Trump, dediğini yaptı. ABD’yi “İran anlaşması”ndan çekti. Sadece blöf yapıyor da olabilirdi, bunu daha önce de yapmıştı. Fakat İran konusunda, bütün veriler bu deliliğe işaret ediyordu

Trump İran’a karşı  bir savaşa kapı açtı

Vijay Prashad

Ve işte oldu. ABD Başkanı Donald Trump, dediğini yaptı. ABD’yi “İran anlaşması”ndan çekti. Sadece blöf yapıyor da olabilirdi, bunu daha önce de yapmıştı. Fakat İran konusunda, bütün veriler bu deliliğe işaret ediyordu.

Hamlesinin hemen ardından İsrail, Suriye içindeki bir İran tesisini bombaladı. Bu, İsrail’in Suriye içindeki İran varlıklarına ilk saldırısı değil. Yine de Trump’ın ABD’yi 2015 İran anlaşmasından çekmesinden iki saat sonra yapılan bu saldırı çok provakatif.

Trump ve müttefikleri ne umuyorlar?
Bir kaç aydır İran ve onun kredi kuruluşlarında belirsizlik hâkim. Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla büyüme oranı ise 2015’ten bu yana yüzde12,5’ten yüzde 4’e düştü. 2015’te yapılan anlaşma öncesi uygulanan geniş çaplı yaptırımlar döneminde, İran’ın ekonomisi yüzde 7 civarında küçüldü. Yaptırımların sonucu olan ekonomik zorluk artacak.

İranlılar misilleme yapmaya mecbur kalacak. Bunu yaptıklarında ise ABD, İsrailliler ve Körfez Arapları İran’ı bombalayacak. Ve bu, sevgili arkadaşlar, cehenneme giden kapıları açacak. Bu kapılar, halihazırda, Orta ve Batı Asya’da aralanmış durumda.

Bu kararla ne kazanıldı?
Bu durum Batı Asya’daki en akıl dışı unsurlara (İsrail ve Suudi Arabistan’ın başındaki rejimler) neşe getiriyor. Bu devletler uzun zamandır İran’ı sınır ötesi politikalara cesaret etmesi nedeniyle cezalandırmak istiyor. İran’ın sınırlarına dönmesini istiyorlar. Fakat İran bunu yapmayacak. İran’ın dost hükümetlerle diplomatik ve askeri bağ kurmaya hakkı var. ABD her bir Körfez Arap valiliğiyle yakın ilişki içindeyken ve Arap Yarımadası boyunca askeri üsler kurmuşken, İran’ın Irak’ta kabul görmesini eleştirmek tuhaf bir durum. Üstelik ABD’nin bölgedeki üsleri (örneğin Bahreyn ve Katar’dakiler) doğrudan İran’ı tehdit ediyor.

İran 1979’dan 2001’e kadar sınırlarına itildi. Bu süreç içinde, iç zayıflıklar Irak saldırılarıyla (Irak Körfez Arapları ve Batı tarafından İran rejimini düşürmesi için desteklenmişti) ve Taliban’ın Afganistan’daki yükselişiyle arttı. ABD’nin Afganistan’a (2001) ve Irak’a (2003) saldırıları İran’ın iki tarihsel düşmanını (Taliban ve Saddam Hüseyin’in Baas Partisi) ortadan kaldırmıştı. İki durumda da ABD savaştı; fakat İran kazandı.

2003’ten bu yana ABD, İsrail ve Körfez Arapları; İran’ı bölgeden çekilmeye zorladı. Çeşitli girişimler sonuçsuz kaldı. İran’ın yakın müttefiki Suriye hükümetini düşürmek ya da Bağdat’ta İran karşıtı bir hükümeti iktidara getirmek mümkün olmadı. İsrail 2006’da Lübnan’daki kanlı saldırısında Hizbullah’ı yenemedi. Batı bir anda nükleer tehdit anlatısına başladı. İran’ın nükleer program tehditi aslında nükleer silahlarla değil (ki İran’da bir tane bile yok) ülkenin bölgesel etki alanının genişlemesiyle ilgisi var.

İran’ın müttefikleri
Batı ve müttefikleri için İran’ı sınırlarına doğru geri itmek mümkün olmayacak.

