Passolig dosyasında bugün Gençlerbirliğili ‘Kara Kızıl‘ konuşuyor. Modelin Avrupa’da başarısız olduğunu vurgularlarken, taraftarların muhatap alınması yönünde çağrı yapıyorlar

Tribünler boş mu kalacak

Hazırlayan: Emrah Temizkan - temizkanemrah@gmail.com - @emrahtemizkan

KARA KIZIL: Karaborsa rantı el değiştiriyor

Öncelikle Passolig kartının adını koymak lazım: Bize göre Passolig aslında bir banka/kredi kartıdır. Stadlara girebilmek için de önce Passolig kartını satın almamız, sonra da satın alacağımız kombine kartını ya maç biletini bu karta yüklememiz gereken ve bilet parasının üstüne bir de ekstra ödeme yapmamız gereken bir uygulamadır. Türkiye’deki bankacılık ve kredi kartı uygulamalarını ve banka kesintilerini bu ülkedeki herkes yakından biliyor. Bu kötü tecrübelerimize dayanarak ve yapılan kart sözleşmesinin uzun süreli olduğu gerçeği ile şimdilik “25 TL öde n‘olacak” gibi ucuz bir söylemle kendince PR çalışması yapan Passolig kartına ilerleyen yıllarda ne kadar ödemek zorunda kalacağız konusunda da kafamızda soru işaretleri oluşuyor. Üstelik bu kartı sadece bir bankanın satmasına izin verilmiş olunması da ana argümanı “karaborsayı bitirmek” olan Passolig’in kendi içerisinde çelişki doğuruyor. Düşünün ki birisi kalkıyor ve tüm biletlere el koyuyor ve sonra bu biletleri üstüne kâr ekleyip satmaya, buradan rant yaratmaya çalışıyor. Bu tanım olarak zaten karaborsadır. Kaldı ki birçok kulüpten bazı taraftar gruplarının Passolig kartlarına bedava kombine yüklendiğini duyuyoruz. Yani bu uygulamayla karaborsanın bittiğini değil aslında karaborsa rantının el değiştirdiğini görüyoruz.

Öte yandan belki de Passolig ile ilgili en önemli konulardan biri de kişisel kimlik bilgilerinin ne olacağı konusu. Enteresan bir şekilde çok detaylı bilgiler isteniyor taraftarlardan. Kaldı ki anayasaya göre bankanın kişisel bilgileri saklama gibi bir hakkı yok. Ama banka bunu yapacağını iddia ediyor. Ayrıca sözleşmeye göre banka bu bilgilerin korunması konusunda sorumluluk kabul etmek konusunda çekinceli. Tüm bunlar ister istemez bizde fişleniyor muyuz ya da kişisel bilgilerimiz başka şirketlere mi satılacak sorularını sorduruyor. Ayrıca alışmakta zorlandığımız bir başka Türkiye gerçeğini de belirtmekte fayda görüyoruz: Aktifbank’ın yönetim kurulunda Erdoğan’ın damadı var. Bu durum uygulamanın sadece bir bankaya devredilmiş olması konusunda da bizleri fazlasıyla işkillendiriyor.

