DSÖ’nün raporuna göre, trafik gürültüsüne maruz kalmak kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırıyor. Prof. Dr. Esen, “Havalimanı, demiryolu, karayolu yakınında oturanlar dikkatli olmalı” uyarısında bulunuyor.

Trafik gürültüsü kalbi hasta ediyor

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) trafik gürültüsü ve kalp sağlığı ilişkisi hakkındaki yeni raporuna dikkat çeken Kardiyolog Prof. Dr. Ali Metin Esen, “Bu rapor, her türlü trafik gürültüsünün kalp hastalığı riski ile güçlü bir ilişkisi olduğunu ortaya koyuyor. Trafikte meydana gelen tüm gürültü kaynakları 50 desibelden itibaren her 10 desibelde bir kalp damar hastalığı riskini yüzde 8 ila 10 oranında artırıyor” dedi.

Araç trafiği başta olmak üzere demir ve hava kaynaklı tüm gürültü kaynaklarının risk oluşturduğunu belirten Esen, “Bu gürültünün özellikle kan basıncını yükselterek, ritim bozukluklarına sebep olarak, gece uyku düzenini bozarak, anksiyete ve kaygıyı artırarak bu sonuçları doğurduğu biliniyor. Örneğin bir havalimanı, demiryolu, karayolu yakınında oturan ve yoğun gürültüye maruz kalan kişilerde kalp damar hastalığı riski sonraki yıllarda artabilir” uyarısında bulundu.

Raporda dikkat çeken diğer bulgulara da değinen Prof. Dr. Esen, “Kişilerin el sıkma özelliklerine bakılmış. Seviyenin belli bir derecenin altında olmasının, gelecekteki kalp damar hastalıklarıyla güçlü bir şekilde ilişkisi olduğu, kalp krizi ve felç riskinin arttığı gösterilmiş. Yani bir insan orta yaş sonrası elini ne kadar güçlü sıkabiliyorsa kalp sağlığı açısından o kadar iyi durumda” diye konuştu.

ÖFKE ANINDA RİSK 5 KAT DAHA FAZLA

Öfkelenmenin de önemli bir kalp krizi nedeni olduğunun altını çizen Esen şunları söyledi: “Öfkelendiğimizde ilk 2 saat içerisinde kalp krizi geçirme riskimiz 5 kat artıyor. Eğer bu çok sık oluyorsa, kişi kendisini kontrol edemiyorsa, öfke krizleri yaşıyorsa bu durumda mutlaka psikiyatrist ya da psikologla görüşmeli. Öfkelendiğimizde çok yoğun bir şekilde stres hormonlarının kandaki seviyesi artıyor. Bunlar artınca kalp ritmimiz hızlanıyor. Tansiyonumuz bir anda artıyor ve kalp damarları içerisinde bulunan plaklar çatlıyor. Orada bir pıhtılaşma sorunu oluşuyor.

Dolayısıyla, öfke patlamalarını kişi çok sık yaşıyorsa damarların sürekli etkilendiği, içerideki kan akışının yavaşladığı, kan basıncının çok yüksek düzeylere ulaştığı, kalp hızının artarak kalbin oksijen kullanma gereksiniminin arttığı bir ortam yaratıyoruz. Öte yandan da kan akışkanlığı azalıyor. Tansiyon ve nabız yükseliyor, kalbin oksijen gereksinimi artıyor. Bu atmosferde de kalp krizi meydana geliyor.”

FAZLA ÇALIŞMAK ÖMRÜ AZALTIYOR

Araştırma sonuçlarına göre işyerinde geçirilen sürenin de önemli olduğunun altını çizen Kardiyolog Prof. Dr. Ali Metin Esen, “Bu sürenin haftada 55 saatin üzerinde olması, 35 ila 40 saat olmasına göre kalp krizi riskini artırıyor. Burada oturma süresinin uzun olması (günde 11 saati geçmesi) kalp damar hastalığı riskini 3 kat artırıyor. Ortalama yaşam süresini ise 3,5 yıl azaltıyor. Oturma ile sigara tüketiminin de söz konusu olması, özellikle evden çalışanlarda ciddi bir sorun olarak ön plana çıkacaktır. Bunun yanında sürekli olarak enerji içeceklerinin tüketilmesi, oturma esnasında sürekli atıştırmalıkların tüketilmesi de kilo sorunu haline gelebiliyor” değerlendirmesinde bulundu. Kişilerin sessiz sedasız kalp krizi geçirebileceğini hatırlatan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Esen, “Özellikle ailesinde çok erken yaşta kalp krizi vakası olan kişilerin benzer yaşlarda mutlaka kalp kontrollerini yaptırması gerekiyor. Sigara, kolesterol, tansiyon, şeker, fazla kilo, hareketsizlik gibi hastalık yapıcı etkenlerle mutlaka savaşmalıyız” dedi.

DHA