1-Irak: 12 Mayıs’ta Irak’ta Meclis seçimleri yapılacak. Önde giden iki liste de —Nasr ve Fetih—İran destekçisi. Bağdat’ta sadece İran destekçisi bir hükümet seçilmeyecek; aynı zamanda Irak’taki her türlü yapının İran destekçisi olma ihtimali artacak. İran’a karşı olası bir savaş Irak’ı da savunmaya geçirecek. Irak’taki ABD çıkarları zarar görecek.

2-Lübnan: Yasal bir parlamento olmaksızın geçen birkaç yılın ardından, Lübnan yakın zamanda seçime gitti. Hizbullah’ın ülkedeki siyasi pozisyonu kuvvetli, toplum içinde siyasi bir aktör. Suriye’deki müdahalesi sonucunda da askeri talim yaptı. Hizbullah, İsrail’le başka bir savaşa hazırlıklı. Eğer İsrail İran’a doğrudan saldırırsa, Hizbullah kesilikle İsrail’e karşı bir cephe açacaktır.

3-Suriye: Suriye açık ki İran’a çok yakın. Beşar Esad hükümeti, Tahran’ın kendilerini korumak için gösterdiği özveriye minnettar. Eğer İsrail İran’a saldırırsa, Suriye içindeki İran yanlısı çeşitli paramiliter grupların İsrail’in yasa dışı şekilde elinde tuttuğu Golan Tepesi’ne doğru hareket etme ihtimali yüksek.

Tahran ve Beyrut arasındaki politik bağlar, yolların İranlıların kullanımı için açılmasıyla kuvvetlendi. İran’dan Irak’a oradan Şam’a ve Beyrut’a uzanan pek çok yol şu anda açık. İran, Hizbullah’ı bu yollar üzerinden ikmal ediyor. İsrail’in, İran’dan ister askeri tedarik taşısın ister süt, bu yollar üzerindeki konvoylara defalarca saldırmasına şaşmamalı. Amerikan üsleri de bu yollar üzerinde. Bu esnada İran bu yollara depolar inşa etti. Perşembe gecesi dahil, son haftalarda saldırıların hedefi olan işte bu depolar.

Ekonomik tutarsızlık
ABD, İran’a karşı saldırgan yaptırımları geri getirecek. Trump’ın ekibi şimdiden Boeing ve Airbus’a uyarıda bulundu. İran, OPEC’teki en büyük üçüncü petrol üreticisi. Pek çok petrol şirketine ve başta Asya’dakiler olmak üzere, dünyanın dört bir yanındaki ülkelere tedarikte bulunuyor. Bu şirket ve hükümetler şimdi yaptırımlara dönülmesi konusunda endişeli. Ekonomik gerileme beklenebilir.

Fransa, Almanya, İngiltere gibi kilit üyelerin anlaşmayı sürdüreceklerini söylemesi boşuna değil. Avrupa en önemli iki enerji tedarikçisini, Rusya’yı ve Libya’yı kaybetti. İranlı petrol tedarikçilerini kendisinden uzaklaştırmayı göze alamaz. Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Türkiye de öyle. Bu ülkelerin her biri İran anlaşmasını desteklediğini söyledi. Güney Kore şimdiden, ABD’den İran petrol ihracatı üzerindeki yaptırımlardan muafiyet isteyeceğini belirtti.

ABD ve müttefikleri İran’a saldıracak mı?
Bu ihtimal yok değil. İran Parlamento Sözcüsü Ali Laricani, “Trump’ın bu meselelerle uğraşacak akli kapasitesi yok” dedi. Bu tüm dünyanın paylaştığı bir görüş.

Rusya, Suriye’deki projesi için İran’a güveniyor. Moskova, İran üzerinde bir ABD-İsrail savaşını göze alamaz. Ruslar ABD’ye bir mesaj olarak savunma sistemlerini gönderecek mi? Rus askeri uçakları, Eylül 2015’te Şam’a indikleri gibi, şimdi de Tahran’a inecek mi? İran etrafındaki Rus kalkanı, Amerika’nın savaş tamtamlarını susturacak mı?

Çeviri: Ömür Şahin Keyif