CHP’nin Fatih Belediye Başkan Adayı Mahir Polat, turizmin merkezi olan ilçede her dört haneden birinin açlık sınırının altında olup yardımlarla yaşadığını açıkladı. Polat, surların suç merkezine dönüştüğünü de söyledi.

Turizm merkezinde yoksulluk patladı
Fotoğraf: AA

İsmail ARI

İmparatorluklara başkentlik yapan ve tarihi yarımada olarak bilinen İstanbul’un Fatih ilçesi Ayasofya’dan surlara varana dek yüzlerce yıllık yapılarıyla göz kamaştırıyor. Ancak bu tarihi zenginliğin yanında Fatih yoksulluğun, kent suçlarının da zirveye çıktığı bir ilçe.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaparken CHP’nin Fatih Belediye Başkan Adayı olan Mahir Polat ilçedeki sorunlara dikkat çekti.  BirGün’ün sorularını yanıtlayan Polat, ekonominin ve turizmin merkezi olan Fatih’te her dört haneden birinin sosyal yardıma muhtaç durumda olduğunu belirtti. Tarihi bölgelerin yok edildiğini vurgulayan Polat, suç merkezi olan yarımadadaki tarihi kara surlarını restore edip halkın kullanımına açılmasını gerektiğini ifade etti.

Fotoğraf: BirGün

DÖRT KİŞİDEN BİRİ YARDIMA MUHTAÇ

Fatih demek aslında tarihi yarımada demek. Yüzlerce, belki binlerce tarihi yapıya ev sahipliği yapan bir bölge… Aynı zamanda Fatih, kent yoksullarının olduğu ve yapı stokunun oldukça eski olduğu da alan… Yani kısacası sorunu da çok olan bir ilçe.

Fatih, bu topraklardan kim geçtiyse eser bıraktığı bir yer. Kim geldiyse burada iz bırakıp tarihe kazımaya çalıştı kendisini. 2 bin yıl başkentlik yapmış bu alan. 2011’de Suriye iç savaşı başladığındaki Fatih nüfusu ile şu anki nüfus korkunç bir düşüşü gösteriyor. Nüfus 440 binden 368 bine düştü.

İBB’de sosyal yardımları da yönettiğim için resmi bir veri vereyim. 123 bin hane var Fatih’te ve 28 bini ‘Açlık sınırın altındayım bana yardım edin’ diye talepte bulundu. Yani Fatih’te her dört haneden biri sosyal yardımla yaşıyor.

Şimdi göçmenlerle ilgili pek çok şey tartışılabilir ama ben farklı bir şey söyleyeceğim. İstanbul’un merkezi kaçınılmaz olarak her zaman Aksaray’dır. Fakat Aksaray’ın merkezinde artık Türkçe konuşan tek işletme kalmadı.

Türkiye’de parti siyaseti toplumu çürütmüş durumda. Eminönü bölgesi Merkez Bankası’nın el arabasıyla para satın aldığı, kilolarca altının dakikada el değiştirdiği bir alan. Turizm ekonomisinde bir numara ve bu kadar zenginliğin olduğu ilçe nasıl oluyor da dörtte bir hanenin açlık sınırının altında yaşadığı bir yere dönüşüyor? Fatih’e yılda 14 milyon turizm nüfusu geliyor.

KARA SURLARI SUÇ MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ

Fatih denildiğinde akla ilk gelenlerden biri de surlar. Bizans döneminden kalma tarihi surların akıbeti ne olacak? Zaman zaman kendiliğinden çöküyor ve insanlar surlara yaklaşmaya korkuyor...

30 yıldır çivi bile çakılmayan kara surları suç merkezi haline geldi kimse uğramıyor. İstanbullu bilir ki torbacısı, hapçısı, katili, tecavüzcüsü surlarda bekler. Mesela bir turist gelse ‘Beni surlara götür, gezdir…’ dese siz ‘Hayatım boyunca gitmedim ki’ dersiniz.

