Tozkoparan’da yurttaşların iki gündür ne suyu var ne de elektriği. Mahalleliler, mum ışığında oturduklarını, hayati sağlık cihazlarını dahi kullanamadıklarını söylüyor. Yurttaşlar, “Nereye gideceğiz?” diye soruyor.

Tozkoparan halkı iki gündür karanlıkta: Bizi daha ölmeden mezara koydular

Meral DANYILDIZ

İstanbul’un Güngören ilçesinde bulunan Tozkoparan ve Küba mahallerinde ‘rantsal dönüşüm’ zulmü sürüyor. Evlerini boşaltmaları için elektrik, su ve doğalgazları kesilen yurttaşlar, iki gündür karanlıkta yaşıyor. Birçok yurttaş yemek, lavabo, temizlik gibi gereksinimlerini karşılayamazken en büyük sıkıntıyı ise cihaza bağlı yaşayan hastalar çekiyor. Bu hastalar arasında solunum cihazına bağlı bir çocuk da var.

BirGün’e konuşan mahalleliler, iki gecedir gözlerine uyku girmediğini anlattı. Özlem Şener, 80 yaşındaki engelli annesinin sabaha kadar ağladığını dile getirerek şunları kaydetti: “Gözyaşlarımıza, çocuklarımızın feryadına bakmaksızın sanki bir suç işlemişiz gibi elektriğimizi kestiler. Annem 80 yaşında, felçli, sabaha kadar ağladı. Su bile yok, üstelik pandemi sürecindeyiz. Ben 44 yıllık hayatımda böyle zulüm görmedim. Gece hiç uyuyamadık. Gidebilecek bir yerimiz yok, evde çalışan yok, sadece bin 600 lira emekli maaşımız var.”

NASIL YEMEK YİYECEĞİZ?

65 yaşındaki Lütfiye Yetkin de, evlerinden çıkarılmaları durumunda ne yapacaklarını bilmediklerini söyledi. Yetkin, “İki çocuğum var benimle yaşayan, tek bir oğlum çalışıyor. Hiçbir yerde ev yok, olsa da 3-4 bin lira kira istiyorlar. Ama devlet bize aylık bin 500 lira kira yardımı yapıyor. Ben şimdi ne yapacağım? Kimse bize yardım etmiyor. Bize bu reva mı? Biz nasıl yemek yiyeceğiz?” diye sordu.

MUM YAKTIK, OTURDUK

Nahile Akkaya da borçlanmak istemediklerini dile getirdi: “Biz kendi evimizde zor geçiniyoruz. Bizi borçlandırmasınlar. Elektrikler gidince mum yaktık, öyle oturduk. Tek emekli maaşla geçiniyoruz. Nereye gideyim?”

Annesinin insülin ilaçlarının ortada kaldığını kaydeden Selen Alp, “Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz, sadece yerinde dönüşüm istiyoruz. Gece hiç uyuyamadık ağlamaktan. Tüm mahalle karanlıktı, ölü gibiydik. Ölmeden mezara koydular resmen. Kız kardeşim ve çocukları helak oldu. Annem şeker hastası, insülin ilaçları ortada kaldı. Komşumuz solunum cihazına bağlı. Bizi aldılar, kuyunun dibine attılar” diye konuştu.

tozkoparan-halki-iki-gundur-karanlikta-bizi-daha-olmeden-mezara-koydular-891737-1.
Halime Yatma - Ahmet Uzun - Özlem Şener



GİDECEK YERİMİZ YOK

66 yaşındaki Tahir Orhan da geceleri mumla geçirdiklerini söyledi ve ekledi: “Eşim 12 gün önce ameliyat oldu. Ayakta bile zor duruyor, her yere yardımımla gidiyor. Ben de yüzde 80 engelliyim. Emekli maaşı alıyorum, zaten zor geçiniyorduk. Dolayısıyla gidecek bir yerimiz de yok. Gidip mum aldım, iki mumla sabaha kadar evde kaldık. Şimdi kiraya gitsem her yer çok pahalı, benim aldığım maaş belli. Taşınma masrafları var, ev eşyaları var…”

75 yaşındaki Hüseyin Çerçi ise bu yaşında hâlâ çalıştığını anlattı: “Ben emekliyim. 5 kişi bir evde, bir emekli maaşıyla yaşıyoruz. Geçinmek için su arıtması, tencere, ne bulsam satıyorum. Bir ara kapıcılık yaptım. Sokak kedileri çok fazla burada. Onlara da ne olacağını düşünüp duruyoruz.”

GÜN BOYU PEYNİR EKMEK

Küçük bir evde annesiyle yaşayan İsmail Yılmaz, “Sabaha kadar balkonda oturduk. Hiçbir şey yapmadık. Tüm sokak karanlıktı. Sabah da akşam da peynir ekmek yedik” diye konuştu.

Ahmet Uzun da, “Elektrikler kesildiği gün buzdolabındaki zeytin, peynir şükür bozulmadı. Onları yedik. Ama şimdi yiyecek bir şeyimiz kalmadı” ifadelerini kullandı.

ASTIM CİHAZIM GİTTİ

74 yaşındaki Halime Yatma, astım hastası olduğunu ve elektrikler kesilince cihazını kullanamadığını söyledi. “Fısfısla yaşamak zorunda kaldım. İki gözümüz iki çeşme” diyen Yatma, sözlerini şöyle noktaladı: “Peynir, zeytin, ekmek yiyip duruyoruz. Zaten bin 200 lirayla geçiniyoruz. 70 yaşından sonra perişan ettiler bizi.”

Öte yandan HDP’li ve CHP’li milletvekilleri, mahalleye gelerek yurttaşlara destek verdi.