MALUM ÇEVRELER AÇIKLANMADI
Passolig kapsamında yapılan “yatırımlara” da göz atmak lazım: Stad kapıları değiştirildi, statlar led TV ekranlar ve yüksek çözünürlüklü kamera sistemleri ile donatıldı. Bu sadece Süper Lig maçlarının oynandığı stadlar değil aynı zamanda PTT 1. Lig maçlarının oynandığı stadları da kapsıyor. Bunun için muazzam bir para harcanmış durumda. Ama öte yandan statların hali içler acısı. Birkaç istisna dışında neredeyse hemen hemen hiçbirinde doğru düzgün tuvalet dahi yok. Passolig ise bu durumu “statlara medeniyet getirdik” diye lanse ediyor kamu oyuna. Biz taraftar olarak bunun açıkça bir hakaret olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan ilk hafta maçları sonucunda Passolig’in yaptığı bir açıklama var: “Passolig’e karşı olan malum çevreler” ifşa edilecekti. Açıklamanın üzerinden neredeyse on gün geçti hâlâ bir ses yok. İlk hafta birçok kişi kartı olduğu halde stadlara giriş yapamadı, ya da kartları aylar boyunca kendilerine ulaşmadı. Bizce Passolig öncelikle taraftarı tehdit edeceğine bu insanlardan özür dilemeli. Kaldı ki toplumda yaşanan şiddetin tek sorumlusu taraftarlarmış gibi bir algının oluşturulması son derece rahatsız edicidir. Açıkça gördüğümüz üzere bugün Türkiye’de kadınlar, gençler, çocuklar sokak ortasında göz göre göre dövülüyor, öldürülüyor. Birçok insan gaz fişekleri nedeniyle hayatını, gözünü kaybetti. Toplumda bu anlamda adaletin sağlanmadığına dair genel bir kanı var ve bu şiddet statlarda olmuyor. Hatırlatmak isteriz.

AVRUPA’DA BAŞARISIZ OLDU
KaraKızıl olarak bu uygulamaya dahil olmayı reddediyoruz. İlk hafta maçlarına baktığımızda sezon başında 1.000.000 satış hedefleyen Passolig’in 200.000’lerde kalması ve tribünlerin boş olması yalnız olmadığımızı gösteriyor. Tüm taraftarları boykotu devam ettirmeye davet ediyoruz. Passolig uygulaması ve stadlardaki hapishane ortamı kalkana kadar da boykota devam edeceğiz.

Zaten bu uygulamanın Avrupa’da da işlemediğini görüyoruz. Mesela İtalya’da “Tessera del Tifoso” uygulaması da en başta bizdeki Passolig’in aynısıydı ve taraftarların boykotu ve hukuki mücadelesi ile şu anda sadece deplasman taraftarına uygulanıyor ve sadece bir bankadan değil bir çok yerden kart satın alabiliyorsunuz. Ama bu süreç İtalya futboluna çok şey kaybettirdi. Sonuçta artık ne İtalya futbolu ne de taraftarı 90’lardaki ihtişamlı günlerinden çok uzakta. Bir başka ülke, Polonya’da önümüzdeki sene kart uygulamasının bitirilmesi planlanıyor. Çünkü stadlardaki şiddet alt liglere ve kulüplerin antrenman sahalarına inmiş ve bahşedilmez bir hal almıştır. Yani Avrupa’da bile bu sistemi bu şekilde işletemediler. Taraftar istemiyor, uygulama çarpık ve abartı, benzer örneklerindeki durum ortada ve çok açık ki bu Passolig uygulamasında ısrar etmenin hiçbir anlamı yok. Kulüpler zaten maddi anlamda sıkıntıda, forma reklamı dahi alamıyorlar ve bu zararı sübvanse etmek için Aktifbank’ın kulüplere bol keseden kredi dağıttığını duyuyoruz. Bunun yapıcı bir önlem olmadığı ve sorunun alenen bir süreliğine geçiştirildiği ortada. Ayrıca kulüplerin geleceği bu kredilerle ipotek altına alınmaktadır ve Passolig ısrarı devam ederse maalesef görünen o ki Türkiye futbolu bu uygulamayla maalesef çok kan kaybedecek.