Sur bölgesi dünya miras alanı olarak işlenmiş bir yer. Kara surları 7.2 kilometre, zeyrek bölgesinde de turizm hareketliliği yok. Süleymaniye bölgesi mahvedildi, yok edildi. Sultanahmet bölgesi de her türlü kaçak yapılaşmanın olduğu bir yer.

7.2 kilometrelik kara sularının 2 kilometrelik kısmını İBB olarak restore ettik ve o alanlarda iyileşme başladı. Bir buçuk yıl içerisinde kara surlarının tamamının restorasyonunu bitireceğiz, halkın kullanımına açacağız. Suç unsuru surlardan tamamen gidecek. Her gün bir vaka, çatışma oluyor…

TARİHİ YARIMADANIN SİLUETİ MAHVEDİLDİ

Tarihi yarımadanın artık korkunç bir silueti var.

Haliç yönünden baktığınızda, Yavuz Selim Camisi’ni gördüğünüzde yanında devasa bir kaçak yurt görürsünüz. Onunla yarışır, espasını ezer. Artık Ayasofya’nın ikinci katından bakıldığında Sultanahmet’i baskılayan Zeytinburnu kuleleri var. Siluet 30-40 yılda mahvedildi.

TARİHİ ALANLAR HALKA AÇILDI

İBB Miras ile hafızalara kazındınız. Bu birimi sıfırdan mı kurdunuz?

İBB Miras biz geldiğimizde olmayan bir birimdi. Devlet zaten uzunca bir süredir restorasyon alanını dışarıya ihale ediyordu. İBB Miras bünyesine 220 tane restoratör, mimar, korumacı, ihtisas elemanı, usta alıp İBB bünyesinde olan alanların restorasyonuna başladık. İBB Miras’ın birçok özelliği var ama en önemli özelliği tarihi alanları yaşam alanına çevirerek halkın kullanımına açması. Hasanpaşa Gazhanesi buna bir örnek mesela. Tamamen halka açıldı.

İlk bir sene 2,5 milyon insan Hasanpaşa Gazhanesi’ni kullandı. Bu İstanbul için rekor bir rakam. İBB 2019’dan bu yana İstanbul tarihinin İstanbul halkına ait olduğunu somut olarak ortaya koydu.

Bin 200 noktada, surların, çeşmelerin ve türbelerin çevresinde, haftada bir rutin olarak tur atıyor ekiplerimiz. Tarih yapıların temizliğini ve bakımlarını yapıyoruz. Daha önce İstanbul’da tarihi çeşmelerin etrafı çöplüktü.

İstanbul Valiliği de tarihi yapıların restorasyon için Yadigar projesini başlattı. Yadigar, İBB Miras’a oldukça benzetildi. Ne düşünüyorsunuz?

Aslı vardı, keşke onlar da “Miras” deselerdi. Üzüldüğümüz şey şu, biz 3. Ahmet Çeşmesi gibi sembolik bir yapıyı restore edip suya kavuşturduğumuzda musluk taktınız ne büyük hizmet dediler… Keşke onlar da üç yıl önce başlasaydı. Bu üç yılda yok olan çeşmeler oldu.

∗∗∗

MAHİR POLAT KİMDİR?

Kısaca kendinizi anlatır mısınız?

Ben 20 yıllık devlet yüksek bürokrasisi tecrübesi olan bir insanım. 20 yılın ilk 15 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde vakıf uzmanı olarak çalıştım ve İstanbul’un tek vakıf uzmanıydım. Anadolu’da da çok fazla görev yaptım. Ekrem İmamoğlu ile 2015 yılında tanıştım. O yeni Beylikdüzü Belediye Başkanı olmuştu, ben Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde görevime devam ediyordum ve dostlukla kurulan bir ilişki oldu. Kendisine çeşitli konularda katkı sunan, danışmanlığını yapan bir insandım. 2019 yılında İBB kazanıldığında kendisinin davetiyle göreve başladım. İBB’de Genel Sekreter Yardımcılığı yaptım. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Ekrem Başkan’ın yardımcısı olarak 9 daire başkanlığı yönettim. Bu da İBB’nin üçte birine denk gelen bir alan… Kamuoyu beni tarihi alanların korunması konusuyla bilse de 9 alan yönettim.