Paşabahçe Devlet Hastanesi‘nde taşeron işçi olarak çalışırken

Paşabahçe Devlet Hastanesi‘nde taşeron işçi olarak çalışırken, onu göreve yeni başlayan bir işçi gibi gösteren bir sözleşmeyi imzalamayı reddettiği ve sendikal faaliyetler yürüttüğü gerekçesiyle işinden olan Türkan Albayrak direnişindeki 100. gününü geride bıraktı.
Türk-İş Sendikası işçisine sahip çıkmak yerine sözleşmeyi imzalamaları için işçileri ikna etmeye uğraşmış. O yüzden aslında konunun en önemli yönlerinden biri olması gereken sendikalardan bahsedemeyeceğim bile. Direniş çadırı her gün Türkan Albayrak’a, onun günlüğüne yazdıkları da bize yeni şeyler öğretti.
Türkan Albayrak çalıştığı hastane önünde tek başına direniyor. Kurduğu çadırın önünde sesini duyurmaya çalışıyor. Hakkını almadan da ordan ayrılmayacağa benziyor. Tabii ki bir işçinin özellikle de kadın bir işçinin evinden, ailesinden uzak cesaretli halleri bazılarını rahatsız etti.
Birgün sabaha karşı zabıta ekibi tarafından çadırı basıldı. Yerlerde sürüklendi. Pankartlarına, günlüğüne el koydular. İçme suyunu bile döktüler. Tek başına hakkını savunan bir kadına karşı kırk kişilik polis yollanmasını kimse anlayamadı. Umdukları olmadı, çünkü cesaretini kırmak yerine güçlendirmiş oldular.
Türkan Albayrak mücadelesine, "Çadırımı bin kere alsanız, bin kere kuracağım” diyerek kaldığı yerden devam etti. "Zaman kavramı yok artık benim için, günler 6 gün gibi geçti sanki. İki ay inanamıyorum" demişti. 100. gün bile geride kaldı şimdi.
Geçen her gün onun umudunu kırmak yerine direncine direnç katıyor. "Karşılaştığım hiçbir zorluk beni yolumdan edemez. Bir an önce çekilin yolumdan ki ezilmeyin" diyecek kadar korkusuz  ve kararlı ilerliyor yolunda. Okulların açıldığı gün günlüğünden "Direnirsem değişecek şartlar hem senin hem başka oğullar için, güle güle git okuluna" diye seslenmisti oğluna. Ve bayramları da çadırında geçirmişti. "Daha güzel bayramlar görebilelim diye direniş çadırındayım... " diyerek.
74. gününde günlüğüne şunları yazmıştı:
"Akşam oldu yine herkes evine dönüyor. Ben direniş çadırındayım. Hava soğuk. Sıcak bir yerde olmayı herkes gibi ben de istiyorum, ama kimsenin sokakta aç, sefil olmadığı bir dünyada. Daha çok soğuklar olacak, kendimi onlara alıştırıyorum. Fazla giyinmiyorum, gelecek günlere hazırlık olsun diyerek..."
Biz sıcak evlerimizden bir kadının yaşadığı haksızlığa tek başına meydan okuyuşuna şahit olduk. Tek istediği işine geri dönmek. Onun bir köşede kurduğu çadırı ziyarete gidecek imkanım olmadığından onun köşesini kendi köşeme taşımak istedim. O, 100. gününü arkasında bıraktı. Bu kararlı direniş hepimize örnek olsun.