TUTKUMUZDAN TAVİZ VERMEYİZ
Tüm bu olan bitene karşı KaraKızıl olarak mütevazi bir şekilde farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Geçen senenin son iç saha maçı, Bursa maçında tüm Gençlerbirliği tribünleri olarak birlikte hareket edip devre arasında tribünleri terk ettik. Tepkimiz güzel yankı buldu. Hatta maç sonu oyuncularımız Doğa, Tosic, Jimmy hep Passolig’e karşı sesini yükseltti, sosyal medyada ciddi anlamda konu oldu. Altını çizdiğimiz bir başka konu daha var, arma sevdası, futbol sevgisi, Gençlerbirliği taraftarı olmak sadece profesyonel futbol takımını desteklemekten ibaret değildir.  Gençlerbirliği tribünlerinin ortak kararıyla bu sene Hacettepe maçlarını takip etme, bu armayı yalnız bırakmama kararı aldık. Tutkumuzdan taviz vermeyiz.  Bunun için pazar günü bir başka çağrı yaptık ve kulübümüzün tesislerinde oynanan Gençlerbirliği – Mersin İY hazırlık karşılaşmasına gittik. Çok sayıda taraftar da bizimle beraber tesislerdeydi. Maç esnasında hem takımıza destek verip hem de Passolig’i protesto ettik. Maçtan sonra ise gerek futbolcular, gerek yöneticiler gerekse Başkan İlhan Cavcav ile görüşüp sorunlarımızı aktardık. Bu gibi etkinliklerimiz yıl boyu devam edecek. Tüm Ankaralılar’ı facebook ve twitter’da bizi takip etmeye ve etkinliklerimize katılmaya davet ediyoruz.

TarafDer’in Passolig’e karşı açtığı dava surecini yakindan takip ediyoruz. Passolig hakkında yürütmeyi durdurma kararının alındığı ama sonra bu kararın bozulduğu dava sürecinin bir sonraki duruşması ise 25 Eylül’de. Biz orada olacağız ve tüm Türkiye’deki taraftarları da bu davaya destek vermeye ve armalarına, sevdalarına sahip çıkmaya çağırıyor, Ankara’ya davet ediyoruz.

GERÇEK MUHATAP TARAFTARDIR
Mücadelenin bir başka yankı bulan boyutu da yine bu sene spor hukuku avukatı Dinçer Tomruk’un ve Taraf-Der’in kampanyasıyla Passolig’in aşağılayıcı ve yanlış bilgilendirme içeren reklamlarının durdurulması idi. Tek tip bir dilekçe ile sosyal medya üzerinden örgütlenen binlerce taraftarın Rekabet Özdenetim Kurulu (RÖK)’na yapmış oldukları başvuru kabul edildi ve reklamların durdurulması istendi. RÖK ise yanıt olarak tüm başvuru yapan taraftarlara yine tek tip ve birbirinin bire bir aynısı bir yanıt mektubu gönderdi. Bu, bir kişinin başvurusuyla değil ortak hareket edilerek elde edilmiş bir kazanımdır ve taraftarların örgütlü ve organize hareket ettiğinde nasıl kazanım elde edebileceklerine dair güzel bir örnektir.  Bu noktada bu karar için emek veren ve aynı dilekçeyi yazan tüm taraftarların emeklerinin göz ardı edilmemesi adına, bu olayın tek bir kişinin kahramanlığı olmadığını da belirtmek isteriz. Bu noktada medyanın hem bu tip yanlış bilgilendirmeler hem de Passolig’in hazırladığı reklam haberleri konusunda medyanın da sorumlu davranıp mücadeleye destek vermesini rica ediyoruz.

Son çağrımız da TFF ve Passolig’e: eğer açıkladığınız amaçlarda samimi iseniz hatırlatmak isteriz ki sizin gerçek muhatabınız taraftardır. Eğer şiddeti ve karaborsayı gerçekten bitirmek istiyorsanız gelin konuşalım. Bugün Türkiye’de yasal düzlemde faaliyet gösteren THD ve Taraf-Der gibi taraftar örgütleri, UEFA’nın taraftar ortağı FSE gibi kurumlar var. Bunlar ve daha fazlası taraftarların da gerçekten yakındığı sorunlardır ve bu sorunlar unutulmasın ki ezbere dayatmalarla çözülemez. Sürecek...