Traptown sakinleri ile tanışın

BURAK ABATAY @abatayburak

Bu yıl 23’üncüsü gerçekleştirilen İstanbul Tiyatro Festivali bütün hızıyla devam ediyor. Ulusal ve uluslararası tiyatro camiasının seçkin örneklerinin yer bulduğu festivalde Belçikalı koreograf Wim Vandekeybus’un kurucusu olduğu Ultima Vez dans grubunun sahnelediği Traptown’ı izleme şansı bulduk. 16-17-18 Kasım tarihlerinde Uniq Hall’de sahnelenen oyuna ilgi büyüktü. Kapalı gişe sahnelenen oyunun temposu ve seyirciyi de içine alan kurgusu görülmeye değerdi.


Vicdan, hafıza ve sınıf

Maria Kolegova, Tanja Marı́n Friðjónsdóttir, Kristina Alleyne, Sade Alleyne, Kit King, Flavio D’andrea, Alexandros Anastasiadis ve Mufutau Yusuf’un performanslarını izlediğim oyun gerçek adı Askeville olan ancak ‘Traptown’ (Tuzak Kenti) olarak adlandırılan zamanı ve mekânı belli olmayan bir yerde geçiyor. Metrikyalılar ve Odinliler adı verilen iki ırk arasında geçen hem sınıfsal bir zemine hem de güncel sayılabilecek (daha doğrusu zamansız) politik meseleleri vicdan, hafıza, öfke, kin, nefret, sevgi, sadakat gibi kavramlar üzerinden işliyor oyun.

Devrimci bir ruh

Etkileyici dans gösterilerinin yer yer nefes kestiği oyunda, labirent, tavşan, çukur gibi imgeler üzerinden kurulan dünyası, sadece ekranda gördüğümüz belediye başkanı (Jerry Killick’in canlandırdığı karakter) ve onun oğlu (Tanja Marín Friðjónsdóttir’in canlandırdığı karakter) üzerinden şekilleniyor. Kill Bill gibi bir öğreti üzerinden de okunabilecek usta-çırak ilişkisi bu ikili üzerinden koca bir kentin çatışmasını yönlendiriyor. Hızını ve heyecanını hiç kaybetmeyen oyun, belediye başkanı babanın politik doğruculuğun dibindeki karakterini gözler önüne seriyor. Metrikyalıların, Odinler tarafından asırlar boyu sürmüş sömürüsü, dünün kıta Avrupası’nı yahut bugünün ABD’sini de hatırlatıyor. Buna rağmen halklar, bir arada yaşamı savundukları gibi ne olursa olsun kavgayı da beraber edebiliyor. Bu yanıyla devrimci bir ruha beden olan oyun Trixie Whitley ile Phoenician Drive imzalı müzikleriyle de büyük bir takdiri hak ediyor. Ancak daha da önemlisi tüm bu bahsini ettiğim kavramların ve devrimci karakter okumalarının, oyuncuların her birinde çok net bir biçimde gözlemleniyor olması. Üstelik her bir oyuncunun duygu durum değişimleri gerçekten ama gerçekten görülmeye değer.

Festivalde merakla beklediğim bir diğer yapım ise bir Moskova Balesi’nin dansçıları tarafından sahnelenecek ‘Her Yol Kuzeye Çıkar’. Bu akşam Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde izleyeceğim oyun için de son derece heyecanlıyım.

cukurda-defineci-avi-540867-1.