptal edildi. Danıştay sürecinin devam ettiği biliniyor. Durum böyleyken yurttaşlar neye dayanarak tahliye edilmek isteniyor?
Riskli alan kararının iptali, mevcut kararının da hukuki ve teknik altyapısının olmaması, bakanlığın başka yollar denemesine yol açtı. Böylelikle parseller bölündü. Küçük parsellerde oturanların üçte iki çoğunluk sağlamasının kolay olacağı düşünüldü. Plan değişikliği yapıldı, buna karşı da dava açtık. Bu yılın başlarında yasay 6A olarak adlandırılan bir madde eklendi. Aslında bu biraz Fikirtepe için çıkarılan bir maddeydi.

6A İLE TAPULARINI KAYBEDİYORLAR

Nedir 6A maddesi?

Buna göre kentsel dönüşümde sürüncemede kalındığında tapular hazineye devrediliyor. Buna karşı itiraz dilekçesi verilmesi için tanınan süre sadece 2 gün. 15 günlük de dava açma süresi var. Kanuni süreler dahilinde davalar açılmazsa tapunuzu kaybediyorsunuz. Burada konutunuzun 50 yıllık tapulu olması da korumaya yetmiyor. Bugün burada çok fazla kavganın olması da 6A maddesinin bir sonucu. Ortada teknik bir rapor yok. Dolayısıyla duruma göre bir gerekçe üretiliyor. Örneğin elektrik, su ve doğalgazı keserken riskli alan raporunu gerekçe gösteriyorlar. Sonra tahliyeyi de bu şekilde yapıp yıkıyorlar. Yıktıktan sonra tapuyu hazineye devrediyorlar. Yani işlemleri bu silsileyle yapılarak insanların yaşam alanları ellerinden alınıyor. Daha da vahimi tapularını alıyorlar.

Peki bu durumda tüm hakları kayboluyor mu?
Kanun maddesi gereği, yapılan binalarda yeteri kadar konut çıkarsa o konuttan size veriyorlar, çıkmazsa dairenize biçtikleri fiyatı ödüyorlar. Tapu sahibinin bu durumda 'Siz benden 100 liraya aldığınız daire yerine yenisini yapıyorsunuz. Bunu da 700'leye satıyorsunuz. Bedeli bu değil, hakkım kabyoluyor" deme durumunuz yok. Bunun dışında eviniz 90 metrekare verilen 65 metrekare. Buna da itiraz etme hakkınız elinizden alınıyor. 6A maddesi çekilen bu zulmün bir resmi. Anayasa’ya göre barınma bir hak. Aynı zamanda devlet için bu görev ve yükümlülük. AİHM’in Türkiye’yi en çok cezalandırdığı konulardan birisi bu. Dolayısıyla Türkiye bu anlamda çok sıkıntılı. Anayasa’nın barınma hakkıyla ilgili son derece eksik olduğunu görüyoruz. İnsanların yaşlı, hasta, genç olup olmadığına bakılmadan elektrik, su, doğalgazı kesiyorlar. Riskli alan kararının hukuksuzluğu ortada. Anayasa’ya ve insan haklarına karşı ciddi bir ihlal var. Burada herhangi bir sözleşme yok ortada. Evini alıp ne yapılacağı belirsiz. Yurttaşlar endişeleniyor.

REZİDANS YAPILSA AİDATI NASIL ÖDENİR

Yurttaşlara muvafakatname imzalatmaya çalıştıklarını gördük. Tek yönlü bir sözleşme gibi. Bu ne anlama geliyor?

Muvafakatname kelime anlamı itibarıyla onay verme anlamına geliyor. ‘Kentsel dönüşüm’ şeffaf, güven esaslı, projeli ve sözleşmeli olur. Bir maket dahi olsa insanlara örnek bir yer gösterirsiniz. Bölgenin ihtiyaçlarına göre yapılır. Mesela Tozkoparan’da rezidans yapılmaz. Bu dönüşüm değildir, sürgündür. O vatandaş rezidansın aidatını bile ödeyemez. Bu tarz muvafakatname anlayışını biz Kirazlıtepe’de de, Fikirtepe’de de çok gördük.

Burada da Fikirtepe benzeri bir durum yaşanır mı?
Züccaciyeye girmiş bir fil hikâyesi gibi. Yapılan şey tamamen politik. Birçok mücadelede burada duran insanları politik olmakla suçlarlar. Aslında burada ideolojik duran bizzat belediyeler. Çünkü insan tanımayan bir noktadalar. Burada davalar silsilesiyle üç yıl sürecek bir olay var. Merkeze insan koyarak, istişare ederek, bölgenin ihtiyaçlarını gözeterek hareket etmek lazım. Güngören Belediye Başkanı, Bakan buraya gelmeli. ‘İstemeyen satar gider’ anlayışının rehabilite edilmesi gerekiyor. Üç ay sürecek bir şeyi üç seneye yaymakla burası Fikirtepe de olur, Kirazlıtepe de olur, Gaziosmanpaşa da olur. Burada üç kişi baskılardan dolayı kalp krizi geçirdi ve öldü. Gözaltılar oldu, burada yaşayanları hastanelere kaldırılmaya başladılar.

Elektrik, su ve doğalgaz kesintileri ne kadar hukuki?
Bir karar yok ortada öncelikle. Tek bildiğimiz 6A kararı. Nasıl kesildiğini sorduğumuzda, hiçbir memur bir karar gösteremiyor. O yüzden millet artık evini de geçmiş. ‘Bana neden geldin?’ diye soruyor. Bunla ilgili de zaten kurumlara dilekçe vereceğiz. Orada da göreceğiz ki, 6A ve riskli alan kararını gerekçe yapacaklar. Normalde İSKİ ve İGDAŞ İBB’ye bağlı ancak valilik kararı nedeniyle olay buralara kadar geliyor. Aksi ispatlanmadığı müddetçe İBB uygulamak zorunda kalıyor.

EVLERİNDEYKEN ELEKTRİK KESMEK İNSANİ DEĞİL

Bir dönem yürütmeyi durdurma kararları da verilmişti. Yürütmenin durdurulması kararları kalktığı için önlerinde bir engel yok. Ancak yeniden yürütmenin durdurulması istenen dosyalar var. Fakat yargılamanın sonunda belki de davaya konu bir ev kalmayacak ortada. Dolayısıyla yürütmenin durdurulmasına dair kararların kalkmaması gerekiyordu. Kalksa dahi yeniden bu tarz kararlar verilmesi gerekiyordu. Burası Tozkoparan’dan çok daha fazla bir yer.

Merter yan tarafta, büyük bir alan, E-5 hemen burada. Bir de bu bölge sosyolojik olarak değiştirilmesini istedikleri bir alan. Mahkemenin bu anlamda hatalı kararlar verdiğini düşünüyorum. Telafisi imkânsız bir zarardan bahsediliyor ya bundan daha büyük bir zarar olamaz. Kararların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Karar olmadan gelip elektrik, suyun kesilmesi hukuksuz olduğu gibi; karar olsa dahi evlerin içinde insanlar yaşarken bunların yapılması insan haklarına aykırı.