Maia Sandu'nun Rusya'yla yaşadığı Transdinyester krizi derinleşebilir. 500 bin nüfuslu "de facto" devlet Transdinyester, yeni başkanın ilk meydan okuması.

Transdinyester krizi çözülebilir mi?

Madalin Necsutu

Maia Sandu, Moldova'da başkanlık seçimini de parlamentoda çoğunluğu da kazandı. Seçim vaatleri ülkenin yönünü Avrupa’ya çevirmek ve yolsuzlukla mücadele etmekti. Ancak ne kendisi ne partisi seçim öncesinde Transdinyester sorununun üzerinde durdu. Transdinyester, Moldova’nın yüzölçümünün yüzde 11’ini kapsayan 500 bin nüfuslu bir "de facto" devlet. Bu ülke, yeni başkanın ilk büyük meydan okuması olabilir.

Gelişmeler, eski Başkan İgor Dodon'un seçimleri kaybetmesiyle bir müttefik kaybeden Moskova tarafından da takip ediliyor. Parlamento seçimlerinden sadece bir gün sonra, 12 Temmuz tarihinde, Duma devlet komitesinin Bağımsız Devletler Topluluğu (CİS) Başkanı Leonid Kalashnikov, Rusya'nın halihazırda 2 bin asker bulundurduğu Transdinyester konusunda başkan Sandu’nun nasıl bir yaklaşım göstereceğini beklediğini belirtti. Kalashnikov, “Eğer Moldova hükümeti kendini Rusya’dan uzaklaştırırsa, biz de ona göre davranıp Transdinyester’deki misyonumuzu güçlendireceğiz” dedi. Sandu seçim kampanyası sırasında Moskova’yı üzmemeye dikkat etti. Bu Moskova tarafından not edildi, ancak Kalashnikov Başkan Sandu’nun Transdinyester’i Moldova ile birleştirme arzusu konusunda endişeli olduklarını söyledi.

ÜÇE BÖLÜNEN ÜLKE

Transdinyester 1992 yılından beri Moldova’dan ayrı bir ülke. Transdinyester, Ukraynalı, Rus ve Moldovalı olmak üzere, neredeyse eşit biçimde üç ayrı etnik gruba ayrılmış durumda. Ülkede yaşayanların hemen yarısı aynı zamanda Rusya vatandaşı ve hükümet Moskova’ya yakın. Rusya kendi tabiriyle barışı korumak için bölgede bin 500 ila 2 bin asker bulunduruyor ve bu kriz, Orta Avrupa’nın en uzun krizlerinden biri olarak görülmekte. Moldova yıllardır Rusya yanlıları tarafından yönetiliyordu ve son seçimde Avrupa yanlısı başkanın parlamento çoğunluğu ile birlikte seçilmesi Transdinyester’de değişim olasılığını artırıyor.

RUSYA'NIN DESTEĞİ

Değişim ve Dayanışma Partisi (PAS) oyların yüzde 52.80'ini alırken Komünist ve Sosyalist Blok (BECS) yüzde 27.17 alabildi. Böylece PAS 63, BECS parlamentoda 32 sandalye kazandı. Transdinyester geleneksel tavrını sürdürdü ve Moldova seçimlerinin dışında rol aldı. Transdinyester’deki Moldova vatandaşları kendileri için oluşturulan oylama merkezlerinde oylarını kullandılar. Geçtiğimiz yıllarda Transdinyester oyları Rusya yanlısı adayların 2020 Kasım’ında seçimi Sandu'ya karşı kaybeden İgor Dodon dahil kazanmasına yetiyordu. Temmuz ayındaki seçimde Transdinyester’den gelen 28 bin 173 oyun yüzde 62.21'i Rusya yanlısı parti BECS'e atıldı. Ekim ve haziran aylarındaki anketler Sandu ve partisinin galibiyetini açıkça göstermişti. Transdinyester’in sosyalist başkanı Vadim Krasnoselsky bile “11 Temmuz seçimlerinin sonuçları rahatlıkla tahmin edilebilirdi” dedi, Kişinev ile diyaloğa devam edileceğini söyledi.
Konu Transdinyester’e geldiğinde yeni hükümet ve Cumhurbaşkanı Sandu sorun hakkında yorum yapmaktan kaçınıyordu. İktidar partisinin manifestosu Avrupa Birliği, ABD, Ukrayna ve Rusya ile diyalog ve müzakereyi içeriyordu. Ancak diyalog, özgürlük, insan hakları ve ekonomik sorunlar yerine Transdinyester’in Moldova’ya katılması üzerine yoğunlaştı. PAS’ın geçici lideri İgor Grosu, 13 Temmuz’da katıldığı bir televizyon programında “Politik ihtiyaçlar Transdinyester sorununun çözümünü işaret ediyor. Eğer bitirilebilirse benzerlerine örnek teşkil edebilir. Rusya Federasyonu’ndaki muhataplarımıza konunun CIS içindeki diğer sorunlu bölgelerden daha doğal bir şekilde çözülebileceğini açıklamalıyız” diye konuştu.

GÖZLER AB VE ABD'DE

Politik analist ve eski Moldova diplomatı Valeriu Ostalep ise “Sosyalistler muhalefette, artık Transdinyester hükümeti lehine sorunlar çıkarabilir ancak Tiraspol (Transdinyester’in başkenti), Kişinev ile sorun yaşamak istemeyecektir. İnanıyorum ki Transdinyester’in ortalığı karıştırmak için bir nedeni yok. Bölgesel koşullarda barışçıl bir yaklaşım Moldova için bir artı olur” görüşünü paylaştı. Kalashnikov’un açıklamalarını ise “önleyici bir tehdit, rahatsız edici” olarak değerlendiren Ostalep, “Cumhurbaşkanı Sandu, Rusya’nın bölgenin politik statüsü adına müzakerelere başlaması için sorunu uluslararası arenaya taşımak istiyor. Bu konuda AB ve ABD'den gelecek destek çok önemli” diye ekledi.

Euronews’ten çeviren
Umut Deniz Aydın